Yandex
09 Kasım 2025 Pazar
İstanbul 16°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

ABD’de ve dünyada McCarthy hayaleti

Latif Bolat

Latif Bolat

Gazete Yazarı

A+ A-

Tam da Soğuk Savaş bitti ve dünya biraz da olsa huzura kavuşacak derken, Soğuk Savaş günlerine rahmet okutacak günlere sahip olduk. 1990’lardan sonra, dünyaya egemen olan güçler ABD ve Avrupa, “mal bulmuş mağribi” gibi, kendilerini dengeleyecek karşı blokun yok edilmesini fırsat bilip, tüm “yaratıcılıkları” ile saldırıya geçtiler. Ve kocaman dünya, karpuz gibi ikiye bölündü. Elbette olanbitene tavır almak zorunda kalan milletler ve devletler, bu saflaşmada biraz da ne yapmaları gerektiğini bilemeden, hala yönlerini bulmaya çalışmaktalar.

Bu durumun en önemli işaretlerini, Kovid-19 adı verilen pandemiye karşı geliştirilen ve üretilen koruyucu aşılar konusunda görmüştük. Milyarlarca insanı, Kovid-19 virüsünden koruyup hayatta kalmalarını sağlayan Çin’in Sinovac, Rusya’nın Sputnik, Türkiye’nin Turkovac gibi milli ilaçlarını reddeden Batı dünyası, bu saflaşmanın ışık hızına yükselmesine de sebep olmuştu. Kendi aşılarını zorlamalarına rağmen, milyonlarca kişinin öldüğü ya da ne olduğu belirsiz bir gelecekle karşılaştığı Batı, milli Kovid-19 aşılarının koruyuculuğunun garanti olduğu daha ilk günden belli olan Doğu dünyasına, adeta Soğuk Savaş açmıştı. Ve bu hala devam etmekte. Yani gece vakti mezarlıktan geçerken, cesaret için ıslık çalmaya benzeyen bir psikoloji ve taktik ile siyasetlerini sürdürmekteler.

ABD’de ve dünyada McCarthy hayaleti - Resim : 1

DIŞARDAKİ AYRIMCILIK İÇERİYE YANSIYINCA

Elbette dünya milletlerine bu kadar dışlayıcı ve ayrımcı yaklaşan Batı’nın, bu siyasetlerini iç dünyalarına da yansıtması kaçınılmazdı ve Berlin’den Washington’a, adım adım bu da gerçekleşti. Şimdilerde, Batı devletlerinin resmi siyasetlerine biraz bile aykırı düşünseniz, ayrımcılığa uğrayıp, polis copu yemekten kaçınmanız mümkün görünmemekte. Avrupa’nın hemen her başkentinde, devletlerinin İsrail karşısındaki tutumunu eleştiren halk açısından, son iki senedir olan tam anlamıyla da budur.

Gelelim McCarthy ve ABD’ye. Zaten oldukça kırılgan olan siyasi ortam, hem İsrail konusunda hem de geçen haftaki Charlie Kirk suikastı sonunda, yeni bir McCarthy dönemi yaratacağa benzemekte. ABD içindeki “küreselci-izolasyoncu” saflaşması, Trump’ın politika değiştirmesi veya değiştirmeye zorlanması sonrasında, “küreselci-daha saldırgan küreselci” saflaşmasına dönüşmeye başladı. Bu süreç hala devam etmektedir.

ABD’de ve dünyada McCarthy hayaleti - Resim : 2

1950’LERİN ANTİ-KOMÜNİST McCARTHY’CİLİĞİ HORTLAYINCA

ABD’de 70 sene önce Sovyetler Birliği ile olan sürtüşmeler nedeni ile, yaklaşık 10 sene süren bir McCarthy dönemi yaşanmıştı. Bu dönemde fikirleri ve eylemleri komünistlere yarıyor iddiası ile, binlerce Amerikan vatandaşı takip altına alınmış, işlerinden ve mevkilerinden edilmiş, hatta ABD’den kaçmak zorunda bırakılmıştı.

Bugün de McCarthy dönemine çok benzer bir şekilde, İsrail’in Gazze’deki katliamına herhangi bir şekilde karşı çıkanlar, suikastte öldürülen Charlie Kirk’in fikirlerine eleştiri yapanlar, mevkileri ne olursa olsun takibe uğrama korkusu ile karşı karşıya kalmaktadır. Daha şimdiden çok ünlü gazeteciler, TV sunucuları ve yorumcuları, en önde gelen üniversite profesörleri, Beyaz Saray’dan gelen bir telefon ile işlerini kaybetmekteler! Ve bu McCarthy taktiklerinin genişleyerek devam edeceği de öngörülmektedir.

Aynı zamanda, geçen yıl boyunca, Amerikan üniversitelerinde felaket boyutundaki anti-semitizm suçlamaları ve görevden alma furyasını da hatırlamak yeterli olacaktır. Daha geçen hafta, 4500 film emekçisi, aktörü, senaristi İsrail’i kınayan ve Gazze’yi destekleyen bir bildiri yayınlayınca, kıyamet koptu. Aralarında çok ünlü sanatçıların da bulunduğu bu insanlara karşı, McCarthy yöntemi ile boykot tehditleri bile gelmeye başladı. Film endüstrisinin patronu sayılan Paramount ve Warner Brothers şirketleri, “İsrailli filmcilerin fikir özgürlüğünü” savunma bahanesi ile, karşı bildiriler yayınlayıp tehditkâr ifadelerle sinema emekçilerine parmak salladılar. Zaten çöküntü içinde bulunan Hollywood film endüstrisinin, önümüzdeki günlerde bu 4 bin 500 imzacıya karşı alacağı tutum merakla beklenmelidir.

ABD’de ve dünyada McCarthy hayaleti - Resim : 3

AVRUPA’DAKİ İPTAL KÜLTÜRÜ

Avrupa sahnesinde de devletler, McCarthy tarzında bir tutum almaya çalışmalarına rağmen, halkın büyük muhalefeti nedeni ile ABD’deki kadar etkili şekilde bunu uygulayamamaktadır. Avrupa’nın hemen her başkentinde, her hafta sonu yüzbinlerin katıldığı İsrail protestolarına karşı, Avrupa hükümetlerinin herhangi bir yaptırım uygulamaları mümkün olamamaktadır. Buna bağlı olarak, geliştirilen “iptal” kültürünü sadece Rus sanatçılara karşı etkili şekilde kullanmakta ve ABD’nin de baskısı ile daha bir süre Rus kültürüne karşı “iptalci” siyasetlerini devam ettireceğe benzemekteler. Buna rağmen, opera sanatçısı Anna Nebretko, savaşa savaşa ve sanat gücü ile bu yasaklar perdesini yırtıp atabilmektedir. Elbette 70 sene önce McCarthyizm nasıl iflas ettirildi ise, bu dönemdeki aynı uygulamalar sonuçsuz kalacak ve mücadele eden milletler, bu tür baskıcı rejimlere karşı üstün geleceklerdir.

ABD