Yandex
20 Temmuz 2025 Pazar
İstanbul 24°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bütün silahlarımızı üretimde dahil kuşandık geliyoruz

Şule Perinçek

Şule Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

YİNE seferîyiz.

Afyon Sandıklı üzerinden hedef Ankara.

Afyon Dinar benim ana memleketim. Cumhuriyetin ilk girişimcilerinden Mustafa Dedeoğlu annemin babası. Tüccar. Almanlar Dinar’a geldiğinde diyorlar ki toprak bereketli, su da var neden değerlendirmiyorsunuz…

-Ne yapmak lazım…

-Un fabrikası olabilir…

-E peki gelin kurun o zaman…

1924’te kuruluyor. Dinar’a girerken yolun sağında Suçıkan’ın karşısındaki taş bina hâlâ ayakta duruyor…

1923 doğumlu annemin adı Şükran’dı.

Cumhuriyet’e teşekkür için.

Babası onu İzmir Kız Lisesi’nde okutmuş.

Teyzesi de mutlaka yönlendirmiştir. Afyon’un ilk Maarif Müdiresi Zehra Gürcan. Pilevne göçmeni Tekirdağlı anneannem Hamdiye Dededoğlu’nun ablası.

Zehra öğretmenin ilk tayin yeri Dinar.

Kardeşiyle birlikte geliyor.

Deprem çadırındaki anneannem Hamdiye Hanımle Mustafa Dedeoğlu’nun karşılaşması…

İki kardeş de Dinar’dan evlenmişler.

Sandıklı deyince nedense hep dedem gelir anılarıma. Herhalde anlatılanlardan.

Hüdai hamamlarına… o zaman öyle derlerdi… gelirlermiş ailece…

Ben de daha bir yaşında bile yokum, çünkü o yıl kaybetmişiz… kucağına on kez atlarmışım havuza… “dede hoppaa “ diye… annemler yeter artık diye durdurmak isteseler de o da dermiş ki… ellemeyin atlasın… bu kızın gözü çok kara…”

Bizlerin kişiliğinin yapı taşları.

ÜRETİMİN ANAVATANINDA GENLERİMİZ BİR BAŞKA

Gözünü sevdiğim milletim.

Her zaman söyler yazarım.

Üretimin anavatanının genleri bir başka.

Öyle de gözü kara…

Sandıklı da iş insanlarının konuğuyuz.

Elektrikli motosiklet fabrikasını gezdik. Çinlilerle çalışıyorlar.

Çağ atlanmış.

Hedefleri arabada.

Yalnız o mu…

Topraksız termal seracılık yapıyorlar.

Bütün Sandıklı uçsuz bucaksız sera.

Akşam yemeğinde yaptıklarını… yapacaklarını dinledik. Uzaya çıkacaklar.

Dinledikçe coşuyoruz.

Bütün silahlarımızı üretimde dahil kuşandık geliyoruz - Resim : 1

AŞILMASI GEREKEN SORUNLAR

Ama aşılması gereken sorunlar var.

E öyle olunca Vatan Partisi’yle buluşma doğal.

Zaten yemeğin sonuna doğru fırladılar ayağa.

-Genel Başkanım hadi rozetimi tak!

Doğu Perinçek onlardan heyecanlı. Hemen yakasındakini söktü taktı.

Pek sağlam oldu.

Bu Türkiye başka bir memleket.

Tadına heyecanına doyum olmuyor.

Bütün silahlarımızı üretimde dahil kuşandık geliyoruz - Resim : 2

ANKARA’DA SAKARYA MEYDANI

Daha çok anlatacaklarım var.

Ama biraz sonra kahvaltıda daha büyük bir grupla buluşacağız.

Oradan da bu kez Ankara’nın Sakarya meydanında İsrail’i def etme “muharebesine”…!

Tutmayın bizi!

Gözümüz fena kara ey İsrail Siyonizmi!

Duy sesimizi!

Bütün silahlarımızı, üretim de dahil kuşandık geliyoruz.

ULUSAL KANAL ELMALAR ARASINDA BİRİNCİDİR

ULUSAL Kanal’ın Youtube’da izlenme oranı giderek artıyor. Kaçıncı oldu diye artık neredeyse günlük, hatta saat başı haberlere bakmak gerekiyor.

Sizi yanıltmayayım ama en son baktığımda El Cezire ve El Arabiya’dan sonra dünya üçüncüsüydü.

Youtube da izlenmenin bazı ayırt edici özellikleri var.

İzleyici sizi rastgele dolaşırken değil, “izlemek” için özel olarak seçerek arıyor, buluyor, açıyor.

Çalışma saatleri içinde ve her dakika televizyon izleyemeyenler için önemli bir olanak.

