25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Çanakkale Boğazı’nda bir aşk öyküsü

Yaşar Atan

Yaşar Atan

Eski Yazar

A+ A-

Bu aşk öyküsü, binyıllardan beri birçok sanatçıya konu ve esin kaynağı oldu. Homeros’tan önce yaşayan ve bu konuyu ilk ele alan ozan, Musayos’tu. Ondan yüzyıllar sonra Vergilius, Ovidius, Schiller ve Byron gibi ozanlar da aynı konuyu işlediler. Çağlar boyu dillerden düşmeyen bu sözkonusu serüvenler, Çanakkale Boğazı’nda yaşandı...
Hatta İngiliz ozan Byron; bu aşkın yaşandığı Narburnu’na geldi ve bu dar boğazı; Leandros örneği, yüzerekten geçti... “

Çanakkale Boğazı’nın en dar yeri olan Anadolu yakasındaki Narburnu’nda, eskiden Abidos denen bir kent vardı. Tam karşıdaki Avrupa yakasında da, Sestos adlı bir kent... Bu Sestos denen güzel kentteki tanrıça Afrodit’in tapınağını, Boğaz’ın beyaz güvercinleri yurt edinmişlerdi. Tapınağın rahibesi güzeller güzeli Hero, bu güvercinlerin bakımıyla da ilgileniyordu...

SESTOS KENTİNDEKİ ŞÖLENLERE KATILDI

Her yıl Sestos’ta, güzellik tanrıçası Afrodit’in çok genç yaşta ölen Adonis adlı sevgilisinin anısına şölenler düzenlenirdi. Bu şölen günleri geldiğinde bütün gençkızlar; ilkbaharın cömertçe sunduğu o güzel kokulu çiçekleri ve dallardan ördükleri çelenkleri, boyunlarına, başlarına takarlar ve rengârenk giysileriyle dolaşırlardı kentin içinde... Bu arada gözlerine kestirdikleri delikanlılarla tanışırlar; çoğu zaman bu ilişkiyi yaşam boyu sürdürürlerdi...

Boğaz'ın karşı yakasındaki Abidos kentinde yaşayan Leandros adlı prens de, bu bahar şenliklerine katılmak için birgün Sestos kentine geldi. Başına defne dalından bir taç takmış; yanına da tanrıça Afrodit’e sunmak üzere bir güvercin kafesi almıştı armağan olarak. Kente gelir gelmez girdiği Afrodit tapınağının avlusunda, beyaz ve pembe giysiler içindeki güzel rahibe Hero ile karşılaştı. Hero’nun hem kendisinden, hem de üstündeki giysilerin çarpıcı renklerinden bir anda büyülenir gibi oldu Leandros... Çok geçmeden de iki genç, birbirleriyle tanıştılar. Tanrıça Afrodit; bu iki gencin duygularını, saldığı aşk oklarıyla kısa sürede bir karasevdaya dönüştürüverdi!..

Çanakkale Boğazı’nda bir aşk öyküsü - Resim : 1

TANRIÇA AFRODİT VE PERİKIZLARI...

Ne var ki iki sevgilinin birbirleriyle sık sık buluşmalarını önleyen bir engel vardı arada: Bir söylentiye göre kızın ailesi hem çok varlıklı, hem de çok bıçkın cinstenmiş ve kızları Hero’nun evlenmesini istemiyorlarmış! Zaten bu bu yüzden de onu Afrodit’in tapınağına rahibe olarak kapatmışlar... Böyle bir engele karşın birbirlerine delidivane vurulan bu iki genç, bir buluşma yöntemi üzerinde anlaştılar: Buluşmak istediklerinde rahibe Hero; Boğaz’ın suları karanlıklara gömüldüğünde, elindeki ışıklı meşaleyi tapınağın kulesinden karşı sahile doğru sallayacaktı... Leandros da bu ışığı gördüğünde, Boğaz’ı yüzerekten geçecek ve tapınakta buluşacaklardı...

Çanakkale Boğazı’nda bir aşk öyküsü - Resim : 2

Zaten ayrıldıklarının daha ertesi günü Leandros; karşı sahilden kendisine “gel” diyecek bir meşale ışığını beklemeye başladı. Gerçekten de ertesi akşam bir ışık topunun deniz ufkunda kıpırdadığını görür gibi oldu... Hemen kendini apar topar Boğaz’ın sularına vurdu... Kulaç kulaç karşı sahile doğru yol alırken, bir yarımay da ona kılavuzluk ediyordu. Karşı sahildeki ışık topu, gitgide daha da büyüyüp belirginleşiyordu. Birsüre sonra meşaleyi sallayan ve aşkla yanan Hero da, kendisine doğru yaklaşan sevgilisini gitgide daha açık seçik görmeye başladı... Çok geçmeden de, iki sessiz çığlık gibi bu iki sevgili, Afrodit’in tapınağında buluştular...

