07 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul 10°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Avrupa Birliği’ni güden 60 sanayici

Cengiz Köse

Cengiz Köse

Gazete Yazarı

A+ A-

Avrupa Birliği’ni (AB) yöneten en üst organ atanmış üyelerden oluşan AB Komisyonu’dur. Peki AB Komisyonu başka bir “irade” tarafından yönetilebilir mi? Eski politikacı Horst Seehofer, atanmışlar ile seçilmişler arasındaki farkı şöyle saptıyor: “Seçimle gelenler karar veremiyor, karar verme yetkisi olanlar ise seçimle gelmiyor.” İşte AB’yi ‘yönlendirenler’ seçimle gelmeyen ancak karar verme iradesine sahip olanlardır. Bu irade rekabet, siyaset, kanun ve demokrasi-üstü kabiliyetini kullanarak, Avrupa sahasında kendi gücünü piyasada nasıl hayata geçiriyor?

Avrupa Birliği’ni güden 60 sanayici - Resim : 1

AVRUPA SANAYİCİLER BİRLİĞİ (EUROPEAN ROUND TABLE FOR INDUSTRY)

Bu sorulara yanıt arandığında, karşımıza muazzam bir sermaye grubu çıkıyor. ERT, yani Avrupa Sanayiciler Birliği. Bugün yaklaşık 60 sanayiciden oluşan ERT (European Round TableforIndustry) genel hatlarıyla bilinmeden, AB’yi kimin ‘parmağında oynattığı’ anlaşılamaz. 1983’te Brüksel’de kurulan ERT, Avrupa’nın geleceğini yönlendirecek stratejik hedefler üzerine 10 yıl çalışır. Hedefler şöyle sıralanabilir; İlki Avrupa’da ortak pazar, sonra tek para birimi, ardına sınırların kaldırılması ve nihayet serbest dolaşım.

AB 1993’ten itibaren bu hedefler doğrultusunda ilerledi. Ancak fikir babalığını, stratejisini ve uygulamalarını ERT hazırladı ve hayata geçirdi. ERT’nin çekirdek kadrosunun öncüleri ‘biz hantallaşmış devleti bekleyemeyiz, bürokrasi şirketlerimizi engelliyor’ diyerek, AB Komisyonu ve siyasetle yakın ilişkiler kurarak, aşılması gereken süreçleri kendi lehine çevirmeyi başarır.
ERT’nin üyeleri arasında petrol, enerji, otomobil, ulaşım, iletişim, dijital dönüşüm, bilgisayar, gıda, giyim ve ilaç gibi hemen hemen her sektör yer alıyor. ERT’nin web sitesi (https://ert.eu/members/) incelendiğinde, organizasyona üye şirketlerin çoğu Avrupa sınırlarını aşan ulusötesi yapılara sahip olduğu görülüyor.

Avrupa Birliği’ni güden 60 sanayici - Resim : 2

ULUSÖTESİ YAPILAR YEREL SERMAYEYİ AYAKLARI ALTINDA ÇİĞNİYOR

ERT, ‘rakipsiz’ olarak Avrupa’daki birçok sektörde olduğu gibi, tüm altyapı projelerin de ihalelerini kazanmıştır. Avrupa Birliği idaresi, son yıllarda ERT’nin kazandığı ihalelere yaklaşık 600 milyar avro fon ayırır. Avrupa kıtasının bir ucundan diğerine uzanan tüm ihalelerde, ERT’nin 60 sanayicisi paylarını alarak, zincir sektörleriyle her yere yerleştiler ve yuvalandılar.
Durum böyleyken, Avrupa’nın yerli firmaları genelde rekabet edemiyor, lisans alamıyor, ihale şartname koşullarını yerine getiremiyor ve bürokratik süreçlere takılarak ‘fırsat eşitliğinden’ yararlanamıyor.
Dolayısıyla ulusötesi yapılar yerel sermayeyi ayakları altında çiğniyor. Peki bunları nasıl başarıyor? Bir sermaye grubu tüm Avrupa kıtasının pazarını nasıl yönlendirebiliyor?
Bu sorulara cevap arandığında sermayenin mi siyasete, yoksa siyasetin mi sermayeye etkisi araştırılmalı.

Avrupa Birliği’ni güden 60 sanayici - Resim : 3
ERT, Ursula'yı von der Leyen’i Avrupa Komisyonu Başkanlığı'nda ikinci kez göreve gelmesi nedeniyle tebrik etti 1

