29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

'Altılı Masa'nın dış politikası

Fikret Akfırat

Fikret Akfırat

Gazete Yazarı

Cumhuriyet Halk Partisi, İyi Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Deva Partisi ve Gelecek Partisi’nin oluşturduğu “Altılı Masa”, dördüncü toplantısını 29 Mayıs 2022’de yaptı. Toplantı sonunda Temel İlkeler ve Hedefler başlıklı 10 maddelik bir metnin yanısıra güncel gelişmelerle ilgili ortak bir değerlendirme metni de açıklandı. 12 Şubat’taki ilk toplantıdan beri yapılan resmi açıklamalarda üzerinde mutabık kalınan esas konu, deve mi kuş mu belli olmayan “güçlendirilmiş parlamenter sistem”. Türkiye’nin güncel ve uzun vadede ekonomi, güvenlik alanındaki sorunlarına alternatif çözüm sayılacak hiçbir şey yok. Olmasını bekliyor değiliz. Çünkü Masa’nın bir bacağı Babacan bugünkü ekonomik çıkmazın, diğer bacağı Davutoğlu güvenlikte bugün aşılmaya çalışılan sorunların baş mimarlarından. Bir dönem Kılıçdaroğlu’nun da Cumhurbaşkanı adayı olduğu bilinen ve zaman zaman görüş alışverişinde bulunduğu, Masa’nın doğal destekçisi, “akil adam”ı Abdullah Gül’ün İsrail ve ABD ile yakın mesai içinde Ergenekon, Balyoz tertiplerinde ve devleti FETÖ’ye teslim etmedeki tayin edici rolünü de unutmayalım.

Bu Masa’nın bir de yedinci ayağı olduğu biliniyor: HDP. Kılıçdaroğlu ilk toplantıdan sonra sorular üzerine HDP ile de görüştüklerini söylemişti. Diğer partilerin yetkilileri de bu yöndeki sorular üzerine kapılarının herkese açık olduğunu ilan etmişlerdi.

LAF CAMBAZLIĞININ ARKASINDAKİ PROGRAM

Bu partilerin kamuoyuna net bir şekilde açıklamadıkları, “demokrasi, insan hakları, özgürlükler” laf cambazlığının arkasına gizledikleri bir programları var. Son toplantının ardından yapılan güncel gelişmelere ilişkin değerlendirmedeki iki vurgu Altılı Masa’nın Türkiye için yaşamsal konularda nasıl bir konumda yer aldığını açıkça gösteriyor. Açıklamadaki, “Doğu Akdeniz ve Ege’deki güç dengelerinin aleyhimize değişmesine sebep olacak ve Türkiye’nin çok boyutlu dış politika gerekliliklerine zarar verecek gerilimlerden ve maceracı söylem ve politikalardan uzak kalınmalıdır” ifadeleri Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yoğunlaşan ABD tehdidine karşı aldığı tedbirleri hedef alıyor. Yani, Mavi Vatan’daki hak ve menfaatlerini silahlı olarak savunma kararlılığını… Bu kararlılık, “maceracılık” olarak niteleniyor.

Yine Temel İlkeler ve Hedefler bildirgesindeki “Türkiye’nin AB perspektifine odaklanarak; çok boyutlu dış politikayla ülkemizin demokratik dünyanın ve uluslararası kurumların saygın bir üyesi olması sağlanacaktır” cümleleri ile ne denmek istendiği tam olarak netleşiyor. “Demokratik dünyanın ve uluslararası kurumların saygın bir üyesi olmak” ve “çok boyutlu dış politika” vurgularına dikkatinizi çekmek istiyoruz. Meali şöyle: “AB’ye, NATO’ya ve Atlantik sistemine bağlı kalmak temel hedefimiz”.

Zaten 27-28 Mart 2022 toplantısından sonra yaptıkları açıklamada da Rusya’nın karşısında ABD’nin yanında yer aldıklarını “Rusya Federasyonu’nun uluslararası hukuku ihlal ederek Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saldırması ile bölgemizde istikrar ve barış tehdit altına girmiştir” cümleleriyle ilan etmişlerdi.

Ayrıca ana muhalefet lideri ve Masa’daki en büyük parti lideri olan Kılıçdaroğlu, önce NATO’yu “demokrasinin koruyucusu” olarak nitelemişti daha sonra da İttifak’tan ayrılma tartışmaları üzerine NATO’nun “gerekli olduğunu” savunmuştu.

FETÖ VE PKK’YA KARŞI MÜCADELE

İkinci konu, Türkiye’nin teröre karşı mücadelesi. Son toplantı bildirisinde, Milli Güvenlik Kurulu sonrasında ilan edilen sınır ötesi operasyon kararlılığı “seçim sürecini de etkileyecek şekilde iç siyasete malzeme” yapılacağı iddiasıyla hedef alınıyor.

Peki başka bir tutum beklenir miydi? Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP milletvekilleri geçen yıl Ekim ayında Türkiye’nin Irak ve Suriye’ye sınır ötesi operasyon tezkeresine HDP ile birlikte “hayır” oyu vererek, Türkiye’nin değil ABD’nin ve PKK’nın yanında durduğunu ilan etmişti.

Altılı Masa’nın buluştukları ortak bir başka nokta da, devlet içinden Gladyo temizliğine karşı çıkarak, KHK ile atılan PKK yandaşı ve FETÖ’cülere “mağdur” diye sahip çıkmak. İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine başvuru süreciyle bugün daha açık bir şekilde ortaya çıkan gerçek, FETÖ’cülerin ABD, AB ve NATO koruması altında bulunuyor olması. Altılı Masa partileri, Türkiye’nin hem Gladyo hem PKK terörüyle mücadelesine karşı, dışarıda ittifak yaptıkları kuvvetlerle birlikteler.

GİZLİ ORTAĞA KORUMA

6+1’in birleştiği bir başka nokta da ABD’nin Uygur yalanları üzerinden Çin karşıtlığı. Bu konuda başı çeken İyi Parti. Ama Hillary Clinton’un “çak arkadaşı” Davutoğlu başta olmak üzere diğerleri de geri kalmıyor.

Bu partilerin tek tek programları ve açıklamaları incelenince başka başlıklar da çıkarmak mümkün fakat biz bu yazıda ortak bildirilerden yola çıkarak bir özetleme yapmaya çalıştık. Sonuç olarak HDP’nin dışarıdan desteklediği Altılı Masa’nın dış politika programını şöyle özetlemek mümkün:

1. NATO’ya, Atlantik sistemine ve AB’ye bağlılık ve onlara dayanma.

2. Doğu Akdeniz’de Mavi Vatan doktrininin karşısında.

3. Suriye’ye ve Irak’a yapılan sınır ötesi operasyonların karşısında.

4. Ukrayna krizinde Rusya’nın karşısında.

5. Çin’in karşısında.

6. Toplam olarak, bütün cephelerde ABD ile birlikte, Türkiye’nin ulusal güvenlik çıkarlarının karşısında.