25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 25°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kara parayı getir, referandumu götür!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

TC Merkez Bankası’nın açıkladığı son ödemeler dengesi bilançosuna göre, Aralık-2016 ayı itibarıyla cari açık 4.2 milyar dolar, 2016 yıllık cari açık ise 32.6 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Normal şartlar altında, yasal ve meşru yabancı sermaye, ürkek ve dikkatlidir. Olası ekonomik-politik riskleri gözeten bir tutum izler. Bu nedenle, seçim veya referandum öncesi gelişmekte olan ülke ekonomilerine milyarlarca doları sokmak bir yana, ihtiyaten bir miktar sermayelerini o ülkenin dışına çıkarır. Seçim ve/veya referandum sonrası beklentilerine uygun bir iklimin oluştuğu veya oluşacağı kanaatine varırsa, hem doğrudan hem de portföy yatırımları o ülkeye yönlendirebilir.

Ama Türkiye’de hileli 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra yapılan bütün seçimler öncesinde ne hikmetse kaynağı ve sahibi meçhul, çok yüksek montanlı yabancı para girişleri hız kazanmaya başladı. Bu yukarıda açıklamaya çalıştığımız gibi normalde “eşyanın tabiatına aykırı” bir durum. Ekonomik-siyasi beklenti ve gerçeklerle bağdaşmayan ve rasyonalitesi olmayan bir durum. Nitekim 2014 yerel seçimleri öncesinde 9.4 milyar dolar ve son olarak yapılan 7 Haziran 2015 genel seçimleri öncesinde ilk 5 ayda toplam 8.9 milyar dolar “kaynağı ve sahibi meçhul” paranın ülkeye sokulduğu, ödemeler dengesi bilançolarının net hata-noksan kaleminde açıkça görülüyor.

Önümüzdeki 16 Nisan 2017 referandumu için de yine aynı senaryonun sahnelenmek istendiği anlaşılıyor.

Açıklanan son ödemeler dengesi bilançosu rakamları bu görüşü doğruluyor.

Türkiye’ye 2016 yılı sonu itibariyle net hata ve noksan kaleminde görülen, 11 milyar dolar kaynağı sahibi meçhul para girişi olmuş.

Kasım 2016 ayında 2.9 milyar dolar, Aralık-2016 ayında ise 1.9 milyar dolar kaynağı ve sahibi meçhul para girişi olmuş.

Türkiye’nin kredi notunun düşürüldüğü, Türk Lirasının hızla değer kaybettiği, terör eylemlerinin maalesef yoğunlaştığı ve hukuk devleti görüntüsünden uzaklaşıldığı bir ortamda, bu para girişleri oldukça dikkat çekici. Çünkü 2016 yılının ödemeler dengesi bilançosuna göre turizm gelirleri, doğrudan yabancı sermaye yatırımları, sıcak para ve porföy yatırımlarıyla krediler de azalmış durumda. Hal böyleyken cari açık ise bu kaynağı ve sahibi meçhul döviz girişleriyle ekonomideki küçülmeye rağmen, ancak bir önceki yıl kadar olmuş ve 32.6 milyar dolar olarak gerçekleşmiş vaziyette.

Net-hata noksan kaleminden gelen kaynağı ve sahibi meçhul paralar olmasaydı cari açık 40 milyar doları bile aşabilirdi.

Burada esas sorun, ülkeye yabancı sermaye, turizm, kredi vb. yasal ve kayıtlı yollardan gelen döviz girişlerinin azalmasına rağmen sahibi ve kaynağı meçhul para girişlerinin ülkeyi adeta bir kara ve kayıt dışı para cennetine dönüştürmüş olmasıdır.

MGK-TCMB VE MASAK SEYREDİYOR!

Referandum sonuçları görülmeden, ülkeye bu tür anormal boyutlardaki kaynağı ve sahibi meçhul para girişleri, beraberinde birçok soru ve kuşkuyu da akla getiriyor doğrusu. Çünkü bu para girişlerinin makul ve mantıklı bir izahı yok. Bu paralar ne ihracat, ne turizm, ne dış müteahhitlik, ne kredi, ne de mevduat olarak ülkeye giren paralar değildir. Bana göre bu paraların kirli ve kara para olma ihtimali oldukça yüksektir. Yabancı servislerin yönlendirdiği, ekonomiyi manüple etmek, referandum sonuçlarına etki ederek mevcut iktidarın elini güçlendirmek -ve/veya- zamanı geldiğinde çıkartarak köşeye sıkıştırmak ve dalgalanma yaratmak amacıyla getirilen paralar da olabilir. Ya da petrol şeyhlerinin kanlı Petro-dolarları ile kurulan karanlık işbirliklerinin sonucu olan paralar da olabilir. Bütün bu olasılıkları birer komplo teorisi gözüyle değerlendiremeyiz. Paranın sahibi ve amacı bilinmediği sürece bu tür ihtimallerin güçlü olarak akla gelmesi kaçınılmazdır. Bu boyutlarda kayıt dışı para giriş ve çıkışları ancak “muz cumhuriyetlerinde” olur. Ülkeye milyarlarca dolarlık kayıtsız, belgesiz döviz giriş ve çıkışlarını kimler gerçekleştiriyor? Üstelik referandum öncesi milyarlarca doları hangi akıl-hesap ve çıkar yönlendiriyor?

Coğrafi sınırlarımız delik-deşik. PKK’dan IŞID’e kadar eli kanlı teröristlerin her türlüsü, ellerini kollarını sallayarak silahlarla bombalarla girip çıkıyorlar. Mali sınırlarımız ve denetim ise tamamen yok olmuş durumda. Türkiye kara paracıların cirit attığı rüşvet ve yolsuzluk paralarının rahatlıkla aklandığı Vahabi-Emevi Arap şeyhleri ile şaibeli ilişkilerin ve pazarlıkların yürütüldüğü, içler acısı bir hale sürükleniyor. TC Merkez Bankası, MASAK ve Milli Güvenlik Kurulu ise ülkenin mali ve siyasi güvenliğini ve demokrasisini tehdit eder boyutlara yükselen, bu kaynağı ve sahibi meçhul para hareketlerini trene bakar gibi seyrediyor. Yazık, çok yazık...