23 Nisan 2024 Salı
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

YAŞ mı?

Yavuz Alogan

Yavuz Alogan

Eski Yazar

A+ A-

Tarabya’da Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında yapılan ve altı saat süren gerçek YAŞ toplantısında onaylanan kararlar, ertesi gün yapılan dört saatlik göstermelik YAŞ toplantısından sonra açıklandı.
Gayet ince düşünülmüş, seyirlik bir gösteri olduğunu söyleyebiliriz. AKP Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı ile onun yardımcısı gibi duran Başbakan’ın altı saat içinde parti sorunlarını, erken seçim meselesini konuştuklarını, havadan sudan muhabbet ettiklerini, bu arada YAŞ kararlarının masanın üstünde durduğunu tahmin edebiliriz. Bu ikili ve onlara katılan İmam Hatip mezunu, eski maliye müfettişi Millî Savunma Bakanı subayların askeri yetenek ve liyakatlerini tek tek değerlendirmiş olamaz. Şura kararları muhtemelen Genel Kurmay Başkanlığı’nda askerler tarafından siyasi iktidarın tercih ve taleplerine uygun biçimde hazırlandı.

HAYAL GÜCÜMÜZÜ ZORLAYALIM

Hayal gücümüzü biraz zorlayarak, hazırlanan tayin terfi listelerinin Saray’ın askeri danışmanı Emekli General Adnan Tanrıverdi ve SADAT ekibi tarafından denetlendiğini, isimler üzerinde tek tek durulduğunu, bu arada MİT’ten bilgi istendiğini de tahmin edebiliriz.
Peki altı saat süren ve basının “sürpriz buluşma” diye haberleştirdiği esas YAŞ toplantısının ardından bir saati Başbakan’ın nutkuyla geçen dört saatlik YAŞ toplantısının, seyirlik bir gösteri olarak verdiği toplam mesaj nedir? Dünyaya verilen toplam mesaj şudur: Türk ordusunun emir komuta ve terfi tayin işleri iktidar partisinin içindeki dar bir yönetici çevreden sorulur ve ordu son tahlilde partinin emir ve komutası altındadır.
Şimdi İslamcılar çıkıp “bütün demokrasilerde olduğu gibi” diyebilirler. Ya da toplam değil de küsurat üzerinden, gençlerin deyimiyle “tahlil kasmak” mümkündür.
Mesela Deniz Kuvvetleri’nde teamüllere aykırı oldu ama birkaç Kumpas Davası sanığı general oldu, “dengeli” bir sonuç ortaya çıktı denebilir. Ya da ordunun hastanesi, okulu, akademisi elinden alındı, emir-komuta birliği dağıtıldı, üniformalı komutanlar sabah namazını partililerle birlikte edâ etmeye başladılar ama bu geçici bir dönemdir, er ya da geç hatadan dönülecektir denebilir. Ya da her ne kadar subayların komutanlarına değil de bakanlara ve partililere kendilerini beğendirmek zorunda kalacakları söylenebilirse de fiiliyatta (“fiiliyat” burada savaş anlamına geliyor) bunun işlemediği görülecek ve yeniden liyakat ve kıdem esasına dönülecektir denebilir. Ya da “Türk ordusu yenilmez mertlik denemesinde, her eri bir yıldırım düşmanın tepesinde” sözleriyle başlayan yedek subay marşını hatırlatan bir hamaset yapılabilir, hatta Reis’in ulusalcıları ordudan tasfiye etmesi için yapılan baskılara direndiği, Rubin’i hayal kırıklığına uğrattığı söylenebilir.

ÖNEMLİ OLAN EMİR KOMUTA

Ordular siyasi partilerin uzantısı haline gelince neler olabileceği tarihte yazılı. Mesela Stalin’in General Tuhaçevskiy ekolünü tasfiye etmesinden sonra Kasım 1939’da verilen “Kış Savaşı”nda milyonluk Kızıl Ordu’nun küçük Finlandiya Ordusu karşısında düştüğü durum. Alman ordusu Nasyonal Sosyalist Nazi Partisi’ne sadakat esasına göre yeniden örgütlendikten sonra General Warlimont’un 1941 yılında “Almanya iki cephede aynı anda savaşamaz” raporunun onbaşı Hitler tarafından reddedilmesi ve Kuzey Afrika seferinden sonra General Rommel gibi bir askeri dehanın siyasi nedenlerle tasfiye edilmesi. Irak’ın işgali sırasında liyakat yerine Saddam’a ve Baas Partisi’ne sadakat esasıyla terfi etmiş generallerin Amerikan Conisi tarafından telsiz konuşmalarıyla yumuşatılıp satın alınması… Saymakla bitmez.
Türkiye için toplam netice şudur: NATO gemilerini Karadeniz’e sokmayan yurtsever denizciler, kendilerini Cumhuriyet Devrimleri’nin muhafızı olarak gören karacılar ve havacılar Kumpas Davaları’yla tasfiye edilmiş, yerlerine CIA ajanları getirilmiş ve nihayet 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türk ordusunun yapısı bozulmuş ve bütün “teamülleri” askıya alınmıştır. Önemli olan kimin terfi ettiği değil, bir bütün olarak ordunun emir-komuta yapısı, kuvvet dengesi ve iç denetim sistemleridir.
Çok korktukları askeri vesayeti ortadan kaldırırken sanki Türk ordusunu da onunla birlikte ortadan kaldırıyorlar. FETÖ ve Amerikan Conisi de bunu istemiyor muydu?

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları
HDP sorunu 24 Ağustos 2019
Müşterek harekât 17 Ağustos 2019
Yeni bir dünya 06 Ağustos 2019
Üretim devrimi 03 Ağustos 2019
Demokrasi sorunu 30 Temmuz 2019