Yandex
15 Kasım 2025 Cumartesi
İstanbul 16°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bir maç 20’den fazla millet

Kamil Erdoğdu

Kamil Erdoğdu

Gazete Yazarı

A+ A-

Şili’de düzenlenen 2025 FIFA U-20 Dünya Kupası E Grubu maçları ilginç görüntülere sahne oldu. Sahada bir maç oynanıyor, iki milli takım karşılaşıyordu; ancak 20’den fazla milletten futbolcu koşuşturuyordu. Göçmenlerin uğrak noktası haline gelen iki ülke olan Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa, kadrolarını güçlendirmek için ülkelerine gelen göçmenlerden yararlanmayı tercih etti.

Hatta maç sonrası çıkıştaki karışık bölgede İngilizce ve Fransızca dışında başka diller de duyulabiliyordu. Örneğin, Arjantin aksanıyla konuşan Amerikalı forvet Benja Cremaschi, babası Pablo Cremaschi ve tüm ailesini sevinçle kucakladı. ABD Milli Takımı tarafından çağrılan 21 oyuncudan 9’u kolayca başka bir ülkeyi temsil edebilirdi. Bu arada Fransa, birden fazla milliyete sahip 13 oyuncuyu çağırdı; bu da takımın yarısından fazlasını oluşturuyor.

OYUNCULAR VE KÖKENLERİ

ABD Takımında Diego Kochen (Peru ve Venezuela), Ethan Kohler (Almanya ve Endonezya), Luca Bombino (İtalya), Brooklyn Raines (Liberya), Benja Cremaschi (Arjantin), Pedro Soma (Brezilya), Marcos Zambrano (Ekvator), Taha Habrounen (Fas) ve Zavier Gozo (Fildişi Sahili Cumhuriyeti) oynuyordu.

Fransa’da ise Justin Bengui (Angola), Tao Paradowski (Réunion), Noham Kamara (Senegal), Steven Baseya (Demokratik Kongo Cumhuriyeti)i, Elyaz Zidane (İspanya), Gady Beyuku (Demokratik Kongo Cumhuriyeti), Rabby Nzingoula (Kongo), Fodé Sylla (Gine), Mayssam Benama (Cezayir), Ilane Touré (Fildişi Sahili Cumhuriyeti), Tadjidine Mmadi (Komorlar), Moustapha David (Senegal) ve Lucas Michal (Martinik) vardı.

Bu maçtaki birçok oyuncunun çift hatta üçlü vatandaşlığı vardı. Bazıları, vatanlarını terk etmek zorunda kalan insanların çocukları oldukları için bu statüyü miras aldılar. Ancak, kendileri de memleketlerini terk ettikleri için başka bir vatandaşlığa geçen oyuncular da var. Örneğin, Liberya’da doğan ancak henüz 14 aylıkken Arizona’dan bir aile tarafından evlat edinildikten sonra Amerika Birleşik Devletleri için oynayan Brooklyn Raines veya Fransa’da doğan ancak babasının izinden giderek çocukken Madrid’e taşınan ve daha sonra İspanyol vatandaşlığına geçen Zinedine Zidane’ın oğlu Elyaz Zidane Fernández. Son olarak, kendi milli takımına sahip olan ve aynı zamanda temsil edebileceği bir Fransız denizaşırı toprağı olan Réunion adasında doğan Tao Paradowski vakası var.

SÖMÜRGECİLİK VE GÖÇ

Bu gerçekliğin büyük bir kısmı, her iki ülkenin geçmişi ve bugünüyle bağlantılı. Avrupa’nın sömürgeci güçlerinden biri olan Fransa, 15. ve 20. yüzyıllar arasında sınırlarının ötesindeki toprakları kontrol etmiş ve çoğunlukla Afrika, Karayipler ve Okyanusya’da zorla hükümetler kurmuştu.

1950’lerden itibaren Fransa, baskı ve ırk ayrımcılığına son vermeyi amaçlayan milliyetçi ve ayrılıkçı hareketler nedeniyle sömürgelerini kaybetmeye başladı. Ancak eski sömürgeleriyle bağları günümüze kadar devam etti. Bu yeni ulusların çoğu siyasi ve ekonomik istikrarı sağlamakta zorlandı, bu da kitlesel yerinden edilmelere ve göçlere yol açtı.

Sonuç olarak, Akdeniz üzerinden Avrupa’ya ana giriş noktalarından biri olan Fransa, bu koşullardan kaçan milyonlarca kişi için bir varış noktası haline geldi. Ulusal İstatistik ve Ekonomi Çalışmaları Enstitüsü’ne (INSEE) göre, 2023 yılında Fransa’da 7,3 milyondan fazla göçmen yaşamaktaydı ve bu da nüfusun yüzde 10,7’sini temsil ediyordu. Fransız milli takımı içinde bu rakam yüzde 61,2’ye ulaştı.

ABD’DEKİ DURUM

19. yüzyılın sonlarında ekonomik bir güç haline gelen Amerika Birleşik Devletleri, daha iyi bir yaşam arayan sayısız göçmenin de uğrak noktası oldu. Bu eğilim 20. yüzyılda hız kazanarak, Göç Politikası Enstitüsü’nün 2023 verilerine göre 47,8 milyonluk nüfusuyla dünyanın en büyük göçmen nüfusuna sahip ülke konumuna geldi.

Donald Trump’ın başkanlığa gelmesinden bu yana, önce 2017’den 2021’e ve ardından 2025’te ikinci dönemi için, Amerika Birleşik Devletleri göçü sınırlamaya ve sığınma başvurularını kısıtlamaya çalıştı. Ülke 1980’de 231 bin 700 sığınmacı kabul etti. Geçen yıl bu sayı 125 bin ile sınırlandırıldı ve Ekim ayı itibarıyla bunlardan yalnızca 27 bin 308’i kabul edildi.

FİFA Futbol