Bütün kötülüklerin anası: Ekonomik kriz
Ekonomide işler iyi gitmiyor. Yoksul sayısı hızla artıyor.
Açlık sınırı asgari ücretin 2 bin lira üstünde.
Vatandaş borcunu çeviremiyor.
Meclis’in çalışkan Milletvekili Ö. Fethi Güler.
Bir araştırmasını paylaştı.
Manzara özetle şöyle:
Bu yılın ilk 4 ayı…
İcra dairelerindeki yeni dosyalar.
3 milyon 448 bin arttı.
Derdest dosya sayısı…
23 milyon 329 bine yükseldi.
Haczedilen evler, arabalar…
İş buzdolabı, çamaşır makinesine kadar geldi.
KREDİ VE FAİZ KISKACI
Vatandaş banka ilişkisi…
Bankalar nalıncı keseri…
Sürekli kendine yontuyor.
2025’n ilk üç ayı…
Takibe düşen kişi sayısı…
3 milyon 998 bin...
Borç 161,5 milyar…
Kredi kartları iyice şişmiş durumda.
Çoğu kişi sadece zorunlu ödemeyi yapabiliyor.
Geri kalan borca yüksek faiz.
Tam da bankaların istediği gibi.
SANAYİ
Sanayide çarklar iyice yavaşladı.
2014’de GSMH’da payı yüzde 27,1 idi.
2024’de yüzde 16,5’e düştü.
Bu her şeyi anlatıyor.
Önlem alınmazsa durma riski var.
Zaman da giderek daralıyor.
Bıçak kemiğe dayanmış durumda.
Sanayici burnundan soluyor.
Yüksek faiz bir yana…
Krediye erişimde sıkıntı hat safhada…
ÇİFTÇİNİN HALİ
Eskiden tarımımızla övünürdük.
“Kendi kendine yeten ülkeyiz” derdik.
IMF ve Dünya Bankası politikaları…
Üretimin değil, ithalatın teşvik edilmesi…
Geri dönülmez zararlara yol açıyor.
Birkaç örnek verelim:
Hayvan ithalatındaki artış yüzde 213.9.
Meyve ve sebze ithalatımız yükseliyor.
Son 15 yılda hayvan ithalatına 11 milyar dolar ödedik.
Et fiyatları düşmedi.
Tam tersine arttı.
Kendi çiftçimizi, hayvancımızı bitirdik.
Yabancı çiftçileri, hayvancıları destekledik.
SONUÇ
Çiftçinin ürününe verilen fiyatlar…
Maliyeti bile karşılamıyor.
Bunalan çiftçi üretimden vazgeçiyor.
Soluğu büyük şehirlerde alıyor.
Bu durumun yarattığı sorunlar…
Bunların maliyeti…
Çiftçiye yapılacak desteğin çok çok üstünde.
Bu aralar İstanbul depremini konuşuyoruz.
Uzmanlar sürekli uyarıyor.
“Acilen İstanbul’un nüfusu azaltıl-malı.”
Ama izlenen politikalar…
Tam tersi sonuç veriyor.
AİLE YILI
2025 “Aile Yılı” ilan edildi.
Ancak yaşanan ekonomik kriz ortada.
Doğrudan aileyi vuruyor.
Sosyal yardım talep eden aileler…
Sayıları sürekli artıyor.
Ekonomik krizin yaşattığı huzursuzluk…
Evlilikleri çatırdatıyor.
Küçük aile şirketleri…
Ayakta kalmaları giderek zorlaşıyor.
Yaşam koşullarının bozulması…
Artan pahalılık…
Alım gücünün düşmesi…
Gelir dağılımındaki adaletsizlik…
En çok da aileyi vuruyor.
Aile içindeki sosyal bağlar zayıflıyor.
NÜFUSUN DURUMU
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan…
Diğer yetkililer…
Nüfus artış oranındaki azalmaya dikkat çekiyor.
“Güvenlik sorunu” diyorlar.
Peki bu nasıl aşılacak?
Artık “Allah rızkını verir” dönemi geçti.
Çocuk yetiştirmenin maliyeti çok arttı.
Bu ekonomik koşullarda çocuk yapmak…
Hele hele 3 çocuk…
Herkes ürküyor.
Yaşadığımız sorunlar…
Ne 1995 ne 2001 ne 2008’e benziyor.
Uzun süreli oldu, devam ediyor.
Ekonomik kriz…
Bütün kötülüklerin anası…
Acil önlem alınmazsa, üretim desteklenmezse…
Fazla söze gerek yok.