Yandex
25 Mart 2025 Salı
İstanbul 13°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Helyum-3, dünyanın enerji ve dijital çözümlerinin kurtarıcısı olabilir mi?

Uğur Güven

Uğur Güven

Gazete Yazarı

A+ A-

Dünyada bugün en büyük sorun nedir diye kendimize sorsak, büyük ihtimalle "enerji sorunu" diye cevap verebiliriz. Hatta, dünyadaki büyük savaşların çoğunun enerji kaynaklarına erişim için meydana geldiği söylenebilir. Bugün bile dünyanın jeostratejik durumuna baktığımızda, enerji savaşlarının hem birçok soruna neden olduğunu hem de dünya enerji piyasalarını ve dolayısıyla küresel ekonomiyi ciddi şekilde etkilediğini görebiliriz.

Her ne kadar yenilenebilir enerji dünyada daha fazla pay almaya başlasa da başta üretim merkezleri ve veri merkezleri olmak üzere daha bol ve daha ucuz enerjiye ihtiyaç duyulmaktadır. Klasik, karbon merkezli enerji üretim araçları ise hem dünyanın sürekliliğine zarar vermekte hem de pahalı çözümler sunarak küresel ekonomiye olumsuz etkilerde bulunmakta, tüm dünyada emtia fiyatlarını artırmakta ve enflasyon sarmalına yol açmaktadır. Bu konuda en makul çözüm, "Yapay Güneş Oluşturmak", yani füzyon enerjisi olarak görülmektedir. Füzyon için en zararsız ve en verimli çözüm ise Helyum-3’tür.

Ancak Helyum-3, dünyada çok nadir bulunan bir elementtir ve oldukça pahalıdır. Daha çok eski termonükleer füze başlıklarında bulunan ve dünyada elde edilmesi zor bir madde olan Helyum-3’ün şu anda 1 kilogramı 20 milyon dolardan alıcı bulmaktadır. Üstelik yalnızca para yetmemekte, bu maddeyi elde etmek için ciddi sıralar beklenmektedir. Tabii ki Helyum-3’ün şu anda henüz füzyon enerjisi için bir kullanımı bulunmamaktadır ve daha çok veri tabanı merkezlerinde soğutma amacıyla kullanılmaktadır.

Veri merkezleri, artık dünyadaki en önemli kavramlardan biri haline gelmiştir. Hemen her şeyin dijital olduğu ve neredeyse tüm ekonominin buluta taşındığı günümüzde, dijital veriler hayati bir rol oynamaktadır. Bu nedenle veri merkezlerine olan talep her geçen gün artmaktadır. Veri merkezlerinin en çok ihtiyaç duyduğu iki şey sınırsız enerji ve soğutmadır. Özellikle yapay zekâ uygulamalarının işlediği trilyonlarca veri nedeniyle bu merkezler daha fazla enerji ve daha etkili soğutma çözümlerine ihtiyaç duymaktadır. Yapay zekâ sistemlerinin gerektirdiği kuantum bilgisayarlar ise neredeyse mutlak sıfır derecesine yakın sıcaklıklarda çalışmak zorundadır. Bu sıcaklıklara klasik soğutma çözümleri ile ulaşmak mümkün değildir; Helyum-3 gibi özel maddelerin kullanılması gerekmektedir.

Genel olarak bakıldığında, Helyum-3 gerek enerji üretiminde gerekse veri merkezi soğutmalarında dünyanın geleceği için çok kritik bir önem taşımaktadır. Helyum-3 maddesinin en rahat bulunabildiği ve madencilikle çıkarılabildiği yer ise Ay’dır. Ay’da oldukça fazla miktarda bulunan Helyum-3, uzay madenciliği ile çıkarılıp dünyaya getirildiği takdirde, yapay güneş oluşturarak enerji elde edilmesini sağlamakta ve veri merkezlerini destekleyerek büyük bir fayda sağlayabilir.

Tabii ki Helyum-3’ün Ay’dan çıkarılması basit bir işlem değildir. Ay’daki “regolit” adı verilen tozun filtrelenmesi ve endüstriyel işlemlere tabi tutulması gerekmektedir. Bu ise ciddi bir yatırım gerektirir. Özel sektörün bu konuda rol alması oldukça önemlidir ve birçok firma bu konuda hazırlıklara başlamıştır. Örneğin, ABD merkezli Interlune isimli firma, 2027 yılında Ay’a bir misyon göndermek ve ilk Helyum-3 madenciliğini gerçekleştirmek için hazırlık yapmaktadır. Interlune, bu konuda ciddi bir Ar-Ge ve bütçe çalışması yürütmektedir. Başarılı olması durumunda önemli bir parasal geri dönüş elde edeceği açıktır.

Ancak yalnızca ABD’nin bu konuda çalıştığını söylemek doğru olmaz. Çin, Ay’ın jeolojik kaynak haritasını detaylı bir şekilde çıkararak NASA’dan bile daha fazla bilgiye sahiptir. Buna ek olarak, Avrupa’nın küçük ülkelerinden biri olan Lüksemburg, uzay madenciliği için özel yasalar çıkarmış ve bu alanda faaliyet gösteren şirketlere teşvikler sunmaktadır.

Tüm dünyada bu konuda ciddi çalışmalar yapılmaktadır ve 2030 yılına kadar Helyum-3’ün dünyaya getirilmesi planlanmaktadır. Kendim de bir bilim insanı olarak bu konuda akademik çalışmalar ve yayınlar yaptım, önemli veriler elde edilmesine katkıda bulundum.

Bölgemizde güçlü bir aktör olan Türkiye’nin bu çalışmalarda yer almaması, ileride küresel aktör olma hedeflerimize ciddi etkilerde bulunabilir. Türkiye, bir üretim ülkesi olarak daha çok enerjiye ihtiyaç duymaktadır. Helyum-3, ülkemizin hem enerji hem de endüstriyel dengesini değiştirebilir. Şu anda belki füzyon teknolojisine ya da çok hızlı kuantum bilgisayarlara sahip değiliz; ancak Helyum-3 yarışında yer alarak bu alanda önemli bir pozisyon alabiliriz. Bu, genç yatırımcılar ve mühendisler için de uzun vadede önemli bir iş kaynağı olabilir.

Tabii ki bu süreç, devletimizin ve özel sektörün maddi ve manevi katkılarıyla mümkün olacaktır. Atamız Mustafa Kemal Atatürk, neredeyse bir yüzyıl önce “İstikbal göklerdedir” diyerek bizlere bu vizyonu göstermiştir. Umarım ülkemiz de “Uzay Vatan” çerçevesinde bu konulara en kısa zamanda el atar. Ben de bir bilim insanı sıfatıyla gereken katkıyı sunmaya her zaman hazırım.

Enerji