25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Çocuklar korkunç Allah’ım: ‘Masumlar’

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

Norveçli yönetmen Eskil Vogt’un, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın “Çocuklar korkunç Allahım” dizesiyle meşhur şiir kitabı “Çocuk ve Allah”ı okumuş olma ihtimali sıfıra yakın ama o da tıpkı büyük şairimiz gibi çocuk masumiyeti üzerinden mistik tınılar eşliğinde “görülen varlığın ötesini” kurcalıyor “Masumlar” (De Uskyldige) filminde.

1974 doğumlu, 2014’te çektiği “Körlük” filmiyle tanıdığımız Vogt, dram-fantezi-korku yapımı olarak etiketlenen “Masumlar”da korku-gerilim unsurlarına çok da yer vermeden, doğaüstü güçlere sahip dört çocuk aracılığıyla günümüz Norveç toplumundan bir kesite odaklanıyor. Filmin, hakkında çıkan yazılarda her nedense hiç değinilmemekle birlikte göçmen-mülteci sorununa da bir pencere açtığını baştan belirtelim.

TELEPATİK - PSİŞİK İLİŞKİ

Orta sınıftan bir Norveç ailesi, kentin kenarındaki blok apartmandaki yeni dairesine taşınıyor. Ailenin büyük kızları, konuşma yetisi olmayan, otistik bir çocuk. Ablasını ara sıra dışarı çıkarıp gezdiren küçük kızın tanıştığı biri erkek diğeri kız iki göçmen komşu çocukla yavaş yavaş telepatik-psişik bir ilişki kurmaya başlaması, görünüşte masum bu dörtlü ilişkiye ayrı bir boyut kazandırıyor. Bakışıyla taşları yerinden oynatmak, çatalı bıçağı eğip bükmek gibi doğaüstü güçlere sahip göçmen erkek çocuğun acımasızca kedi öldürerek başladığı kötücüllük çizgisi belirginleştikçe, diğer çocuklar hem kendi içlerinde hem de dışarıya karşı bir tür “Sineklerin Tanrısı” mücadelesinde buluyorlar kendilerini.

Başlangıç sahnelerinde, her şey normalken bile çocukların zaman zaman ne denli gaddar ve korkutucu olabileceğine (zavallı ablanın ayakkabısının içine kırık cam parçaları koymak vb.) işaret eden Eskil Vogt, gerçekçi zemin üzerine yerleştirdiği fantastik fırça darbeleriyle “masumiyet ve ötesi” kulvarına giriyor filmin devamında. Hepsi de ilk kez kamera karşısına geçen çocuk-ergenlik öncesi oyuncuların mükemmel performanslarıyla ritim kazanan “Masumlar”, bir andan sonra da göçmen erkek çocuk Ben’e karşı üç kızın, Ida, Anna ve Ayşe’nin birlikte savaşımına dönüşüyor. Norveç’te bir yaz mevsiminin beyaz ışığında ve kentin dışındaki apartmanların sessizliğinde “Çocuklar korkunç Allahım” fısıltısı yankılanıyor.

GÖÇMEN KORKUSU

Çocukların ebeveynleriyle ilişkisine de belli oranlarda dalan ama bunu hep ikinci planda tutan Vogt, sansasyonel sahnelere pek başvurmadan sessiz sedasız biçimde görmeye çalışıyor işini. Filmde seyirciyi koltuğundan zıplatacak ya da koltuğuna mıhlayacak anlar pek yoksa da genel bir huzursuzluk ve tekinsizlik duygusu perdeye başarıyla yansıtılıyor.

Öte yandan “Masumlar”ın temel handikapı ise örnek bir çocuk dostluğu ve “öteki”yle örnek bir ilişki çerçevesinde oluşturulan dörtgenin iyi ile kötünün çarpışma sürecine dönüşmesini yeterince işleyememiş olması. Bunun gibi çocukların içinde “en kötü” olan Ben’in siyah tenli bir göçmen olması da dikkat çekici. Birkaç yıl önce Norveç Başbakanı’nın “Birleşmiş Milletler’in bizim için belirlediği kotayı bile aştık, 3100 mülteci kabul ettik” demiş olduğu düşünülürse, milyonlarca göçmene ev sahipliği yapan Türkiye gibi bir ülkede “Masumlar”ın Avrupa’daki yabancı korkusunun dışavurumu olduğu gibi bir gerçek de ister istemez öne çıkıyor.

Yönetmen Vogt, senaryosu da kendisine ait olan “Masumlar”da hem çocukların zihninde ve rüyalarında travmatik bir gezintiye çıkmış hem de bir yetişkin olarak göçmen-çocuk korkusunu yansıtmış. Ne diyordu Dağlarca o şiirinde: “Çocuklar korkunç Allahım / Elleri, yüzleri, saçları / Uyurlar bütün gece / Yok sana ihtiyaçları.”