29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

27 Mayıs’a doğru yerden bakalım

Ceyhan Mumcu

Ceyhan Mumcu

Gazete Yazarı

MUSTAFA İLKER YÜCEL
  • CHP İstanbul milletvekili Ünal Çeviköz, Finlandiya basınında Türkiye’nin PKK’nın engellenmesini öne koyan tavrını ‘taktik hata’ olarak niteledi. Çeviköz stratejik bir hata yaptı galiba?

Çeviköz’den hayırlı bir mesaj çıkmaz. Çeviköz karar makamında olsa ne yapardı? Onun taktiği ne acaba? Türkiye’nin PKK’ya göz yummasını mı istiyor? Hatırlayın Azerbaycan savaşında da aynısını yapmıştı. 'Cihatçılar o bölgeye taşınıyor' demişti. Her milli konuda Batı'ya şirin gözükme çabası var. Türkiye şu anda bu devletlerin suratına vuruyor PKK’ya yönelik desteklerini. Ama ana muhalefetin önemli bir ismi üstelik PKK’ya destek veren ülkenin basınına ‘bizim yaptığımız hata’ mesajını veriyor.

  • Daha önceki sohbetlerimizde hem Ak Partili hem de CHP’li çift maaşlı bürokratları eleştirmiştiniz. Aydınlık’ta Ankara Büyükşehir Belediyesinin üst düzey bürokratlarından 24 kişinin çift maaş aldığını duyurduk. Siz Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde başkan yardımcılığı yaptınız. Siz çift maaşlı mıydınız?

Bana bağlı çok şirket vardı. Onların yönetim kurullarında da bulundum. Ama hiçbirinden maaş almadım. Hem 'fırsat eşitliği, sosyal adalet' diyorsun hem de bunu yapıyorsun. Hiçbir belediye çalışanı çift maaş alamaz. Bir de Ak Parti’yi eleştiriyorlar bu şekilde. Çift maaş haram paradır. Bana kalırsa bu suçtur. Hemen durdurulmalı. Ama uyduruyorlar kılıfına. Bu şuna benziyor; Konu İş Bankası’na gelince bir anda Atatürkçü olurlar. Murat Karayalçın bile bir anda Atatürkçü oldu. Ama Atatürk Orman Çiftliği tartışmalarında ağzından tek bir kelime çıkmaz.

  • Şu anda İş Bankası yönetim kurulunda CHP adına Murat Karayalçın mı bulunuyor?

 Evet

  • Peki. Yeni bir konuya geçelim. Bugün 27 Mayıs. Ak Parti’ye yakın medya Adnan Menderes üzerinden duygusal tepkileri öne çıkaran yayınlar yapıyor. Fakat 27 Mayıs öncesi ve sonrasına yönelik herhangi bir bilgi verilmiyor. Türkiye ne oldu da 27 Mayıs sürecine girdi?

Önce eleştiriyle başlayalım. İdamlar büyük hataydı. Bugün Sabih Kanadoğlu gibi kişiler nasıl varsa o dönem de vardı. Altay Ömer Egesel de onlardan biriydi. Kamuoyu idamları benimsemedi. Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın 27 Mayıs’a giderken olan olaylarla ne ilgisi vardı? Onu astılar. Adam bütçe yapıyor. Gelir gider hesabıyla uğraşıyor.

  • İdamlar sebebiyle de 27 Mayıs’a giden süreç ve sonuçları konuşulmuyor bugün.

 İdam 27 Mayıs’ın canını okudu. Bugüne o kaldı.

  • Ne konuşulması lazımdı?

27 Mayıs Anayasası başlı başına bir konu. Çok önemli özgürlükler getirdi. Mesela işçinin grevi hakkı yoktu. Toplu sözleşme hakkı yoktu. Emekçiyi koruyan bir anayasaydı. Toprak reformuna kapı açtı. Kıt kaynakların daha rasyonel kullanılması için planlama teşkilatı kurdu. Demokrat Parti demokratsa neden iktidarda olduğu zaman bunları yapmadı? Temel hak ve özgürlükleri iyi tarif etti. Buyurun size özgürlük ve demokrasi.

  • Anayasa’nın tüm maddeleri mi böyleydi?

Olumsuz maddeler de vardı elbet.

  • Mesela?

27 Mayısçıları ömür boyu tabii senatör yaptı. 23 kişiydi galiba.

  • Ne zaman kalktı?

12 Eylül’de. Senatör olmak çok önemliydi. Vekillik 4 yıl, senatörlük 6 yıldı.

  • İdari mekanizmadaki işlevi neydi?

