‘İbadet’: Hayatın ıslahı çabası
Kur’an’ın anlam dünyasında, hayatı Allah için yaşama bilinci olarak tanımlanan “ibadet” kavramının bireysel ve toplumsal plandaki açılımı; insanın bütün bir yaşam boyu sürdürmesi gereken “yeryüzünü/hayatı ıslah çabası”dır.
“İbadet” Türkçe’ye “kulluk” olarak tercüme edilmiştir. Ancak, burada “kulluk” sözcüğünün “kölelik” anlamı değil; “itaat ve gönüllü hizmet” anlamı esas alınmalıdır.
Çünkü kölelik, bir kişiyi veya bir topluluğu zulümle, baskı ile karşılıksız hizmete zorlamak, yani maddi manevi sömürüye maruz bırakmak iken; sözlük anlamı ile “ibadet” ise insanların gönüllü bir şekilde ve yüksek amaçlar doğrultusunda hizmete ve yardıma hazır olması demektir.
İslami düşünce sistematiği içerisinde oldukça merkezî bir yer işgal eden “ibadet” kavramı zamanla Kur’an’daki bu dinamik özünü büyük oranda kaybetmiş; bu kavram anlamca bütün bir hayatı kuşatan hizmet ve yardım duygusunun dışına çıkartılarak, belirli vakitlerde yerine getirilmesi gereken şekilsel davranışlar ve cansız ritüeller düzeyine indirgenmiştir.
ABİD OLMANIN YOLU
Buradan çıkan sonuç şudur: İslam dininin tek resmî kaynağı olan Kur’an’a göre “abid” (Allah’a yardım ve hizmet eden insan) olmanın yolu, salih amelden (iyi iyi işler yapma) ve yeryüzünü/hayatı ıslah çabasındaki ciddiyet ve kararlılıktan geçmektedir.
Yani, Allah’a ibadet etmek demek çokça namaz kılıp oruç tutmak, hacca gidip zekat vermek ve birtakım dinî emirleri şekil planında eksiksiz yerine getirmek değil; bedenimiz, ruhumuz ve aklımızla Yüce Allah’ın hizmet ve itaatine girmek, ona yardımcı olma onuruna sahip çıkmak ve bunun doğal bir uzantısı olmak üzere de yeryüzünü ve hayatı ıslah çabası görevinde bilinç ve duyarlılıkla yerimizi almaktır.
Kur’an’da “ibadet”in Allah’a köle olmak değil; ona karşı yardım ve gönüllü hizmet duygusu ile dolu olmak ve bunu insanı, toplumu, çevreyi ve hayatı ıslah (düzeltme) eylemleri ile ete kemiğe büründürmek şeklinde nitelendirildiğini aşağıda meallerini verdiğimiz iki ayet bütün açıklığı ile belirtmektedir:
İsa onlardan inkârı sezince: “Allah yolunda kimler bana yardımcı olacak?” dedi. Beyazlara bürünmüş olanlar: “Biz, Allah yardımcılarıyız; Allah'a inandık, tanık ol, biz ona boyun eğenleriz.” dediler. (Aluimran, 52)
Siz ey imana ermiş olanlar! Meryem oğlu İsa gibi, siz de Allah'ın hizmetçileri olun! Hani o, beyaz giysililere, “Kim Allah uğrunda benim yardımcılarım olacak?” diye sormuştu. Bunun üzerine beyaz giysili (havari)ler “Allah yardımcıları biz olacağız!” diye yanıt vermişlerdi… (Saf, 14)
Yukarıda da belirttiğimiz gibi; “ibadet”i, sınırları zamanla ve mekanla belirlenmiş birtakım şeklî davranışları alışkanlık hâline getirmek değil de; hayatı bütünüyle kuşatan bir duygu ve bir görev bilinci olarak gördüğümüzde, bu duyguyu ve görev bilincini yaşantısının merkezine koymuş bulunan insanın bütün hayatı “ibadet” kavramının ışıklı alanı içerisine girer. Bu insan artık “abid” (hayatı Allah için yaşamak bilinci ile hareket eden) bir mümin olduğu kadar, “salih” (ömrünü, yeryüzünün ıslahı çabasına adamış) bir muttaki (sorumluluk bilinci sahibi) ve bir muhsin (ihsan/karşılıksız yardım sahibi) olmanın da erdemini yaşayan bir varlık hâline gelmiş ve “rıza” (Allah’ın hoşnutluğuna ermiş insan) makamına aday olmuştur.
KUR’AN’A KULAK VERELİM
Şimdi, “ibadet” kavramının bu zengin ve dinamik anlamını daha iyi kavramak için Kur’an’a kulak verelim:
- Ve her kim tevbe edip de ıslah (düzeltme) yolunda çalışırsa, o muhakkak Allah’a makbul olarak döner. (Furkan, 71)
- “Ben şüphesiz Allah’a teslim olanlardanım.” deyip hayır ve ıslah yolunda çalışarak Allah’a davet eden kimseden daha güzel sözlü kim olabilir! (Fussilet, 33)
- İman edip iyi iyi işler yapanlar ise, altından ırmaklar akan cennetlere konulmuşlardır. Rablerinin izniyle orada ebedî olarak kalacaklardır. Onların orada birbirlerine (dua ve) sağlık temennileri “selâm!”dır. (İbrahim, 23)
- Haberiniz olsun ki, bu Kur’an, insanları en doğru yola hidayet eder ve iyi iyi işler yapan inananları müjdeler ki; kendilerine büyük bir ödül vardır. (İsra, 9)
- O mal ve oğullar dünya hayatının (gelip geçici) süsüdür. Baki kalacak salih ameller ise, Rabbinin yanında karşılık bakımından da hayırlıdır, umut bağlamak için de hayırlıdır. (Kehf, 46)
n De ki: “Ben sadece sizin gibi bir beşerim; ancak bana şöyle bildiriliyor: Tanrınız ancak bir tek Tanrı’dır.” Onun için her kim Rabbine kavuşmayı arzu ederse, salih bir amel işlesin ve Rabbinin ibâdetine hiç bir ortak karıştırmasın. (Kehf, 110)
n Her kim de O’na mümin olarak iyi iyi işler yapmış bir halde varırsa, işte onlara en yüksek dereceler var. (Taha, 75)