Düşman birse aklın yolu da birdir
Yine yazı yazmanın zor olduğu bir döneme girdik.
Sabahın erken saatlerinde masamın başına geçtim.
Aslında 23 saniye önce dünya basınına düşen haber tek tuşla önümde…
Oh ne âlâ diyeceksiniz.
Gelin bir de bana sorun.
Yazı yarın sabah sizin elinizde olacak.
Şu anda durum öyle bir noktaya geldi ki…
Saniyelerle değişiyor. Yazarken haberler eskiyor.
Ama yine de öyle bir toparlayalım… ki önümüze sağlıklı bakabilelim.
ABD BAŞKANININ İŞİ ZOR
İsrail'in beş gün süren bombardımanı ve İran'ın ağır kayıplar veren misilleme amaçlı füze saldırıları devam ediyor. İsrail boşalıyor.
Trump, G-7 zirvesinden erken ayrıldı. Bunun “kesinlikle bir ateşkesle alakası olmadığını” ve kendisinin “bundan çok daha büyük bir şeye” dahil olduğunu söyledi.
Ateşkesten daha büyük ne olabilir sorusunun yanıtı arandı. ABD Başkanı Trump, sosyal medya platformu Truth Social’da İran lideri Ayetullah Hamaney’in “ABD'nin bomba hedefinde” olduğunu yazdı. Tahran'dan “kayıtsız şartsız teslim olmasını” talep etti.
"Sözde 'Yüce Lider'in tam olarak nerede saklandığını biliyoruz. Kolay bir hedef, ancak orada güvende - Onu ortadan kaldırmayacağız (öldürmeyeceğiz!), en azından şimdilik… Ancak sivillere veya Amerikan askerlerine füze atılmasını istemiyoruz. Sabrımız tükeniyor."
Sizin de aynı soru dilinizin ucuna gelmiyor mu??
Ya bizim sabrımız!! Bizim sabrımız çoktan tükendi bile.

ABD MÜDAHALESİ TUZAĞI
İsrail-İran çatışması önemli yeni bir dönemece girdi.
ABD’nin askeri müdahalesine ilişkin tartışmalar tetiklendi.
NBC News’a konuşan mevcut ve eski yönetim yetkilileri, ABD’nin İran’a yönelik askeri saldırısının Trump’ın değerlendirdiği seçeneklerden biri olduğunu söyledi.
ALMAN EKONOMİSİNİN ÇIKIŞ YOLU
Almanya Başbakanı Friedrich Merz, Kanada'daki G7 zirvesinde Trump ile görüşmesinin ardından ZDF televizyonuna yaptığı açıklamada, “İran geri adım atmazsa, İran nükleer programının tamamen yok edilmesi gündemde ve bunu İsrail tek başına başaramaz” dedi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise, itidal çağrısında bulundu ve şunları söyledi:
“İsrail'in kendini savunma hakkını tanıyoruz, ancak bölgedeki istikrarı tehdit eden eylemleri desteklemiyoruz. Bugün yapılabilecek en büyük hata, İran'daki rejimi askeri yollarla değiştirmeye çalışmaktır - çünkü bu kaosa yol açacaktır.”
G7 toplantısında bulunan İngiltere Başbakanı Keir Starmer, ABD'nin İsrail'in bombalama kampanyasına katılmayacağını, Trump’ın bu çatışmaya dahil olacağını ima eden hiçbir şey söylemediğini belirtti ve "Tam tersine, G7 açıklaması gerginliği azaltmakla ilgiliydi... [Akşam yemeğinde] Başkan Trump'ın hemen yanında oturuyordum… bu yüzden hiç şüphem yok" dedi.
NETANYAHU’NUN ÇÖZÜMÜ
Benjamin Netanyahu da konuşmalarında diplomasiyle çözülebileceği fikriyle alay ediyor:
-“Elbette durmak istiyorlar. Durmak istiyorlar ve ölüm araçlarını üretmeye devam etmek istiyorlar. Biz buna bir şans verdik," dedi ve yeni ve genişletilmiş bir savaş hedefleri açıkladı:
-“Üç temel sonuç istiyoruz: Nükleer programın ortadan kaldırılması, balistik füze üretme kabiliyetinin ortadan kaldırılması ve terör ekseninin ortadan kaldırılması.”
ESAS BAŞI EZİLECEK AHTAPOT KİM
Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar Salı günü (17 Haziran) geç saatlerde bunu farklı bir şekilde "İsrail devletini ortadan kaldırma [İranlıların] planını ciddi şekilde bozma" görevi olarak tanımladı.
Sa'ar, bunun nasıl başarılacağı sorulduğunda Guardian'a şunları söyledi:
-“Bunu kademeli olarak yapıyoruz. Önce Hamas ve Hizbullah ile uğraştığımızda ahtapotun [dokunaçlarını] kestik. Şimdi ahtapotun başıyla uğraşıyoruz.”
Hadi bakalım haklı bir soru daha!
Esas ahtapot ve esas başı kim?
İRAN REJİMİ SİZİN ÜZERİNİZE VAZİFE Mİ
Ancak Bakan, Tel Aviv'in doğusundaki Rishon LeZion'daki bir füze saldırı sahasını ziyaretinde, "Rejim değişikliği bu savaşın bir amacı değil" diye ısrar etti. Rejim değişikliğinin "bir sonuç olabileceğini, ancak savaşın bir amacı olmadığını" da sözlerine ekledi.
