26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Erkeklik’ buraya kadar kadınlık onuru nerede

Şule Perinçek

Şule Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

“Ben yarın, Zafer Partisi Genel Başkanı olmamın yanı sıra, Ümit Özdağ olarak tek başıma İçişleri Bakanlığı’nın önüne gideceğim. Tek başıma ve silahsız. Süleyman! Zerre kadar erkeklik onurun varsa, beni kapının önünde bekle. Seni yarın İçişleri Bakanlığı’nın önünde bulacağım oğlum. O zaman göreceğiz kim operasyon çocuğu, kim Soros’un çocuğu. Saat 11.00’de. Erkeksen orada bekle.”

‘Erkeklik’ buraya kadar kadınlık onuru nerede - Resim : 1

Bu sözün gerisi nedir?
“Karı gibi korkma!”
“Karı gibi onursuz olma!”
Dil sizin ideolojinizi hemen ele verir.
Hele de Türkçe!
Doğayla içiçedir.
Renkli, benzetmeli, göndermeli zengin bir dildir.
Aklınızda ne varsa o dilinize hemen vurur.
Türkçe işte böyle yaman bir dildir.
Ağzından kaçıverir insanın.
Hele de siyasetçinin.
Gerçek yüzünü saklatmaz.
Duyarlığımız kadınlar adına mıdır?
Evet. Kadınların sorunlarının siyaset alanında çözüleceğinin mücadelesini verenlerdeniz.
8 Mart'tan 8 Mart'a çıkıp bağrışmak değil. Gerçek çözüm peşindeyiz.
Onun için siyasetçilerin Türkçesini, kadınıyla erkeğiyle iyi izleriz.
Siyasetçininki tehlikelidir. Gülümse geç, üzerinde durma olmaz.
Bir toplum projesinin dile getirilmesidir.
İşte gerçek yüzleri bu, dedirtir.
Türkçemiz işte böyle marifetlidir.
Batırır da çıkarır da.
Siyasetçininki hepsinden önemlidir.
Türkiye'min geleceğini emanet edeceğimiz güvenli insanlar olmalı onlar.

SOROS ÇOCUKLUĞU HASSASİYETİ Mİ

Peki ne tartışıyor, biliyor musunuz?
Neden düelloya çağırıyor?
“Erkek erkeğe” hangi konuda hesaplaşacaklar?
Hangi sorun?
Hangi çözüm? Tartışma hangi seçenekler üzerinde?
“Soros çocukluğu” hassasiyeti mi?
Fonlanmanın şakasının dibini yapıyor.
Başka bir sahnede.
Medya tetikçiliği “fonundan” 476 bin dolar pay aldığı bilinen PKK/HDP yanlısı Ruşen Çakır'ın konuğu. Ekrana çıkacaklar, hazırlıklar yapılıyor.
Özdağ: Nasıl gidiyor?
Çakır: Sağolun Sizin de iyi...
Özdağ: İyi valla. Allaha çok şükür.
Valla yeri düzeltmişsiniz.
Çakır: Sayende.
(Kahkahalar patlıyor)
Özdağ: Sayemde mi?
(Kahkahalar)
Fonlar benden gelmiyor. Fonlar başka yerden geliyor.
(Zevk içinde bizimle dalga geçiyorlar... karşılıklı gülmekten yerlere yatıyorlar...)
-Şimdi bak laf çıkacak. Şimdi Ümit Özdağ fonluyor diyecekler bir de...(https://twitter.com/MedyaVideos)
“Erkeklik” buraya kadar.
Onur nerede?
Kadınlar nerede?
Kadınlık onuru nerede?


MARSHALL PLANI YENİDEN DEVREDE

Bu arada Zelenskiy de boş hayal peşinde hâlâ.
Ama durumu çok gerçekçi bir biçimde tanımladı.
Polonya'da düzenlenen "Ukrayna için Uluslararası Bağış Konferansı"nda yaptığı konuşmada Marshall Planı'nın modern benzeri olacak stratejik bir uluslararası destek planına ihtiyaç duyduklarını söyledi. Hem savunma hem sosyal her alanda...
"Böyle bir himaye projesi, özgür ve demokratik dünya devletleri arasında tarihi bir etkileşim ve ortaklık örneği oluşturabilir"miş.
Marshall Planı işte tam da buydu. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra dünyanın dengelerinin yeniden belirlenmesiydi. Gerçi artık ne Niğde'de ne de Bor’da öyle bir pazar kalmadı. ABD, o ABD değil artık.
Türkiye bunun ne anlama geldiğini yaşayarak, bugünlere gelerek çok iyi belledi. Neden bizim de ısrarla Rusya-Ukrayna arasında tarafsızlık konumunda değil, Asya cephesinde yer almamız gerektiğini de bir kez daha açıklamış oldu.
Zelenskiy, ayrıca Rusya'nın neden bu kadar duyarlık gösterdiğinin de kanıtlarını ortaya koydu...
Hepsi bir yana...
ABD mi? Türkiye mi?
Soru budur. Nereden bakacağız?
Zelenskiy'i izleyip doğru yanıtı içimize daha çok sindirerek verebiliriz.
Çünkü o karnından konuşuyor.
Dinlemek, tercüme etmeye bile gerek kalmadan yol göstericidir.


