Yandex
20 Temmuz 2025 Pazar
İstanbul 24°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

ABD’nin Afganistan tecrübesi ve Suriye

Fikret Akfırat

Fikret Akfırat

Gazete Yazarı

A+ A-

Bazı simgesel olaylar vardır ki, tarihin akışının değişmekte olduğunu herkese gösterir. ABD’nin 20 yıl savaştığı Taliban’a iktidarı bırakarak Afganistan’dan çekilmesi böyle bir olaydır. Çekilmesi diyoruz ama doğru ifade arkasına bile bakmadan kaçmasıdır. Çünkü, Taliban’ın başkenti kuşatması sonucu Amerikan Ordusu, klasik bir çekilme olarak icra edemediği bu harekatta arkasında değerli varlıklarını da bırakarak kaçmıştır. Biden yönetimi, kendisinden önceki Trump yönetiminin Taliban ile anlaşması sonucunda Mayıs 2021 olarak ilan ettiği çekilme tarihini 31 Ağustos’a kadar uzatmış, fakat çekilme için planları hayata geçirme şansını bulamamıştır. Taliban, Haziran ayından itibaren teker teker kentleri ele geçirdikten sonra ABD, trilyonlarca dolarını gömdüğü Afganistan harekatını sona erdirmek zorunda kalmıştır.

ABD MÜTTEFİKLERİ VE VEKİLLERİNİN YENİ DURUMA GÖRE KONUMLANIŞI

Afganistan harekatı, ABD’nin en uzun süreli askeri harekatıdır, kesintisiz 20 yıl sürmüştür. 2010 yılında Afganistan’daki ABD askerlerinin sayısı 100 bini bulmuştur. Fakat sonuç olarak 20 yılın sonunda ortaya çıkan manzara, Atlantik İttifakı açısından büyük bir hezimetin bütün çıplaklığıyla görünmesini sağlamıştır. Afganistan harekatının sonu, ABD’nin dünya çapındaki hegemonyasını sürdürmesinin şartı olan “düzen kurma” kabiliyetini yitirdiğinin en açık göstergesi olmuştur. Hegemonyacılık karşısında çok yönlü etkileri olan bu olayın ve durumun, Amerikan siyasi eliti başta olmak üzere Atlantik yönetimleri üzerinde derin etkileri olmuştur. Aynı zamanda, Atlantik müttefiklerinin siyasetlerinin değişiminde olduğu kadar ABD emperyalizminin vekil olarak kullandığı örgütlerin izledikleri çizgide de belirleyici değişikliklere neden oldu. Olayın bu kesimler açısından mesajı şudur: “ABD, artık dünyada tek patron değildir. Herkesin küçümsediği Taliban karşısında bile bu duruma düşen ABD, bizi de bir anda ortada bırakabilir.”

Kaderi ABD’ye bağlı olan İsrail dahil olmak üzere Batı Asya’daki Amerikan müttefikleri de hesabını bu gelişmeye göre yapmaya başladı. Aynı şekilde PKK dahil olmak üzere, sırtını ABD’ye dayayan çeşitli örgütler de yeni duruma göre konumlarını gözden geçirmeye başladı.

SURİYE’DE OLAN

Afganistan harekatı, ABD’nin 1990’ların ortasında temelleri atılan Büyük Ortadoğu Projesi, daha sonraki adıyla Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi’nin iki önemli askeri harekatından biriydi. Afganistan’a yönelik askeri harekat, 11 Eylül’den kısa bir süre sonra 7 Ekim 2001’de başladı. Irak işgali ise bundan iki yıl sonra 20 Mart 2003’te. Proje’nin hedefi, Kuzey Afrika’dan Orta Asya’ya kadar 22 ülkenin sınırlarını ve rejimlerini değiştirmekti. Afganistan işgali, Orta Asya’nın kalbinde Amerikan askeri varlığıyla Çin’i boğmayı, Rusya’yı sıkıştırmayı ve Orta Asya Cumhuriyetlerini denetim altına almayı amaçlıyordu. ABD, askeri işgali boyunca Afganistan’ı, başta bölgede olmak üzere dünya çapında kullandığı terörist grupların fideliği haline getirmişti.

Değişecek bu sınırlar içinde en kritik halkayı, Irak, Suriye, İran ve Türkiye’nin parçalanmasıyla kurulması planlanan İkinci İsrail devleti oluşturuyordu. Suriye’de 2011’de başlayan operasyon bu çerçevede, 2003 Irak harekatının devamı olarak hayata geçirilmişti. Şu günlerde, ABD’nin bu operasyonunun da başarısızlıkla sonuçlandığı bir süreci yaşıyoruz. ABD’nin Afganistan’dan çekilmesiyle başlayan ABD hegemonyasındaki gerileme süreci, bugün Suriye ile devam ediyor. ABD’nin Suriye’yi bölme operasyonun şartı olan ülke içindeki askeri varlığı sona eriyor. Geçen hafta içinde ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, ABD’nin Suriye’den ayrılma takvimini ilan etti. Aynı zamanda Suriye’yi bölmek için araç olarak kullandığı PKK ise kendini feshetme ve silahlarını bırakma kararı aldı.

BOP’UN TARİHE GÖMÜLÜŞÜ

Her ne kadar, olayın gelişim süreci, içindeki aktörler ve arkasındaki güçler farklı olsa da 2021 yılında Afganistan’da olduğu gibi, bugün Suriye’deki köklü ve yapısal değişikliklerin arkasındaki dinamik aynıdır. ABD’nin hegemonyasındaki gerileme, Atlantik İttifakı içinde büyüyen çatlaklar ve gelişen dünya ülkelerinin küresel etkileri de hissedilen ölçekte inisiyatif kullanmaya başlaması, dünya düzenini yeniden şekillendirmektedir. ABD de çıkarları gereği, bu yeni duruma göre konumlanmaktadır. ABD’nin görevlilerinden yıllardır sürdürdükleri çizgiye karşı açıklamalar duyulmasının nedeni de esasen budur. Buna son örnek de, Suriye’yi bölme operasyonunun yürütücüsü konumundaki CENTCOM Komutanı Kurilla’nın, Suriye’nin bütünleşmesi ve istikrarından bahsetmesi, dahası bu konuda Türkiye’nin olumlu rol oynadığını vurgulaması oldu.

Bütün bu sürecin toplam olarak anlattığı şey, BOP’un tarihe gömülmekte olduğudur.

ABD Afganistan Suriye