Millet Meclisi’nden çıkan kanunları görüşürdü. Senato evet derse kanun kabul ediliyordu. İdam cezaları da en son Senato önüne gelirdi. Talat Aydemir’in idam edilmesinde de öyle oldu. Deniz Gezmiş’in idamına karşı imza topladığımız zaman da Senato’yu etkilemeye çalışmıştık. İmzaları ben götürmüştüm. CHP’liler o zaman bizimle bu yüzden tartışmıştı. 27 Mayıs öncesi çok büyük kitle hareketleri oldu. Turan Emeksiz’in katledildiği olaylar oldu. 29 Nisan eylemlerine İlahiyat Fakültesi bile katılmıştı. Öğrenciler halkı da harekete geçirdi. Ekonomi çok kötüydü. Peynir bile bulunmazdı. İnşaat için demir peşindeydi herkes. Tahkikat Komisyonu gibi Anayasa’yı kenara iten uygulamalar da yapınca 27 Mayıs’a doğru gittik. Demokrat Parti çok büyük hatalar yaparak süreci tahrik etti. Sadece CHP’nin üstüne atmak doğru değil. Bana kalırsa CHP’nin darbeden haberi vardı. Kısa bir süre destekledi sonra hemen seçim çağrısı yaptı. Askerlerin bir bölümü bu yüzden İnönü’ye tavır aldı. Talat Aydemir, İnönü’ye karşıydı. Aydemir’in iki darbe girişimini bastıranların önemli bir bölümü İnönü’yü seven askerlerdi.

  • 27 Mayıs Anayasası sorunları çözebildi mi?

Çözemedi. Enteresan bir nokta; Darbenin Genelkurmay İkinci Başkanı Cevdet Sunay’ı da gittiler Cumhurbaşkanı yaptılar. Arka arkaya darbe girişimi olunca heralde şöyle düşündüler: Bu askerlerden birini cumhurbaşkanı yapalım da darbe yapıp durmasınlar. 

  • Anayasa’dan 6 Ok da çıkarıldı.

27 Mayıs Anayasası referandumla geçti. Kurucu Meclis’te farklı siyasi partilerden kişiler de vardı. İstanbul Hukuk Fakültesi öne çıkmıştı. Onlar anlaşamadı. Tahsin Bekir Balta gibi isimlerin hızlı çalışmasıyla Anayasa çıktı. Sonra referandumda çoğunluk alındı.

  • 68 gençliği de bu iklimden beslendi değil mi?

Evet. Halk gençlerin eylemlerini en başta destekledi ama sonra polisiye bir vaka haline geldi. Banka soyunca, adam kaçırınca halkın desteği geri çekildi. Türkiye İşçi Partisi’nin TBMM’ye girmesi bu süreçte çok önemliydi.

  • Yerimizin sonuna geldik.

Yan sütunu biraz itelim.

  • Yeni bir konu mu var?

Evet. Mülkiye’deki İnek bayramı duasına yönelik eleştiriler. Rektör ‘Böyle bir geleneğimiz yok’ dedi. Rektör bilmiyor. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin en köklü geleneğidir bu. O kadar sağcı yönetici rahatsız olmadı da bu rektör neden rahatsız oldu? Ben de iki kez dua okumuş bir öğrenciyim. Polis Koleji’nde makyaj yaptılar. Sakal taktılar. Sarık cüppe giydirdiler. Sırtıma kambur koydular.

27 Mayıs’a doğru yerden bakalım - Resim : 1

  • 'Değerlerimize hakaret oluyor' eleştirisi yapılıyor.

Kesinlikle olmazdı. Duayı ikinci kez okumam şöyle oldu: 2003’te mezuniyetimizin kırkıncı yılında öğrencilerle birlikte okuduk. Rektör de vardı dinleyenlerin arasında. İslam’a hakaret olmazdı. Mizah olurdu. O zaman Nasreddin Hoca’yı da yasaklayın. Mizah da Allah’ın insanlara verdiği bir yetenektir. O zaman gülmeyi de yasaklayın. İnsan dışında gülen bir canlı var mı? Gülen kedi gördünüz mü? Mehmet Akif bir şiirinde ‘Ağzım kurusun. Yok musun ey adl-i İlahi’ diyor. Akif Allah’a şirk koştu mu diyeceksiniz o zaman? İlahi adalete yok mu dedi? Ziya Paşa’dan da böyle şiirler buluruz. Duayı iki kez okumuş biri olarak bu hoşgörüsüzlüğe karşı çıkıyorum.