Yandex
07 Temmuz 2025 Pazartesi
İstanbul 25°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Ben Çaykovski’nin nefret ettiği karısıyım!’

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

Ünlü Rus besteci Pyotr İlyiç Çaykovski, 1877’de kardeşi Modest’e yazdığı bir mektupta, “Antonina’ya karşı tek bir sevgi kırıntısı dahi hissetmiyorum. Onun sesi, gülüşü, bana eziyet gibi geliyor. Onunla birlikte olmak bana dayanılmaz acı veriyor.” diyordu.

Antonina o yıl evlendiği genç karısıdır ve zaten sinirleri bozuk olan Çaykovski çok mutsuzdur. Genç bir müzik öğrencisi olan Antonina Miliukova, dehasına hayran olduğu ve aşkla sevdiği, yaşça kendisinden büyük besteciyi evliliğe ikna etmiş ama aslında hem kendisini hem de kocasını kapkaranlık bir zindana kapatmıştır. “Hayatımda hiçbir kadına ilgi duymadım.” diyen eşcinsel Çaykovski, hukuk eğitiminin ardından kendini tümüyle müziğe vermiş, “Müzik, geçinmenin en berbat yolu!” diye düşünmesine ve içinde bulunduğu finansal zorluklara rağmen, notalardan oluşan dünyasında bir düzen tutturmuştur ama toplumsal ve ailesel baskılar sonucu kabul ettiği evlilikle kendisini tam bir çıkmazın içinde bulmuştur. Müzikten başka hiçbir şeye, hiç kimseye ihtiyacı yoktur ve karısının varlığı çok kısa süre içinde ona cehennem azabı vermeye başlamıştır.

DAHİNİN İHTİŞAMI ALTINDA EZİLMEK

Rus yönetmen Kirill Serebrennikov, eğer Çaykovski evlilik isteğini geri çevirirse canına kıyacağını söyleyen Antonina’nın fiilen çok kısa süren ama asla boşanmayla sonuçlanmayan evlilikle birlikte içine düştüğü derin yalnızlığı, sarsıcı buhranları, “Ben onu seviyorum, o da beni seviyor.” şeklindeki kendini kandırışları, çektiği acıyı, duygusal ve cinsel boşluğu ve hayat boyu sürdürdüğü “Ben onun karısıyım!” ısrarını anlattığı filminde deha sahibi bestecinin portresini de dört dörtlük çiziyor. Çok ünlü, çok başarılı, herkesin hayran olduğu ama eşcinsel bir adamın, katlanılamaz yalnızlığa sürüklenen zavallı karısının öyküsünü aktarmanın ötesinde, 1870’lerin Rusya’sından Dostoyevski ve Tolstoyvari manzaralar da aktaran Serebrennikov, dönem atmosferini dört dörtlük biçimde kuruyor. “Dahilerle baş edemiyorum… Onların ihtişamı altında ezileceğim.” diyen Antonina, hayatta kalmak için pek bir istek duymuyor ama yaşadığı sürece ayakta kalabilmek için Çaykovski’ye dönük sevgisinden başka tutunacak dal da bulamıyor.

YOLU KEN RUSSELL AÇTI

İngiliz yönetmen Ken Russell’ın 1970 tarihli “Yalnız Kalpler” (Music Lovers) filminde açtığı yoldan ilerliyor Kirill Serebrennikov. Russell da Çaykovski’nin müzik kariyerinden çok kişisel yaşamındaki çalkantılara, eşcinselliğine, hissettiği toplumsal baskılara ve Miliukova’yla trajik evliliğine odaklanmış, içsel çelişkilerini öne çıkarmıştı. Bu kez de çerçeve benzer biçimde çiziliyor ve “Kuğu Gölü”nün, “Fındıkkıran”ın, “Uyuyan Güzel”in, “Yevgeni Onegin”in yaratıcısı ile tutkulu, saplantılı, inatçı ve talihsiz karısının öyküleri, gerçek hayattan sonra yedinci sanatta da iç içe geçmiş kaşıklar gibi ikinci kez buluşuyor. “Çaykovski’nin Karısı”nın temel başarısının, öyküyü her iki karakterin de gözünden izleyebilme fırsatını sunmasından kaynaklandığını vurgulayayım.

Yaşamının son 20 yılını akıl hastanesinde geçirdikten sonra 1917’de ölen Antonina rolündeki Alyona Mikhailova ile Çaykovski’yi canlandıran Odin Lund Biron’un harika performanslar gösterdikleri filmin tüm yardımcı oyuncularının, senaryosunun, kostümlerinin, görüntü ve sanat yönetiminin de alkışlanacak düzeyde olduğunu önemle belirteyim. İki yıl önce sinemalarımızda gösterildikten sonra şu günlerde mubi platformunda karşımıza çıkan “Çaykovski’nin Karısı”, Rus sinemasının muhteşemliğine tanık olmak için iyi bir seçenek.

Rusya