Filistin Diriliş İlahileri: Otuz yedinci ilahi, direnen hurma çiçekleri
(Batı Şeria’nın sarı beyaz hurma çiçekleriyle
Süslenmiş keman korosu, Akdeniz kıyısında,
“İlkbaharda buluşalım mı?” şarkısını çalarak kumsal
boyunca yürür… Ellerindeki bakır kupaları birbirine
vurarak altısı kız, altısı erkek çocuk eşlik eder.)
Filistin söğüdü suya kanamaz, elinde gülsuyu tası,
Sırtında destanlardan kırk mesnevi hırkası.
Filistin yemez içmez, besler dünya zorbasını:
Taşır yüreğinde Yusuf’un yasını, bağrına taş basar.
Şeria’da bahar seni çağırır, gel çiçeklerimden seç,
Gazze yeli der ki: Elini göğsüne bastır uçurumu geç.
Bütün silahları doludur görünen, görünmeyen:
Namlular ak beyaz hurma çiçeklerine doğruludur.
Biliyor musun köpekler vardı o gece, kara çakallar,
Kanardı damla damla mayısın körpe dalları…
Gel ey Haydar, erdiysen sırra eğer, Bora gibi dur,
Baharsız, yazsız büyüyen, kendi bağına gömülüdür.
Al eline kalbini, Fırat boyunca yürü, ufku örtün,
Urfa taşı, Mardin tuğlası gibi hakikat suruna gömül.
Başına yıkılacak yerler gökler, eski soysuzun.
Çökse de üzerine Arabistan gökleri, vakit tamamdır,
Körpe hurma çiçekleri başladı özgürlük şarkısına.
Bakın bulutlar durmadan zafer çiçekleri döküyor,
Dinleyin, Yakup ayaklarını çekti, göğe yükseldi:
Peki, kimin kılıcı biçti Cennet bağının masumlarını?
Bakın, yeryüzü durmadan destan fışkırtıyor orada:
Ayak diriyor Kenan ilinin karnında Filistin boğası.
Ey evrenin sahibi, gökyüzünü vatan yapsan da,
Nerede benim kalbim kadar yerim, söyle gireyim.
Ey âlemi kelamı kuran, söyle var mı bizim gibisi,
Zeytin dalından odalar kurulacak, döşenecek…
Kanayan Filistin bebekleri kutlayacak büyük zaferi.
*Yakında Kaynak Yayınları arasında çıkacak
Filistin Diriliş İlahileri adlı kitabımdan.