Bu arada bir dizi yalan haberle psikolojik savaş haberi ve tehditleri de özellikle yayılıyor.
İsrail'in yeni saldırı dalgasını duyurmasının ardından Çarşamba günü erken saatlerde Tahran'da patlama duyuldu.
Pazartesi günü İsrail, Tahran'ın bombalanmasının güya “askeri altyapıyı” hedef alacağını söylemişti, ancak vurulan hedeflerden biri devlet televizyonunun bir istasyonuydu, üç personel öldü ve canlı yayınlar sona erdi.
Gerçeklerin ortaya çıkması kadar korkutucu ne olabilir İsrail için, değil mi…
Burada bir parantez açıp bütün Türkiye’yi dakika dakika bilgilendiren Ulusal Kanal ve Aydınlık’ın Tahran temsilcisi Gürkan Demir’e selamlarımızı gönderelim.

İSRAİL TESİSİ YOK EDEMEZ
Salı günü, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, İsrail'in Natanz'daki zenginleştirme tesisine yönelik bombalama sortilerinin yeraltı seviyelerine kadar nüfuz ettiğini doğruladı. Ancak, savaş altıncı gününe girerken, İsrail ve ABD'deki temel kararların odak noktası, İran'ın yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum stokunun yanı sıra bir zenginleştirme tesisinin bulunduğu, Kum'un dini merkezinin yakınındaki Fordow'daki yeraltı tesisi olacağı ileri sürülüyor.
Ancak, Silah Kontrol Derneği yetkilisi Kelsey Davenport, “Fordow'daki stokları havaya uçurmak, UF6'dan sınırlı miktarda radyasyon ve kimyasal toksisite yayacaktır, ancak bu, tesisle sınırlı kalacaktır,” dedi. “İran'ın tesiste yeterli miktarda yüzde 60 zenginleştirilmiş uranyum depolaması durumunda, bir patlamanın zincirleme bir reaksiyonu tetiklemesi gibi çok küçük bir risk olabilir. Ancak Fordow'un bombalanmamasının nedeninin bu olması beni çok şaşırtır. İsrail, tesisi yok edemeyeceğini biliyor.”
HÜRMÜZ BOĞAZI VE ATLANTİK ÜLKELERİ
İran devlet televizyonunda İran'ın stratejik öneme sahip Hürmüz Boğazı'nı kapatması ve bunun günlük 17 milyon varilden fazla petrolün geçişini engellemesi ve dünya petrol fiyatlarında ve küresel enflasyonda ciddi bir artışa yol açacağı konusunda haber ve yorumlar yer alıyor.
Bütün bu gelişmeler ABD Kongresinde ve iç politikada önemli tepkilere neden oluyor.
ABD ekonomisinin bu tür sarsıntıları artık kaldırabilecek güçte olmadığı gündeme getiriliyor.
Petrol fiyatlarında son üç yılın en büyük günlük artışını tetiklenirken, bir yandan pek çok kişi için petrol piyasalarının daha ne kadar yükselebileceği sorusu gündeme geliyor.
Brent ham petrolünün fiyatı, Haziran ayının başından bu yana varil başına yaklaşık 10 dolar artarak Cuma günü 78 dolara kadar çıktı. Bu artış, çatışmanın İran'ın petrol ihracatını yok edebileceği veya Batı Asya bölgesinden küresel pazara ham petrol akışını kesebileceği yönündeki endişelerin artmasıyla birlikte yaşandı.
PETROL FİYATI UKRAYNA ZİRVESİNİ DE AŞACAK
Deutsche Bank analistlerine göre, petrol fiyatlarının üst sınırda Ukrayna krizi sonrasında ulaşılan zirveleri aşarak varil başına 120 dolara kadar çıkabileceği belirtiliyor.
Alman yatırım bankası, eğer daha geniş bir bölgeye yayılan bir tırmanış yaşanırsa ve Hürmüz Boğazı kapatılırsa, Ortadoğu petrolünün küresel pazara erişiminin engellenebileceği ve bunun da fiyatlarda artışa yol açabileceği uyarısında bulundu.
Elbette zaten değişen yeni dünya düzeninde ekonomik açıdan ve üretici güçlerinde darboğazlar yaşayan hemen bütün Atlantik ülkelerini başka telaşlar da sarıyor…
KRİZİ NASIL AŞACAKLAR
Bu krizi nasıl aşacaklar?
Tetiklenen bu daralmaların hane halkının ekonomilerine katlanarak yansıyacağı da bir gerçek.
Özellikle ABD’de toplumsal tepkilerden de korkuluyor.
İşler giderek zorlaşıyor.
YA BİZ
Her yazının sonunda olduğu gibi yine gelelim biz kendi ülkemize.
Bu krizi Yükselen Asya’da el ele vererek, omuz omuza dayanışma içinde, klasik değişiyle kazan kazan ilişkisiyle bir cephede yer alarak bir fırsata çevirebilir miyiz…
Düşman birse…
Aklın yolu da birdir.
Doğru saptayalım.
Geç kalmayalım.