Britanya’nın köle sahipleri
David Adetayo Olusoga OBE, İngiliz-Nijeryalı tarihçi, yazar, yayıncı ve BAFTA ödüllü film yapımcısı. Manchester Üniversitesi'nde Kamu Tarihi profesörü. Olusoga, BBC'de Birleşik Krallığın köleci geçmişiyle ilgili bir dizi tarihi belgeselleri ve The One Show ile The Guardian'a katkısıyla adını duyurmuş bir araştırmacı. Yumuşacık sesi ile BBC belgeselinde anlatıyor:
“200 yıl Birleşik Krallık köle ticareti ile ve Karayipler, Amerika’daki devasa çiftliklerinde çalıştırdıkları kölelerle Britanya Adasında müthiş bir servete sahip oldu” diyor. “Britanya’nın Köle Sahipleri” belgeselinde tek tek belgeleriyle köle alan, satan, çalıştıran, miras yoluyla elde eden ailelerin isimlerini açıklıyor. İlginç. BBC böyle bir belgeseli yaptırıyor ve devlet eli ile bu belgeselde bu aileler dünyaya tanıtılıyor.
MAĞDUR KİM
“1834de köleciliğin kaldırılması genelde büyük bir insaniyet, İngiliz liberalizmin yükselişi ve başarı olarak sunuldu, öncesindeki 200 yıl yapılanlar halının altına süpürülüp unutturulamaya çalışıldı. Üstüne üstlük kölecilik kaldırılırken bu insaniyet dışı uygulamaların altında ezilmiş Afrika halkına değil, varsıl köle sahiplerine çok yüksek rakamlarla tazminat ödendi. Sanki mağdur köleler değil, zengin köle sahipleriydi” diye ekliyor, kadife sesiyle.
Bir yandan, bu varsıl ailelerin sahip oldukları sarayımsı binaları, bu ailelerin elle yapılmış özenli, pahalı resimlerini gösteriyor. Artık tüm köleci ailelerle ilgili bir veri bankası kurulduğunu, kendi ailesinde köle çalıştırmış, sahibi olmuş olanları araştırmak isteyenlerin internette bunu bulacağını anlatıyor, adeta afişe ediyor…
KENDİ BEDENİNE SAHİP OLAMAYAN KÖLELER
Yeni yapılan araştırmalar köleciliğin karanlık tarafının unutulduğu, unutturulduğu, 46 000 köle sahibine çok büyük tazminat ödendiği oysa 800 000 kölenin köleciliğin kaldırılmasından sonra 6 yıl daha para verilmeden çalıştırıldığı ve hiçbir tazminat almadığını belgelerle anlatıyor. Ödenen paranın bugünkü değerinin çok yüksek bir rakam olduğunu ve bunun vergi ödeyen halkın cebinden karşılandığını açıklıyor. Sanki bunları BBC aracılığıyla açıkça duyururken, bu kazançlardan faydalanmış ve bugüne kadar gölgelerde saklanmış tüm kuşaklardan hesap soruyor. Bu ailelerin İskoçya dâhil, tüm adanın her bölgesinde olduklarını belirtiyor.
Kölecilik zamanında ise kölelerin kendi bedenlerinin sahibi olamadığını, onların bedenine sahip olan varsıl beyazların canları isteyince onların bedenlerinden bir parça kesebildiğini (el, ayak, parmak, kulak, burun, vb) kadınların ırzına geçebildiğini, kırbaç ve diğer işkence aletlerini kullanabildiğini, bu işkence aletlerini belgeselde sergileyerek acıklı bir ses tonu ile anlatıyor.
SİYASET KİŞİSEL ÇIKAR İÇİN NASIL KULLANILMIŞ
Gösterdiği belgelerde hangi ailelerin kaç kölesi olduğu bile yazılı. Her ailenin kaç para aldığı yazılı. Kölecilik kaldırılmadan önceki 100 yıl bu varsıl ailelerin kölecilik kalkmasın diye nasıl bir vahşi propaganda yaptıklarını anlatıyor. Kölelerin üzerinden kazandıkları paralarla siyasete girdikleri, lordlar kamarasına girdikleri ve bu yüksek tazminatlara böyle bir güçle ulaştıklarını tek tek isimlerle açıklıyor.
Bu çalışmalarının sonucunda Britanya tarihinin en büyük tazminatını elde ettiklerini belgelerle kanıtlıyor. “Bir yerde, bu caniliği ve suistimali yapan insanların tarihin gölgesinde saklanmalarına biz izin verdik” diyor, BBC belgeselinde. “Biz, İngiliz ulusunun yaşam damarlarına köleciliğin nasıl zerk edildiğini ve bugün yaşadığımız bu ülkeyi nasıl inşa ettiğini böylece biz sağladık” diyerek tüm ulusun bu suça alet olmadığının altını çizerek gerçek sorumlulara işaret ediyor. Haftaya bu belgeselin diğer çarpıcı noktalarıyla devam ediyorum…