Bu televizyon yayıncılığı açısından tayin edici bir veridir. Çünkü hedef kitleniz karar verici, etkileyici ve yönlendiricidir.

Kaçırdığı cümle bile olmuyor çünkü çay almaya gittiğinde durduruyor. Kaldığı yerden devam ediyor. Anlamadığına tekrar bakıyor.

Başkalarıyla linkini paylaşabiliyor. Haberlerinizi sizin ulaşamadığınız kesimlere bile yayıyor.

Dünyanın neresinde olursa olsun yerde karada ve denizde internet olan her yer ve koşulda izleyebiliyor, her köşe bucağa yayınınız ulaşabiliyor.

En önemlisi de kibarca söylersem, sayılarla hiçbir “oynama” yapma şansınız yok, otomatik sayıyor ve nesnel sonuçları gösteriyor.

Artık basılı yayıncılık günlük yaşam koşullarının dayatması nedeniyle, bilindiği gibi hepimizin her zaman acelesi var; bir yandan hareket halinde olup en azından bir yandan da seyredip dinleyebiliyoruz ya da telefon olup cebimize sığabiliyor… Kağıt giderleri çok arttı yazılı basın yavaş yavaş çekiliyor.

“Gazete kokusu” “dokunmak” gibi taleplerimiz yavaş yavaş artık genç yaşlardan yukarı doğru tırmanarak azalıyor.

Birçoğumuza zamandan kazandırıyor.

Bütün silahlarımızı üretimde dahil kuşandık geliyoruz - Resim : 3

AYIRT EDİCİ ÖZELLİĞİ DOLGU MALZEMELERİ DEĞİL

Ama neden Ulusal Kanal?

Ekran renkleri mi güzel?

Erkekleri sosyete dedikodularından mı anlı şanlı, kadın sunucuları güzellik yarışması modunda en dolgu malzemeli mi…

Tek bir ayırt edici özelliği var.

Gerçekleri yazıyor, doğruya doğru, eğriye eğri…haklıya haklı, haksıza haksız…

TARAFSIZ DEĞİL SAPINA KADAR TARAF

Tarafsız değil sapına kadar tarafı belli:

-Bağımsızlıktan, birlik ve bütünlükten, üretimden ve üreticiden yana…

-İzleyicisine saygılı, onu baş tacı gibi gören bir görev yaptığının bilincinde.

-Benim hırsızım senin hırsızını döver demeyen,

-Sorunlara çözümü ve çıkış yolunu yüksek sesle duyabileceğiniz neredeyse tek kanal…

BİRİNCİLİĞİ HAK EDİYOR

Bakın çok açık konuşayım sizinle.

Birinciliği hak ediyor.

Yokluklarla boğuşa boğuşa…

Ağlaşmıyorum dikkatinizi çekerim.

Yokluklar ve “yoksulluk”

Bir: bizim yaratıcılığımızı geliştiriyor;

İki: mücadele kararlığımızı kamçılıyor

Üç: izleyicisiyle giderek giderek daha büyük bir aile oluyor… bütünleşiyor… daha çok bütünleşmeli…

Çok keyifli.

Hepimiz birbirimizle çok gurur duyuyoruz.

Bazen Ulusal Kanal’ın mutlaka daha çok gerekli olduğu zamanlardan geçiyoruz. Bir tek bunu söyleyeyim.

İşte onun için sizden katkı istiyoruz. O da bir anlamda göreve dahil.

Sonra da neden gönlümün değil, gerçekten de dünya birincisi olmayı hak ettiğini sayılarla belirteyim..

BİRİNCİYLE SAYISAL FARKI

El Cezire birinci ya ona bir bakalım.

-El Cezire’nin dünya çapında 70’ten fazla bürosu 95’ten fazla ülkeden

3000'den fazla çalışanı var.

-Dünya çapında geniş bir erişime sahip ve 150'den fazla ülke ve bölgede mevcut.

-Altı dilde içerik yayınlıyor: Arapça, İngilizce, İspanyolca, Fransızca, Balkan dilleri ve Çince. Bu bile tek başına elmayla armut karşılaştırması yapıyor ikimizi.

HADİ OMUZ VERELİM

Katar sermayesi filan diyeceğimi sanıyorsanız yanılıyorsunuz.

Her şey para değil ama parasız da olmuyor.

Şu 15 milyonu mutlaka denkleştirmemiz gerekiyor.

Hadi son bir omuz verelim.

Hele şu sıralar çok ihtiyaç var.

Sesimizin duyulması gerekli.

Türkiye’nin ihtiyacı ve hakkı gerçeklere ulaşmak.

Yalnızca Türkiye’nin değil, bölgemizin, komşularımızın, bütün Asya’nın…

Afyon Ankara