24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Davos artık ‘çözüm’ üretemiyor

Serhat Latifoğlu

Serhat Latifoğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

Dünya Ekonomik Forumu (WEF) bu yıl 22-25 Mayıs 2022 tarihleri arasında Davos’ta toplandı. ‘Elitlerin Toplantısı’ olarak da adlandırılan foruma dünya ekonomisinde etkili olan 2000’e yakın iş insanı ve üst düzey yönetici katıldı. Toplantıda dokuz temel başlık ön plana çıktı; Ukrayna Operasyonu, küresel ekonomi, küreselleşmenin geleceği, gıda ve enerji krizi, iklim değişikliği ve çevre, iş dünyası ve girişimciler, sağlık, işgücünün geleceği, teknoloji ve metaverse.

DAVOS TOPLANTILARININ  GEÇMİŞİ VE ÖNEMİ

İsviçre’de Cenova Kantonu sınırları içinde bir kasaba olan Davos, 1971’den beri Dünya Ekonomik Forumu (WEF) toplantılarına ev sahipliği yapıyor. WEF, 1971 yılında Alman ekonomist Klaus Scwab tarafından kuruldu. 5 milyar dolardan fazla cirosu olan 1000’e yakın şirket WEF üyesidir ve forumun fonlanması ağırlıklı olarak bu şirketler tarafından yapılmaktadır. Yasal statüsü başta İsviçre olmak üzere dünya kamuoyunda tartışılagelmiştir. Özel vergi teşviklerine, şeffaf olmayan fonlamaya ve karar alma mekanizmasına sahip olan forumun ‘şeffaflık, demokrasi’ gibi süslü kavramların propagandasını yapıp bu ilkeleri uygulamaması çarpıcı bir çifte standart örneğidir. WEF toplantıları 1970’lerden itibaren neoliberal tezlerin öne sürüldüğü temel sivil toplum platformlarından biri olmuş ve küresel çapta lobicilik faaliyetleri yürütmüştür. 1970’lerin başından itibaren önce gelişmiş ülkelerde ön plana çıkan küreselleşme yanlısı neoliberal ekonomi tezlerinin uygulanmaya başlaması ile WEF’in kurulmasının çakışması tesadüf değildir. WEF toplantılarında on yıllar boyunca yapılan açıklamalar ve alınan kararlar bir anlamda neoliberalizmin ve küreselleşmesinin seyrine yön vermiştir. Dünyanın küresel kurumlar tarafından yönetilmesi gerektiğini savunan ve küresel ekonomiye dolaylı veya doğrudan yön veren görüşlerin ortaya atıldığı WEF, ekonomi dünyası için büyük önem arz ediyor. Küreselleşmenin öncülüğünü yapan WEF,2008 krizinden sonra özellikle de son birkaç yıldan beri kuruculuğunu ve ideologluğunu yaptığı küreselleşmenin çöküşünün hüznünü yaşıyor. ‘Küreselleşme’nin çöküşünden kaynaklanan hüzne ek olarak bu yıl Rusya’nın Ukrayna operasyonunda başarılı olmasından ötürü yaşanan yenilgiden kaynaklanan moral bozukluğu yaşandığı gözlendi.

KÜRESELLEŞME SONA ERİYOR DAVOS ANLAMINI YİTİRİYOR

Neoliberal küreselleşme ilk büyük darbeyi 2008 krizinde almıştı. Kovid 19 salgını ile birlikte oluşan yeni ekonomik konjonktür küreselleşmeye ikinci büyük darbeyi indirdi. Aşısız bırakılan milyarlarca insan, çılgın bir tempoda yükselen gıda ve enerji fiyatları ve buna bağlı yüksek enflasyon, kırılan tedarik zinciri ve bunun gibi yaşanan çok sayıda sorun, küreselleşmenin kesin iflasını getirdi. ‘Serbest piyasa’, ‘serbest ticaret’, ‘görünmez elin gücü’ gibi bir dönemin popüler kavramlarının içi boş ve kof olduğu gözler önüne serilmiş oldu. ‘Parti’ 2008’den sonra sona erdi; söz konusu kavramlar ciddi anlamda sorgulanmaya ve tekrar tekrar tartışılmaya başladı. Artık WEF’te sunulan ‘çözüm önerileri’ küreselleşmenin temel tezlerine aykırı düşüyor. Bu yıl gümrük duvarlarının ‘az da olsa’ yükseltilmesi, ‘kendi kendine yeten ekonomiler’ gibi kavramları işittik. Bu kavramlar Davos’ta neoliberallerin ‘yasakladığı’ kavramlardır. Ama ne ‘hazindir’ ki Davos’taki otellerin duvarlarında bu kavramlar yankılanıyor artık. Neoliberal tezleri bizzat burjuvazi tarafından tartışılır hale getiren şey bu tezlerin ve kurulan mekanizmaların ekonomileri bir türlü istenen rotaya döndürememesi ve yeni krizleri doğurması oldu.

