17 kadın
Güzel film ismi olur. Hikâye de güzel, hem gerçek. Türkiye gerçeğini çok güzel yansıtıyor
Hikâyenin başlangıcı 10 Haziran 2024’e dayanıyor. O gün İzmir’de, Çiğli ilçesinin yeni belediye başkanı, CHP’li Onur Emrah Yıldız, 107’si kadın 147 belediye çalışanının işine son verir. İşten çıkarıldıkları, işçilere gerekçe gösterilmeden ve SMS mesajıyla bildirilir.
Baştan uyarayım. Amacım CHP, AK Parti çekişmesi ya da kıyaslaması yapmak değil. Hikâyedeki kahramanlar CHP’li oldukları için yazmak durumundayım. Yoksa benzer birçok hikâyenin AK Partili belediyeler üzerinden de yazılabileceğini görüyor ve biliyorum. Türkiye’de sistem partileri, hatta sistemin kendisi bu hikâyeler üzerine kuruludur. Yönetim anlayışları hepsinde aynıdır.
İşten atılanlar ortalama 5 ila 10 yıllık belediye çalışanlarıdır. Sebep “bütçe yetersizliği” gibi gösterilse de esasta parti içi çekişmelerdir. Çiğli’de yeni CHP’li Belediye Başkanı, eski CHP’li belediye dönemlerinde çalışan tecrübeli işçileri işten çıkarmaktadır. Yerlerine kendi işçilerini, yandaşlarını işe almaktadır.
ELİ KOLU UZUN BAŞKAN!
İşçiler DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası’na üyedirler. Ancak yeni Başkan’ın, kendi ifadesiyle, “eli kolu uzun olup her yere yetişmektedir”. Sendikanın, merkezden gelen talimatla işçileri görmezden gelmesi sağlanmaktadır. İşten çıkarılma tehdidiyle diğer işçilerse susturulmaktadır.
İşten çıkarılan işçiler Haziran 2024’te, Çiğli Belediyesi önünde direnişe başlarlar. Aralarında hamile, çocuğu engelli, evde hastası olanlar, tek maaşla aile geçindirenler, çocuk okutanlar vardır.
Bir aydan fazla süren bu ilk direniş sonuç vermeyince çareyi Ankara’ya gelip CHP Genel Merkezi’nde aramaya karar verirler. Genel Başkan Özgür Özel’le görüşürler. Ancak dertlerini anlatamazlar. Baba ocağı olarak gördükleri partilerinde kapılar yüzlerine kapanır. Direniş bu sefer, CHP Genel Merkezi önüne kurulan kampta devam eder.
Bir ara, CHP Kadın Kolları tarafından düzenlenen kurultaya katılıp sorunlarına dikkat çekmek isterler, oradan da kovulurlar. Bizzat Özgür Özel tarafından, “Kadınların sesine sizin sesinizi karıştırtmam!” denilerek, yaka paça salondan attırılırlar.
UMUT VER, OYALA DİRENİRSE TEHDİT ET!
Kış gelince işçiler mecbur evlerine dönerler. Çiğli Belediyesi’nin 2025 bütçesinde, işe geri döndürüleceklerine dair yetkililerden sözler alırlar, beklemeye başlarlar. Bu arada, belediyeden ümidi kesenler başka iş ararlar. Bulanlar olur, bulamayanlar olur. 15 işçi belediyedeki işine geri döner, bunun yanında 30 başka işçi belediyeye dışardan yeni alınır! Başlangıçtaki işçilerin geneliyse işveren tarafından oyalanırlar, umut sömürüsüne uğrarlar, mağdur edilirler, bazen de tehdit edilirler. Mücadeleden birer, ikişer yıldırılarak konunun “usulünce” kapanması yoluna sürüklenirler.
Ama bitmezler…
7 Nisan 2025’te, işçiler arasından 17 kadın, CHP İzmir İl Başkanlığı önünde yeniden eyleme başlarlar. Bitti, biter, kapanır sanılan hikâyede artık sadece ekonomik değil; onur, emek, hak, adalet gibi kavramlar için de mücadele edeceklerdir.
Direnen 17 kadın, 1 Mayıs’ta “Yürüyen ayaklar susturulan işçilerin sesidir” diyerek 10 günlük bir yürüyüşe başlarlar.
Çiğli’den başlayan yürüyüşün, 11 Mayıs’ta Ankara’da, CHP Genel Merkezi önünde son bulması planlanır. Siz bu satırları okurken onlar muhtemelen Soma’ya varmışlar, Soma Maden Şehitliği’nde soluklanıyorlardır. Vatan ve emek uğruna şehit düşenlerden aldıkları kuvvetle yollarına devam ederlerken akıllarından şu mısraları da geçiriyorlar mıdır?
Yürü, bu yol şeref zafer yolu,
Karşında bekliyor seni tan yeri.
Yürü, atıl devir karanlığı,
Durma yürü, haydi ileri.