Birlikte oldukları ilk gecenin nasıl oncasına çarçabuk geçiverdiğini bile anlayamayan iki âşık; güneşin atları daha günlük koşularına başlamadan, zorlukla ayrıldılar birbirlerinden...

BULUŞMALARI ERTELEMEK İSTEDİLER

Bu tür buluşmalar bütün bahar ve yaz boyunca, gittikçe daha da yalazlanan bir tutkuyla sürüp gitti. Artık sonbahar gelip çattı... Derken kış da başladı... Sert rüzgârlar Boğaz’ın sularını yalamaya, giderek dövmeye başladı. Birsüre sonra da, insan kulaçlarının alt edemeyeceği acımasız dalgalar savrulmaya başladı sularda... Leandros’un zorlukla Boğaz’ı kulaçlayıp geldiği bir akşam güzel Hero; poyrazların dinmesini beklemenin ve bu kaçak buluşmalara birsüre ara vermenin iyi olacağın söyledi. “Seni yitirmek istemiyorum!” dedi Hero... Leandros da sevgilisine hak verdi.

Çanakkale Boğazı’nda bir aşk öyküsü - Resim : 3

Ne var ki Leandros her akşam gene de sahile gidiyor, karşı yakaları gözetliyordu üzgün üzgün. Sahile her gelişinde de, sert rüzgârların estiği denizin ötelerinden bir sarkaç gibi sallanacak ve kendisine “denize açıl!” işaretini verecek Hero’nun ışık topunu bekliyor gibiydi. Hero da gene her akşam, elinde daha ateşlenmemiş meşalesiyle tapınağın kulesine çıkıyor, Leandros’un Boğaz’ı geçip kendisine gelmesini istiyor gibiydi... Ve saatler sonra yardımcısı yaşlı kadının uyarısıyla, tapınaktaki soğuk odasına dönüyordu. Ama bir akşam gene kuleye çıktığında, içini öylesine bir hasret kasırgası sardı ki, elinde olmadan, bilinçsizce meşalesini ateşledi aniden ve onu Boğaz’ın kırçıl sularına karşı sallamaya başladı!..

Gene her akşamki gibi Boğaz’ın karşı yakasından tapınağı gözetleyen Leandros; Hero’nun meşale ışığını seçer seçmez, kendini apar topar sulara attı... Artık denizi acı acı döven rüzgârları duymuyordu bile! Ama birsüre ilerledikten sonra, gittikçe kuduran dalgalar arasında gücünü yitirmeye başladı...

BÜTÜN GECE SEVGİLİSİNİ BEKLEDİ BOĞAZ’DA

Karşı yakadaki güzel rahibe Hero, bütün gece sevgilisi Leandros’u bekledi. Sonra da böyle bir havada onun zaten yola çıkamayacağını düşünerekten kendini avutmaya çalıştı...

Çanakkale Boğazı’nda bir aşk öyküsü - Resim : 4

Ne var ki gül parmaklı şafak tanrıçası Eos; Boğaz’ın sularını ve gökyüzünü maviye, pembeye ve safran sarısına boyadığı sıralarda sahile inen uykusuz güzel Hero; kumların üstünde, sevgilisi Leandros’un yer yer morarmış ve karaya kesilmiş bedeniyle karşılaştı!...

Ne yapacağını şaşıran Hero, birden tepeden tırnağa kilitlenmiş gibi oldu... Sonra da koşar adımlarla tapınağa döndü ve canhıraş tapınağın kulesine tırmanmaya başladı. Kulenin sonuna ulaşır ulaşmaz da, gözlerini yumup sevgilisinin yattığı sahile doğru bakan boşluğa, usulca bırakıverdi kendini...

Ama güzel Hero’nun ayakları ve bedeni, hiç yere değmedi... (*)

(*) Mitolojiyle ilgilenen okurlarımıza aşağıdaki kitapları öneriyoruz:

Çanakkale Boğazı’nda bir aşk öyküsü - Resim : 5 Homeros’un İzinde - Troya’dan Savaş Efsaneleri
Çanakkale Boğazı’nda bir aşk öyküsü - Resim : 6 Akdenizli Tanrılar
Çanakkale Boğazı’nda bir aşk öyküsü - Resim : 7 Küçük Prens