‘DÜNYA İKİYE BÖLÜNDÜ’

Özellikle bazı önemli katılımcıların yaptığı açıklamalar bu çaresizlik ve moral bozukluğunu net olarak gösteriyor. Reklamcılık sektöründe duayen olarak kabul edilen Sir Martin Sorrel, kendisiyle yapılan bir mülakatta ‘Davos’ta karamsar bir atmosferin var olduğunu’ açıkladı. Dünyanın en büyük bankalarından birisi olan Standard Chartered’in Yönetim Kurulu Başkanı Jose Vinals, ‘bu sefer yaşanan krizin öncekilerden çok daha kapsamlı ve tehlikeli olduğunu’ açıkladı. Jose Vinals’ın sadece krizin büyüklüğü değil küreselleşmenin sona erdiğini ifade eden ‘Batı birleşti ama dünya ikiye bölündü’ ifadesi çok çarpıcı. Atlantik Cephesi’nin ünlü stratejisti Henry Kissinger’in dünyada artık temel bir jeostratejik değişim yaşandığı gerçeğini vurgulaması, WEF’te yapılan önemli açıklamalardan biri oldu. Diğer önemli açıklama ise İngiltere’de kurulmuş olan yardım kuruluşu Oxfam Genel Direktörü Gabriela Bucher’den geldi. Gabriela Bucher küreselleşmenin getirdiği yoksulluğa dikkat çeken açıklamalar yaptı. Davos’un öncülüğünü yaptığı küreselleşmenin bugün her 30 saatte 1 milyon insanı yoksullaştırdığını ifade etti. Oxfam gibi küreselleşmeyi eleştiren bir kurumun Davos’a davet edilmesi bile neoliberal reçetelerin başarıldığının kabulünü gösteriyor.

DAVOS ARTIK ‘ÇÖZÜM’ ÜRETEMİYOR

Davos dünya ekonomisi için hiçbir zaman çözüm üretmedi ve yapısı itibariyle bu mümkün değildir. Tam tersine küreselleşmeyi teşvik ederek ve geliştirerek bugün yaşadığımız sorunların büyük çoğunluğuna kaynaklık etmiştir. Davos esasen küreselleşen ve gelişen burjuvazi için ‘çözüm’ler üretmiş ve yaşanan krizleri halı altına süpürmeyi başarmıştır. Fakat on yıllar boyunca günün şartlarına göre şekil değiştiren neoliberal tezler ve küreselleşme, 2008 krizinde duvara tosladıktan sonra bugün içine girdiği bataktan çıkamıyor. WEF artık önerdiği küreselleşmenin neden olduğu devasa sorunlara çözüm öneremiyor ve sorunların ağırlığı altında ezildikçe eziliyor. 2008 öncesi daha çok finansallaşarak ve liberalleşerek günü kurtaran öneriler ve ‘çözüm’ler üreten WEF, artık çözüm üretmek bir kenara küreselleşmeyi ve dünya ekonomisinde neden olduğu tahribatı tartışır hale geldi.

BÜYÜK AVRASYA ORTAKLIĞI’NDA TÜRKİYE DAHA GÜÇLÜ OLACAK

Sonuç olarak neoliberal küreselleşme sona ererken dünya ekonomisinde Büyük Avrasya Ortaklığı bütün gücüyle sahneye çıkıyor. Türkiye bu yükselen gücün en önemli aktörlerinden biridir. Neoliberallerin bıraktığı enkazın ve sorunların tek çözümü Büyük Avrasya Ortaklığı’ndadır. Türkiye yeni gelişen ekonomik koşullara uygun olarak planlı karma ekonomisine geçiş kısa sürede tamamlamalı ve Büyük Avrasya Ortaklığı’nda öncü rolü üstlenmelidir.

Kaynakça; https://www.weforum.org/agenda/2022/05/the-story-of-davos-2022/