Yandex
09 Kasım 2025 Pazar
İstanbul 16°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

300 BOEING ve TRÇ

Hakan Topkurulu

Hakan Topkurulu

Gazete Yazarı

A+ A-

Başlıktan da belli olduğu gibi bugün Türkiye iki tercih arasında sıkışmış durumda. Sayın Cumhurbaşkanı, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu dolayısıyla gittiği ABD’de Başkan Trump ile de görüştü.

Ticaret kökenli bir başkan olan Trump ziyarete gittiği ya da kendisini ziyarete gelen devlet başkanları ile yaptığı görüşmeler sonrasında, bu ülkelere sattığı malları söyleyerek bir övünç kaynağı çıkarıyor. Bunu bilen Cumhurbaşkanımız 300 adet Boeing uçağı satın alma projesini sanki bir geçmişi yokmuş gibi bu ziyarette gerçekleşecek bir ticaret gibi öne çıkardı.

Tabi bu öne çıkarma sadece bir ticaret yapma fırsatı değil, Türkiye-Rusya-Çin ittifakı olarak Sayın Devlet Bahçeli tarafından dillendirilen bir başka seçeneğin, karşıt seçeneğin denenmesi idi.

İKİ TARAF DA BİLİYOR

Aslında her iki taraf da yani Türkiye tarafı da Atlantik tarafı da Türkiye’nin Atlantik içinde bir rolü kalmadığını artık çok iyi biliyor. Ancak değişikliğin fiilen gerçekleştiği dönemde oluşacak geçici istikrarsızlık öncesinde, bulunulan durumdan olabildiğince yararlanma güdüsü ile hareket ediliyor.

Geçenlerde düzenlenen bir panelde İSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İrfan Özhamaratlı’ya yöneltilen “Bugün sanayicilere en acil ihtiyacınız nedir diye sorulsa?” ifadelerine verdiği yanıt, aslında yukarıdaki tercihin artık karar noktasına da ne kadar yaklaşıldığının açık bir göstergesidir. Sayın Özhamaratlı soruya şöyle yanıt veriyor: “Özellikle son 4-5 yılın enflasyonist ortamı, karar alma süreçlerimizde ufkumuzu daralttı ve atacağımız her adımda bizleri çok daha ihtiyatlı olmaya zorladı. Sanayiciler olarak her okuduğumuzda ‘keşke yapılabilse’ dediğimiz pek çok reform taahhüdünü içeren OVP gibi politika metinlerinin kararlılıkla uygulandığını görmeye en çok bugün ihtiyacımız var. Makroekonomik istikrarın yeniden tesisi açısından ‘en kötüyü’ geride bıraktığımız bir süreçten geçerken, umuyoruz ki sanayide dönüşüm, yeni nesil finansman, sürdürülebilir iş ve yatırım ortamı gibi başlıkları yeniden ülke gündeminin en üst sıralarına taşıyabiliriz.”

Özhamaratlı bize Sayın Mehmet Şimşek ile başlayan dönemin getirdiği belirsizlikleri ve olumsuzlukları aşmaktan bahsediyor.

NEOLİBERAL POLİTİKANIN TEK AMACI

2023 yılında kurulan hükûmetin temel amacı, Atlantik Sistemi’nin yanında durarak onun hükûmeti yıkıcı, yıpratıcı darbelerinden korunmaktır. AK Parti, bu neoliberal ekonomik politikayı, zaman kazanarak içinde bulunduğu hükûmet pozisyonunun devamını sağlamak dışında bir nedenle devam ettiremez.

Türkiye’nin büyük sanayi gruplarını içinde barındıran İstanbul Sanayi Odası’ndan gelen bu ve bunun gibi birçok serzeniş aslında Türkiye’nin yeni bir tercihe yönlendirilme zamanının geldiğini söylüyor.

İşte Sayın Bahçeli’nin Türkiye-Rusya-Çin işbirliği çıkışını buraya yerleştirdiğinizde bir anlam kazanıyor.

Yoksa Sayın Bahçeli bugün de böyle bir çıkış yapayım diye Avrasya İttifakı’nın çağrısını yapmıyor.

Türkiye Rusya Çin