Yandex
21 Haziran 2025 Cumartesi
İstanbul 26°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bu Anneler Günü’ne en büyük armağan! Şehitlerimizin gözü açık gitmesin Çocuklarımız ABD uşağı olmasın

Şule Perinçek

Şule Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Siz bu yazıyı okuduğunuzda gün, Anneler Günü.

Annesi olan olmayan mutlaka bilir.

Kaç yıl oldu kaybedeli desen, dur bir dakika diye takvime bakmaz, bilir. Aklından hiç çıkmaz ki kaybettiği tarih… Üzüldüğünde de… sevinçlerinde de paylaşanıdır.

Annesi olan, bir kuru telefon etmeyi unutsa bile şu günde ana yüreği yüzüne vurmaz… amaaan canım evladım… anneler günü de neymiş… sen benim canımın parçasısın… üzülme der…

Kıyamaz ki.

Onu unuttuğunuza, üzülmenize bile kıyamaz…

Şu giderek daha acımasız kurtlar sofrasına dönen… hep bana…hap bana… sistemler dünyasında O hâlâ karşılıksız verme ilişkisini yaşatmaya çalışandır.

Bütün kirliliğe karşın yine de direnen.

İlle biyolojik anne olmanız da gerekmez.

O karşılıksız emek verendir.

Brecht’in Çin söylencelerinden esinlenerek yazdığı, II. Dünya Savaşı’nın insanlığın değer yargılarını nasıl etkilediğini eleştiren, olması gerekeni betimleyen tiyatro oyunu Kafkas Tebeşir Dairesi’ndeki Gürcü köylü analık gibi…

Bu Anneler Günü’ne en büyük armağan! Şehitlerimizin gözü açık gitmesin Çocuklarımız ABD uşağı olmasın - Resim : 1

EVLAT ACISI BAŞKADIR

Anamızı kaç yaşında kaybedersek kaybedelim “erken” ölümdür.

Bıraktığı boşluk büyüktür.

Ama evlat acısı gerçekten başkadır.

Yangısı hiç geçmez.

Kim bilir kaç kez o kahraman şehit anasını, o dimdik duruşunu, vatan sağ olsun deyişini izlerken, hele de evde yalnızsam… onun yerine de bağıra bağıra ağladım…

Büyük onurla.

YETER ARTIK

Yalnız o mu…

Diyarbakır analarının sesleriyle kaç kez kucaklaştım:

-Benim ABD’ye uşaklık edecek oğlum yok! Diye emperyalizme parmağını sallayan analar…

Kavuşmaları, düğünleri…

Her seferinde ayağa fırladık

-Yeter artık! Yeter!

Bu terör bitsin!

Bir kez daha, bir kez daha ant içtik.

Bitireceğiz.

YETMEZ

Yetmez, demiştik, dağdan inecekler, okullarını bitirecekler… bak yere çöküp oturamıyorum… dizlerim ağrıyor… buraya gelince kim bakacak bize… doktor olacaklar… yabancı diller öğrenecekler… turistleri ağırlayacaklar…

İlk önce köylerine gittik, çadıra gelmeden önce, ne ihtiyaçları var… teşviklerden nasıl yararlanabilirler… küçükbaş mı… büyükbaş mı… su mu mazot mu… elektrik mi…

Nasıl sevindiler

-Sahiden mi gittiniz…

Verimli topraklar, çalışkan köylülerim…

Nasıl heyecan içindeyim.

Türk Devrimi eksik kalmıştı. Tamamlayacağız.

Namık Kemallerden bu yana söz vermişiz… 1908 Hürriyet Devrimi… Çanakkale… Millî Mücadele… bir adım daha… bir adım daha…

Edirne’den Van’a, Urfa’ya, Yüksekova’ya; Diyarbakır’dan Hatay’dan Maraş’tan, Çorum’dan, Aydın’a, Konya’ya Kayseri’ye; Ordu’dan, Of’tan Trabzon’dan Mersin’e Antalya’ya toprakları şenlendireceğiz, bacaları tüttüreceğiz… elbirliği, güçbirliği…

-Yeter artık! Yeter!

Bu terör bitsin!

Silahlar bırakılsın.

PKK feshedilsin.

Bu Anneler Günü’ne en büyük armağan! Şehitlerimizin gözü açık gitmesin Çocuklarımız ABD uşağı olmasın - Resim : 2

KARDEŞLİK DİYEN DİLLER BİR

Cizreli kadınlar nasıl bağırıyorlardı. O zamanlar televizyonlar da yok, yarım yamalak Türkçeleriyle tam da can alıcı hedeften vurup vurup inletiyorlardı mitinglerimizi:

-Kardeşlik! Kardeşlik!

