25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sırada onlar (mı) var?

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-
Bilindiği üzere, 15 Temmuz Amerikancı ve Cemaatçi hain FETÖ’cü darbe teşebbüsünün, etkilerini ve uzantılarını defetmek amacıyla, parlamento içi ve dışındaki muhalefetin de kabul ve desteğiyle OHAL ilan edildi.
Buna bağlı olarak da terörle ve FETÖ’yle mücadele etmek üzere üst üste KHK’lar yayınlanmaya başlandı. Ama bir süre sonra OHAL ile alakası olmayan, TBMM’yi by-pass eden, yargı denetimine tabi olmayan, bankacılıktan, Varlık Fonu'na kadar, FETÖ ile de bir ilgisi bulunmayan konularda tartışmalı ve sakıncalı KHK’lar yayınlanmaya başlandı.
Bu KHK’lardan birinde, Hazine'ye ait turizm amacıyla tahsis edilen taşınmazlarla ilgili tahsis kararları kaldırılıverdi. Devlet kamu mallarına ilişkin bir manada “müsadere” yaptı. Edimine bağlı kalmadı. Yatırımcıları, turizmin can çekiştiği böyle bir dönemde tam anlamıyla şoke etti-tedirgin etti.
Bu gidişle, yarın -yandaş olmayan- özel sektörün mallarına, işletmelerine bir KHK ile el konulabilir mi? Devletle ve kamuyla yapılan sözleşme-taahhüt ve anlaşmalar tek taraflı bir KHK ile “iptal” edilebilir mi? yolunda kuşkular ve tereddütler oluşmaya başladı kamuoyunda.
CHP Genel Başkanı Sn. Kemal Kılıçdaroğlu “…bugün bunları yapanlar, yarın bu yetkilerle, keyfi ve siyasi olarak, özel sektörün ve medya sahiplerinin mal ve işletmelerine el koyabilirler, bu Anayasa değişikliği ile önlerinde artık bir engel kalmıyor…” mealinde bir konuşma yaptı. Bu öngörü hiç de uzak ihtimal değil bence.
Geçen gün bir işadamı, herkes-hepimiz tedirginiz, iktidarın dayatmacı ve baskıcı tavırlarının ötesinde, hukuka ve yargıya güvenebilmek imkânımızın da giderek kalmayacağını görüyoruz diyerek yakındı bana.
Keyfilik, partizanlık, baskı ve hukuksuzluk ortamı toplumu geriyor, yatırımcılar ve işadamlarını ürkütüyor.
Merkez medya olarak adlandırılan, yandaş ve havuz medyası dışında kalan medya da bu baskılar altında, tarafsız-dengeli-bağımsız bir yayıncılık yapamaz hale getirilmek isteniyor. Medya patronları, yine medyadaki yandaş tetikçiler ve troller vasıtasıyla alenen, takibata uğratılmakla, tutuklanmakla, malına-mülküne el konulmakla doğrudan veya dolaylı olarak tehdit ediliyorlar.
Öyle gözü dönmüş ve baskıcı bir ortam var ki, 30 TV kanalından, neredeyse 29’unda, 24 saat hepimizi bezdiren ve bıktıran, nutuklarının konuşmalarının, toplantılarının ve açılışlarının vb. canlı olarak naklen ve kesintisiz bir şekilde yayınlanması bile bu zihniyete kâfi gelmiyor.
Referandumda “Hayır” çıkacağının endişesi ve paniği ile bir yandan “Hayır” diyecek yurttaşlara ağır hakaret, suçlama ve aşağılama içeren konuşmalar ve yayınlar yapıyorlar, diğer yandan örtülü ödenek, havuz müteahhitleri ve Belediyelerin imkanlarını ve Devletin gücünü kullanarak propaganda yürütüyorlar.
ÖNCELİKLE 'SOKULACAKLAR' LİSTESİ
Hala “benim başörtülü bacım” edebiyatıyla, din istismarcılığı yaparak bu milleti ayrıştıran, bölen TBMM’yi danışma meclisine dönüştüren, bu Anayasa değişikliğini dayatmaya çalışıyorlar.
Ben medya patronlarına ve özellikle TÜSİAD bünyesindeki sanayici ve işadamlarına sesleniyorum.
Bugün yapılanlar yarın olacakların habercisi niteliğindedir.
Referandumdan “Hayır” çıkması için Türkiye’de bugün koşullar ve potansiyel son derecede müsait. Yandaş anketçiler bile bu nedenle tedirgin vaziyette.
Partizan bir rektör evet diyor- öğrenciler ise hayır diyor. Dine siyaseti karıştıran imam vaazda evet diyor- cemaat hayır diyor. Eski FB’li şeytan lakaplı Rıdvan Dilmen evet diyor- taraftarlar ise hayır diyor. Statlar da, salonlar da hayır diyor.
Kenan Evren’in yaptığı gibi devlet imkânları ve iktidar gücüyle halka evet baskısı yapıyorlar.
Ama bu sefer farklı olacak gibi görünüyor. Bu yöntemlerin ters tepeceği ve referandumda “Hayır” çıkacağı görünüyor.
O nedenle, medya patronları, TÜSİAD’ın sanayici ve işadamları -parlamenter- demokratik rejime, hukuk devletine, bağımsız ve tarafsız yargıya sahip çıkmak, sizin için artık zor olmamalı.
Korkmayın, çünkü korkunun ecele faydası yok.
Bugün çıkarılan KHK’larda hukuksuzluk yapanlar, bugün kamu mallarını müsadere edenler, yarın özel sektörün mülkiyetine ve varlığına el koymayı düşünebilir. O zaman çok geç olur.
Hiç değilse medyada eşit ve tarafsız bir referandum sürecine imkân verin. Biliniz ki, siz ağzınızla kuş tutsanız bile siyasal İslamcı, radikal ve kinci zihniyet size asla acımaz, tahammül etmez ve yayın hakkı tanımaz.
Gelin yol yakınken, sade yurttaşlar kadar cesaretli ve haysiyetli ve yürekli olun.
Onurlu, demokrat ve uygar bir Türkiye’de, milli birlik ve bütünlük içinde, demokrasi ve Cumhuriyetimizi yaşatalım.
Yoksa sırada büyük olasılıkla siz varsınız, sıra size de geliyor, aklınızı başınıza toplayın, bu son çıkış yolunuzdur.
Çünkü eski günlerdeki gibi, “gelen ağam, giden paşam” bile diyemeyeceğiniz bir dönemi getirmek istiyorlar. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” demeyin, aksine yılanın öncelikle sokulacaklar listesinde yer aldığınızı unutmayın. Kafanızı deve kuşu gibi kuma gömerek, bu tehdit ve tehlikeyi savuşturabileceğinizi sanmayın.
Bizden dostça uyarması gerisi size kalmış!