Bahçeli’nin önerisi ve yeni dünya
Cumhur İttifakı ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin gündeme getirdiği “ABD-İsrail şer eksenine karşı Türkiye, Rusya, Çin ittifakı” önerisi, sağdan sola birçok kesimde siyasi ezberleri bozan bir etki yarattı. Bahçeli, “Dünyaya meydan okuyan ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı” kurulacak bu ittifakın, “akla, diplomasiye, siyasetin ruhuna, coğrafi şartlara ve yeni yüzyılın stratejik ortamına en uygun seçenek” olduğunu vurguluyor. Bu satırların yazıldığı sırada Bahçeli’nin açıklamasına ilişkin “NATO demokrasisi”nin savunuculuğa soyunmuş CHP’nin yöneticilerinden ya da Rusya ve Çin düşmanlığında ABD ve İsrail’i sollayan İyi Parti ve Ümit Özdağ cephesinden henüz resmi bir açıklama gelmemişti. Fakat sosyal medyada bu kesimlerin yandaşlarının hızla harekete geçtiği görülüyor. Sahte milliyetçiler ve sözde solcular Bahçeli’nin önerisine karşı hemen tavır aldılar. İşin dikkat çekici bir tarafı da, Hükümet’e yakın medyada bu tür ezber bozan çıkışlarda hep olduğu gibi, virajı alamamaktan kaynaklanan ciddi bir kafa karışıklığının baş göstermesi. Bunları bir kenara bırakalım ve işin esasına dönelim.
KÜRESEL SAFLAŞMA
Bahçeli’nin de vurguladığı üzere, son iki yıldır toplanıp kınama bildirileri ilan etmekle İsrail saldırganlığı durdurulamıyor. Dahası bu süreç boyunca, İsrail, arkasındaki Atlantik iradesinin desteğiyle doğrudan askeri müdahale alanını genişletti. Gazze ve Filistin’in tamamından sivillere yönelik soykırımı yoğunlaştıran İsrail, Lübnan, Suriye, Yemen ve İran’a, en sonunda Katar’a saldırdı. Hep vurguluyoruz, bir daha belirtelim: İsrail’in bu ülkelere karşı sürdürdüğü savaş, dünya ölçeğinde daha geniş ölçekli bir mücadelenin parçasıdır. Dünya çapında bir cepheleşmenin sonucudur. ABD içindeki küreselleşmeci savaş kliği ve dünyadaki müttefikleri, yani Atlantik İttifakı bir yandadır. Bu cephe, Atlantik hegemonyasının gerileyişini durdurmak, gelişen dünya ülkelerinin yeni bir dünya düzeni oluşturmalarını engellemek için istikrarsızlık ve savaşı dayatmaktadır. Diğer yanda ise Türkiye, Rusya, Çin, İran, Filistin, Suriye, Irak ve diğer gelişen dünya ülkeleri vardır. Kuzey Afrika ve Doğu Akdeniz’den Güney Çin Denizi’ne ve Tayvan Boğazı’na uzanan çok geniş bir hatta, Suriye’de de, Ukrayna’da da, Libya’da da, dünyanın dört bir yanında aynı cepheleşme söz konusudur. Bu cepheleşmede Türkiye, doğal müttefiki olan diğer ülkelerden farklı bir konumda yer alıyor. Bir ayağı Batı’da, NATO üyesi olan Türkiye, Rusya, Çin, İran gibi ülkelerden farklı olarak açıktan tehdit olarak konumlandırılmıyor. Buna karşın, son dönemdeki esas mücadelenin Türkiye’nin üzerinde yoğunlaştığı, görülüyor. Türkiye, askeri ve ekonomik kuşatmayla Atlantik sistemi tarafından teslim alınmaya çalışılıyor.
SAVAŞ TEHDİDİNİ BERTARAF EDECEK EN KUVVETLİ İTTİFAK
Bahçeli’nin Türkiye-Rusya-Çin ittifakı önerisini yapmasına neden olan arka plan budur. Türkiye’nin milli güvenlik çıkarları ile ABD önderliğindeki Atlantik İttifakı’nın hedefleri arasında uzlaşmaz bir çelişki vardır. Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanmasında, terörsüz Türkiye sürecinin başarıya ulaşmasında, Batı Asya ülkeleri arasında işbirliği çabasında Türkiye’nin karşısına hep aynı engel çıkmaktadır. Ya Atlantikçilerin dediği olacaktır ya da Türkiye’nin. Bu nedenle, Türkiye’nin kendisiyle aynı tehditlerin hedefi olan devletlerle bir ittifak kurması elzemdir. Türkiye’nin Rusya ve Çin ile kuracağı ittifak, Atlantik cephesini geriletecek, savaş tehdidini bertaraf edecek en kuvvetli birikimi oluşturur. İşin özü budur.