Kurban olurum seslerine, dillerine…

Bu yıl anneler gününün özel bir anlamı olacak.

Bu vatan, bu millet için; birlik, bütünlük için çok emek verdik.

-Yeter artık! Yeter!

Bu terör bitsin!

Silahlar bırakılsın. PKK feshedilsin.

Gerekli düzenlemeler yapılsın.

Cesur olalım.

Tıpkı şehitlerimiz gibi.

Şehitlerimizin gözü açık gitmesin

Karınları tok, sırtları pek, başları dik olsun!

Yaparız.

Kaybedecek zamanımız yok.

Hazırlığımız var zaten.

Yarın Anneler Günü.

Olmadı.

Babalar Günü’ne mutlaka yetiştirelim.

Bu Anneler Günü’ne en büyük armağan! Şehitlerimizin gözü açık gitmesin Çocuklarımız ABD uşağı olmasın - Resim : 3

Kafkas tebeşir dairesi! Vatan emek verenlerindir

Alman şair ve yazar Bertolt Brecht “Kafkas Tebeşir Dairesi” oyununda Gürcüstan’da bir karışıklık sırasında mülk sahibi bir annenin tercihlerini, çocuğunu bırakıp gitmesini anlatır... Başka bir kadın onu besler büyütür.

Günün birinde biyolojik zengin anne gelir çocuğunu geri almak ister. Çocuk yüklü bir mirasın varisidir…

Ona yıllarca analık yapan yoksul köylü kadın Gruşa vermek istemez.

Mahkemelik olurlar.

Gruşa, çocuğun kendisine ait olduğunu, onu büyüttüğünü, giydirdiğini, beslediğini ve ona nasıl arkadaş canlısı ve çalışkan olunacağını öğrettiğini söyler.

Analığın mahkemeye sunduğu gerekçeleri bunlardır.

Natella'nın avukatları ise Michael'ın valinin varisi olduğunu ve statüsünü öne sürerler… Valinin mirasını almasının Michael'ın çıkarına olduğunu savunurlar.

Yargıç yere bir daire çizer, Michael'ı ortasına koyar. Gruşa ile Natella'ya Michael'ın bir elini tutup çekmelerini söyler. Çocuğu daireden kim dışarı çekerse gerçek annesi odur.

Yargıç kadınlara çekmelerini söylediğinde, Natella Michael'ı kolayca kendi tarafına çeker.

Gruşa çocuğun elini bırakıverir.

Analık, üzüntü içinde çocuğun elini biraz daha tutmasına izin verilmesini ister, deneme tekrarlanır.

Biyolojik anne Natella, çocuğu bu kez daha sertçe dairenin dışına çeker.

Gruşa bebekliğinden bu yana büyüttüğü çocuğa zarar veremeyeceği için çekmeye kıyamaz, ağlayarak yine bırakır…

Yargıç, Gruşa’nın çocuğun gerçek annesi olduğuna karar verir.

Adalet, emekten yana olmalıdır, diyor Brecht.

Vatan dediğimiz de emek verenlerindir.

Çok güzeliz, daha güzel olacağız

“İnsan kendi kendine böyle söyler mi? Ayıp; biliyorum ama... Çok güzeliz, değil mi...

Burası Diyarbakır'ın orta yeri.

“İşçi Partisi'nin mitingi. Ergenekon'dan kısa bir süre önce. 2007’de. Bismil, Arslanoğlu Köyü'nden gelen kadınlarla oturmuşuz kaldırıma gölgelik bir yere. Onlar en güzel bayramlık elbiselerini giyip gelmişler, ben de en güzel renkli kıyafetimi.

SARMAŞ DOLAŞ

“Yanımdaki asker pozu verdiğimiz anayla Türkçe konuşamıyordum herhalde.

“Ama keyif bizde.

“Sarmaş dolaş. Memleketimizin bayrağının altında. Bizi bir araya getiren, eşitleyen Cumhuriyet'in kurucusuyla. Şu pırıltıya bakın!” diye yazmışım 2014’te.

Sonra da yazıyı şöyle bitirmişim:

“O canım kardeşimin, dilini bile bilmediğim kan kardeşimin karnı doysun diye. Çocuklarımız da aynı bizim gibi ellerini birbirlerinin omuzlarına atsınlar diye.

“Öyle kolay ki...

“Çekilin başımızdan.

“Bırakın biz analar, analardan yana olanlar çözsün sorunu!”

FETÖ anında girdi araya. Yıllarca yeniden cezaevleri.

Ama yılmak yok. Biliyoruz olacak.

İşte bu yılın anneler gününde önemli adımlar atılıyor.

Analara armağan!

Hadi bakalım. Tutun işin ucundan.

Anneler günü