AVRUPA PARLAMENTOSU’NDAKİ VEKİLLER SERMAYENİN AĞINA BÖYLE GİRİYOR

Brüksel’de çok sayıda şirketlerin, dijital tekellerin, ulusüstü sermaye grupların ‘lobi faaliyetlerini’ yürüten ajanslar bulunuyor. Avrupa Parlamentosu (AP) seçildiğinde, ‘lobi ajanları’ milletvekillerini tek tek mercek altına alırlar. Siyasetçileri ölçüp biçerek ‘SWOT’ (güçlü, zayıf, eksik... yönleri) analizinden geçirip, eğilimlerini tespit ederler. İşbirliği kurabilecek, yönlendirebilecek, sermaye ile siyaset arasında köprü olabilecek ve rol üstlenebilecek siyasetçiler öne çıkarılır. Bunlarla ilişki geliştirilerek başarı ve hizmetlerinden dolayı, siyasetten sonraki yerleri hazırlanır. Eğer siz siyasi karar organlarının onayı süreçlerinde kilit faktör ve stratejik projelerin hayata geçirilmesinde rol oynamışsanız, geleceğiniz ve kariyeriniz parlaktır. Ancak tersi de olabilir. Vatandaşların oylarıyla Avrupa Parlamentosu’na gönderilen siyasetçiler, lobi ilişkiler ağına kapılarak, farkına varmadan sermayenin ‘emrine’ girebilirler. Sermaye siyaseti etkisi altına alarak, finans sektöründe bir takım kural, yasa ve kanunları ‘güncelleyerek’ engelleri aşmayı hedefler. Bu bağlamda örneğin Avrupa Parlamentosu eski üyeleri Avusturya’lı Ernst Strasser ve bazı milletvekilleri, önceki yıllarda lobicilik faaliyetlerinden dolayı yargılandılar.

Avrupa Birliği’ni güden 60 sanayici - Resim : 4
Avrupa Parlamentosu

İHALELER ERT’NİN ÖNÜNE SERİLİYOR

Geçmişte lobi ajanlığı yapan bir şahsın, ARTE televizyonuna paylaştığı bilgilerden şu özet öne çıkıyor: “ERT’nin hazırladığı projeler bir şekilde ikna edilen siyasetçilere ulaştırılır. Bunlar aracılığıyla üretilen ‘fikirler’, AB Komisyonu’nun kendi çalışmaları gibi proje şeklinde ilan edilir. Nihayet kopyalanan projeler, karar mercii tarafından onaylanır ve ihale aşamasında ERT’nin şirketlerine verilir.”

Ancak bu süreçleri doğru bulmayan ve itiraz eden siyasetçiler de var. Dönemin AB Komisyonu üyesi Siim Kallas, “AB’nin karar süreçlerini açıklayan lobi kayıt sistemi” oluşturmak istemişti. Kallas’ın bir şekilde önü kesilir, muazzam baskı uygulanır ve lobi firmaları tarafından boykot edilir.

Avrupa Birliği’ni güden 60 sanayici - Resim : 5

MİLLİYETÇİLER AP’DE ŞEFFAFLIĞI ARTIRMAK İSTİYOR

Günümüzde de lobi faaliyetleri devam ediyor. Fakat ulusötesi şirketlere eleştirisel tavır alan ve lobicilik faaliyetlerini olumsuz etkileyebilecek siyasetler güçlenirse, gidişat değişebilir. AB Parlamentosu’nda önemli güç oluşturan milliyetçi gruplar, “AB karar alma süreçlerinde şeffaflığı artırmak” istiyorlar. ABD’ye ve ulusötesi yapılara karşı dik duruş gösterebilirler ve nihayet yerel ekonomilerin rekabet şansını ve önünü açabilirler. Aksi halde sürekli aynı şirketler ihaleleri kazanır. Örneğin Avusturya’nın bazı otoyol tünel projelerinde, yaklaşık her 30 yılda bir, bütün teknik ekipmanlar yenilenir. Ancak sökülen eski ekipmanların yüzde 90’ı hala çalışır durumda. Bu sektörde birkaç firma sırasıyla ihaleyi alır.

Avrupa Birliği’ni güden 60 sanayici - Resim : 6

AB KOMİSYONU’NUN ÖNÜNE KONULAN YOL HARİTASI

Dikkat çekici bir başka mesele de kapitalizmde ‘planlamanın’ nasıl uygulanıyor olmasıyla ilgilidir. Bazı branşlarda ‘planlanmış eskime’ kapsamında, mühendislere dolaylı ‘baskı’ yapılarak, üretilen ürüne bir ‘zayıf noktanın’ konulması istenir. Neden? Çünkü erken bozulsun tekrar satın alınsın ve yerli üretici bu ‘rekabet’ hızına yetişmesin.

Diğer yandan AB Komisyonu ve AP içeresinde küresel sermayeyle ‘uyumlu’ grupların çoğunluğu oluşturması, ‘tesadüfe’ bırakılmak istenmiyor. Sadece parlamentodaki sandalye sayısı değil, Avrupa Birliği’nin yönetimi de bankaların, lobilerin ve sermayenin tarafında olmalı. Dolaysıyla AB Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen’in Avrupa vizyonlarıyla, ERT’nin stratejik hedefleri uyum içerisinde. ERT tekrar seçilen Von der Leyen’i tebrik ederek, ikinci dönemde odaklanması gereken 3 noktaya dikkat çekiyor: “İnovasyon, tek pazarın derinleştirilmesi ve daha az karmaşıklık.” Aslında bu AB Komisyonu’nun önüne konulan yol haritasıdır.

Avrupa Birliği’ni güden 60 sanayici - Resim : 7

ULUSÖTESİ KAPİTALİST SINIF, ÜRETİM SÜRECİNİN TAMAMINI KONTROLÜNE GEÇİRİYOR

Sonuç itibariyle, sanayi-kapitalin yazdığı ‘manifesto’, siyasetçiler tarafından hayata geçiriliyor ve ERT Avrupa Birliği’nin gayri safi yurtiçi hasılasının %50’si kadar, ciroya sahip oluyor.
Batı dünyasında şirket-banka-siyaset-hissedarlar ve karar mercilerinden meydana gelen ‘ulusötesi kapitalist sınıf’, üretim sürecinin tamamını kontrolüne geçiriyor.