28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

15 Temmuz’un bugünkü anlamı

Fikret Akfırat

Fikret Akfırat

Gazete Yazarı

“Tayyip Erdoğan’ın Amerikan Başkanı Bush ile 5 Kasım 2007’deki görüşmesinden sonra Ankara’ya sessiz sedasız bir heyet gizlilik koşulları altında geldi. Heyette üst düzey subaylar ve subay görünümünde istihbaratçılar var. 35 kişiden oluşan CIA-Pentagon karma heyeti, Amerikan Büyükelçiliği yakınındaki bir binaya yerleşti.

Heyetin ziyaret nedeniyle ilgili resmi bir açıklama yapılmadığı gibi basında konuyla ilgili tek satır haber yer almadı. Peki ne için gelmişlerdi?

“Ekip, Türkiye’deki en üst düzey Amerikan askeri temsilciliği olan, başında bir Tümgeneral’in bulunduğu ODC bünyesinde çalışıyor. ODC(Office of Defense Cooperation)’nin Türkiye’deki resmi görevi Türk-Amerikan savunma işbirliği. Ama ODC, başından beri bir operasyon merkezi olarak işlev görüyor.

“Ama es geçilmemesi gereken bir noktaya da dikkat çekiliyor: Türkiye’deki uzantılar, Emniyet İstihbarat Dairesi’nde odaklanmış durumda.

“ABD’nin hedefi, stratejik konumlara getirilecek üst düzey subayları ya tasfiye ettirmek ya da pasif görevlere verilmesini sağlamak. Amaç, ‘ABD ve AB’ye ‘hayır’ denilemeyecek’ bir ortam yaratmak.”

(Aydınlık, 16 Mart 2008)

NERDE DURUYORSANIZ

Yukarıda alıntı yaptığımız haberi, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve İlhan Selçuk’un da aralarında bulunduğu, çoğunluğunu Aydınlık ve Ulusal Kanal yöneticilerinin oluşturduğu aydın ve siyasetçilerin gözaltına alındığı ilk büyük Ergenekon tertibi dalgasından beş gün önce Aydınlık’ta yayımlamıştık. Ergenekon tertibini yürüten merkezde bu ekibin olduğu daha sonraki birçok bilgiyle doğrulandı. Bu haberi, 15 Temmuz 2016 FETÖ’cü darbe girişiminin yıldönümü nedeniyle hatırlatma ihtiyacı duyduk.

Yarın, 15 Temmuz 2016 FETÖ darbe girişiminin 5’inci yıldönümü. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olan bu olayı kuşkusuz herkes bulunduğu konuma göre değerlendiriyor. ABD’nin yanından bakarsanız, başarısız olan darbe girişiminden sonra FETÖ’cüler Ordu’dan temizlenince, dönemin Merkez Kuvvetler Komutanı Joseph Votel’in dediği gibi “Bizim adamlar tasfiye edildi” diye ah vah edersiniz ve devlet içinden FETÖ'cülerin tasfiyesini “20 Temmuz darbesi” diye nitelersiniz.

Ama Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türkiye halkının yanından bakarsanız 60 yıldır devletin bağımsız hareket etmesini önleyen paralel devlet yapılanmasının yani Gladyo’nun temizlenmesi olarak değerlendirir ve sonuna kadar gidilmesi için bütün gücünüzle destek verirsiniz.

ATLANTİK ZİNCİRİNDEN KURTULUŞ

Türkiye, 1952’de NATO’ya girmiş, “Küçük Amerika olmak” stratejisini benimsemiş, 1971’de ve 1980’de ABD’lilerin talimatıyla Ordu’daki millici subayları tasfiye etmiş, 2000’lerin başında AB kapısına bağlanmıştır. Devlet aygıtının işleyişini belirleyen stratejik kavram, Batı ile bütünleşmedir. Devletin özellikle güvenlik ve yargı birimleri Gladyo vasıtasıyla buna göre örgütlenmiştir. Bu stratejik kavrama aykırı yönelime sahip olanlar Gladyo yöntemleriyle tasfiye edilmiştir.

Bu süreç boyunca Türkiye’nin bağımsızlığını savunmak, ABD’ye ve Batı emperyalizmine karşı mücadele etmek suç olarak kabul edilmiştir. Bu mücadeleyi yürütenler yargılanmış, hüküm giymiştir.

15 Temmuz sonrasında ise bunun tam zıddı bir süreç başlamıştır. 15 Temmuz darbe girişimiyle birlikte toplumda esas olarak FETÖ’nün arkasında ABD’nin bulunduğu bilincinin netleştiğini söyleyebiliriz. Halkın bu konudaki bilinci, Türkiye’nin ABD ile mücadelesinde çok önemli bir güvence oluşturuyor.

Öte yandan özellikle güvenlik kurumlarından FETÖ’nün temizlenmesi tayin edici önemdedir. İstihbarat ve emniyet kurumları hazırladıkları raporlarda, FETÖ ile ABD/CIA arasındaki bağlara işaret ediyor. FETÖ yargılamalarını yapan mahkemeler, kararlarında bu gerçeği vurguluyor. Son olarak Akıncı davası gerekçeli kararında FETÖ’nün ABD/CIA ile ilişkilerinin altı çiziliyor.

Bunlar, Türkiye’nin güvenlik ve yargı aygıtının, Atlantik zincirinden kurtulduğunun açık bir göstergesi. “Yargının altın çağı” derken kastettiğimiz işte budur.

MEKANİZMANIN TÜMÜYLE AYDINLATILMASI

Bugün Türkiye’de, yazının girişinde vurguladığımız 35 kişilik CIA-Pentagon heyetinin yaptığı türden gladyo tertipleri yürütme imkanı ortadan kalkmıştır. Ancak bulunduğumuz aşamanın gereği, FETÖ’cü Gladyo’nun işleyiş mekanizmalarının tümüyle aydınlatılmasıdır. Bu, kripto Gladyo unsurlarının açığa çıkarılmasını ve Gladyo artıklarının devletin şu ya da bu biriminde sürdürdüğü Türkiye’nin elini kolunu bağlayan faaliyetlerinin önlenmesini sağlayacaktır.