Yandex
16 Temmuz 2025 Çarşamba
İstanbul 25°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Çekimser taraf ve ücretler

Melike Güler Kadan

Melike Güler Kadan

Gazete Yazarı

A+ A-

Ücretlere ilişkin yürüyen süreç şu anda önemli bir kesimin gözünü diktiği müzakere alanları olarak karşımıza çıkıyor. Milyonlarca asgari ücretliye televizyonlarda “Temmuzda zam gelir mi?” haberleri izlettirilirken, 600 bin kamu işçisi için hükümet akla ziyan teklifini iletiyor, bini aşkın işçi “o sendikacı iyi bu sendikacı kötü” tartışmasıyla CHP’li belediye tarafından kapı önüne konuyor. Üzerine halihazırda süregelen grevler ve toplu iş sözleşmesi müzakereleri… Öte yandan, krizin etkisini işverenler de hissediyor. Hele kur baskısını yoğun olarak hisseden ihracata dayalı emek yoğun sektörlerde faaliyet gösteren işverenler artık ciddi anlamda sıkıntıda.

***

Yazı tarihimiz de 15-16 Haziran’a denk gelince “Bugün ücretlilerin elindeki güç ne, ne kadar?” diye düşündüm. Şöyle evdeki kitapları bir karıştırmak istedim. Laf lafı açınca kendimi emek çalışmalarıyla ilgilenen herkesin başucu kitabı olması gerektiğine inandığım Alpaslan Işıklı Hocamızın Sendikacılık ve Siyaset kitabının sayfalarında buldum. Sendikacılık tarihimize giren “partilerüstü politika” ilkesine sert eleştiriler getirirken beraberinde 1972 yılı için dahi yaptığı bir siyasal mücadele yöntemi olarak “genel grev”in pek sık dile getirilmeye başlandığını da ekliyor. Ben şimdi sözü Alpaslan Hocamıza bırakıyorum:

“Aslında, partilerüstü politikanın deyim olarak ifade ettiği anlamın dahi, bütün işçiler tarafından benimsenmesi ve işçiler arasında yayılmak imkânı bulan her çeşit siyasal eğilime uygun düşmesi beklenemez. Çünkü bir sendika örgütü için partilerüstü politika ne yönden bakılırsa bakılsın belli bir taraflı tutumdur. Bu tür bir siyasal tutumun açık adı ‘çekimserlik’ olabilir… Var olan siyasal partiler karşısında çekimserlik, bu partiler arasındaki ve dolayısıyla bunların temsil ettiği toplumsal güçler arasındaki dengeye veya dengesizliğe taraftar olmak, yani siyasal bakımdan var olan durumun, düzenin devamına taraftar olmak demektir. İşçileri temsil eden bir örgütün, var olan siyasal partiler karşısında çekimser kalması bu partilerin izledikleri politikanın işçilerin çıkarları bakımından ifade ettiği anlam ne olursa olsun bu partileri aynı gözle görerek her birini işçilerin desteğinden yoksun veya muhalefetinden uzak tutması demektir. Bu da işçilerin çıkarlarına uygun bir politika izleyen tarafın aleyhine, diğer tarafın lehine bir politika değil midir?...”

***

Hal böyle olunca iktidarın dikkate aldıkları, TBMM’de bulunan işverenlerin talepleri. Tam da bu nedenle, bugün TÜRK-İŞ başta olmak üzere sendikalarda örgütlenen işçilerin, sınıf partilerinde örgütlenmekten başka şansı yoktur. Aksi takdirde ücretlerin seçim vasıtasıyla yükselmesi kaderinden öteye bir adım geçmek mümkün görünmüyor.

asgari ücret Grev Toplu İş Sözleşmesi (TİS)