ABD'DE RESESYON

Daha önce de çok yazdık. Çanlar çalıyordu. ABD'de resesyon tartışmaları artık en üst düzeylerde açıklanıyor. ABD Merkez Bankası (Fed) bu ay politika faizini 50 baz puan arttırdı. Bu, 2000 yılından bu yana 22 yılın en yüksek faiz artışı. Çin'deki gelişmeler, tedarik zincirindeki etkileri. ABD ekonomisinin çaresizliği...
Minneapolis Fed Başkanı Neel Kashkari, Cuma günü Minnesota Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada, tedarik zincirinde yaşanan sorunların düzelmemesi durumunda ABD Merkez Bankası’nın (Fed) resesyon riskiyle karşı karşıya kalacağını çok açık söyledi. Kashkari'ye göre, tedarik zincirindeki kırılmalarda eğer düzelme olmazsa Fed'in yüksek enflasyonu düşürmek için daha sert bir para politikasını uygulamak zorunda kalacak. Bu da daha yüksek bir işsizlik oranına yol açacak. O zaman resesyon kaçınılmaz olacaktır.
Fed Başkanı Jerome Powell “yapmayacağız” dedi ama faizlerin önümüzdeki süreçte yüzde 0.75 hatta yüzde bir olması bekleniyor. İngiltere Merkez Bankası da politika faizini üst üste dördüncü kez arttırdı, yüzde bire çıkardı. Sonuçları kuşkusuz yalnızca İngiltere'yi değil; bütün AB bölgesini etkileyecektir.
Kredi piyasaları sıkıntılı. Resesyon tartışılıyor.
AB'nin Rusya yaptırımlarından doğrudan zarar gördüğü çok açık. Bedellerini ABD'den daha çok ödüyorlar. Alman ekonomisine maliyetinin 220 milyar avro olacağı tartışılıyor. Sanayicilerden sıradan Alman vatandaşına kadar sesler giderek daha çok yükseliyor.
AB, tükettiği petrol ürünlerinin yüzde 97’sini dışarıdan alıyor. Yüzde 51'i Rusya'dan. En bağımlısı AB'nin lider ülkesi Almanya.
AB toplumunun ve ekonomisinin yaptırım gücü devreye girecektir. Türkiye için söylüyoruz, ama artık AB için de geçerli.
Böyle gitmeyecek.
Almanya, Almanya gibi davranmak zorunda kalacak.
Fransa da Fransa.


KARADENİZLİLER OKUMASIN: SAATLER GERİ ALINIYOR!

Bir yandan binamızın denkleştirmeleriyle uğraşırken arada hoş sohbetlerimiz de oluyor. Fıkralarıyla ünlü bir dostumuzdan yeni bir Karadeniz fıkrası bu kadar resesyon haberi arasında iyi gider...
Bir Rizeli arkadaşımız yeni ev yaptırmış. İş içinin döşenmesine gelmiş. İnmiş çarşıya. Saat satan arkadaşının dükkanında bir kahve içimi dinlenirken... arkadaşının hatırı var... eve de saat lazım elbette... demiş ki... sar şuradan beş saat bana.
-İyi de ne yapacaksın o kadar saati?
-Sana ne uşağım.. sar sen... her odaya bir tane yakışır.
Aradan bir hafta geçmiş geçmemiş... radyolardan televizyonlardan bir haber, aman dikkat dikkat :
-Saatler geriye alınıyor.
Bizimkinin devlete saygısı sonsuz. Başım üzerine.
Hemen sarmış beşini de götürmüş geri dükkana.
Ha bu nedir, ne oldu?
-Duymadın mı saatler geri alınıyor.
...
Saatçi de can memleketlimiz elbette. Dürüst. Birini almış, dördünü geri vermiş.
-Bir saat geri alınıyor, uşağım!

Zafer Partisi Ümit Özdağ Süleyman Soylu İçişleri Bakanı