İşçi sınıfı neden hareketlendi?
Son haftalarda, özellikle yerel seçimlerden sonra işçi sınıfında bir hareketlilik var. Dışarıdan bakıldığında bazı siyasi gerekçelerle, bir önceki belediye başkanları döneminde işe alınan işçilerin işten çıkarılması gerekçesinin öne çıktığını görüyoruz. DEM Partili belediyeler bir önceki kayyum olarak atanan belediye başkanları tarafından işe alınan işçileri işten çıkarıyor. CHP’li belediyelerde sıkıntı var. AK Parti’den ya da CHP’den olsa dahi iç çekişmeler nedeniyle bir önceki başkanın aldığı işçilerin işten atılması vs. gibi nedenler var.
Belediye işçilerinin işten çıkarılması ve işçilerin buna karşı direnişi bir siyasi çekişme görünümünde.
Burada akla bir soru geliyor. Yerel seçimler ilk kez olmadı. Daha önceki yerel seçimlerde de bu tür işçi çıkarmalar oluyordu. İşçiler bir süre direndikten sonra sesler kesiliyordu. Bu kez farklı. Sesler yükselerek devam ediyor.
Belediye işçileri ile birlikte sendikalar da hareketlenmeye başladı. Türk-İş ve HAK-İŞ eylem takvimi açıklamaya başladı. Türk-İş ağustos ve eylül ayları içinde toplantılar yapacağını açıkladı. Türk-İş yüksek enflasyon, hayat pahalılığı ve vergi adaletsizliğini öne çıkaran başlıklarla eylemlerin konusunu açıklıyor.
Bu gösteriyor ki belediye işçilerinde başlayan hareketlilik sıradan, sadece siyasi bir tercih değil. Daha temelden gelen bir hareketlilik.
İŞSİZLİK GERÇEĞİ ORTAYA SERİLDİ
Bundan bir yıl önce Sn. Mehmet Şimşek, Hazine ve Maliye Bakanlığına atandığında nasıl bir ekonomik program uygulanacağı belliydi. Kendilerinin de defalarca ifade ettiği gibi uygulanan bu ekonomik program büyümeyi önce yavaşlatacak sonra da durduracaktı. Sn. Şimşek bunu defalarca anlattı. Büyüme rakamları olumlu açıklandığında Cumhurbaşkanı ve diğer AK Parti yetkilileri sevinçle büyümenin tanıtımını yaparken, Şimşek kenarda ve daha temkinli konuşuyordu.
Uygulanan bu ekonomik programın işsizliğe yol açacağı çok açıktı. Şubat, mart, nisan aylarında işsizliğin azalması tamamen deprem felaketi nedeniyle inşaat sektöründeki hareketlilikten ileri geliyordu. Haziran ayında açıklanan işsizlik rakamı gerçeği ortaya serdi.
10 Mayıs tarihinde yazdığım yazının başlığı “Türkiye Tuzağa Çekiliyor” idi. Haziran ayında yazdığım yazıda Türkiye’nin artık tuzağa düştüğünü yazmıştım. Türkiye nasıl bir tuzağa düşmüştü? Neydi Türkiye’nin açmazı?
Uygulanan sıcak paranın Türkiye’ye girmesi yönündeki politikalar sonunda sonuçlarını vermiş ve Türkiye’ye 80 milyar dolar civarında sıcak para girmişti. İşte bu tutar da sıcak para tuzağının kendisiydi. Uygulanan bu politikalar ticaret ve sanayide zayıflamaya neden olacak, sonuçta da işsizlik artacaktı. İşte sıcak para girdi ve işsizlik artmaya başladı. Bununla beraber de işçi sınıfında hareketlilik başladı.
ÖRGÜTSÜZ HALK AYAKLAR ALTINDA KALIR
Örgütsüz halk ayaklar altında kalır. İşte emeklinin hali ortada. Asgari ücretle geçinmeye çalışan sendikasız milyonlar. Toplum kendisini ifade edemiyor ve hak talebi yerini bulmuyor.
Birçok kez Sn. Cumhurbaşkanının bu politikalarla iktidarda kalamayacağını yazdım. AK Parti tüm anketlerde artık ikinci sırada yer alıyor. Birinci sıradaki CHP’nin de aslında çözümü yok. Burada bunun nedenlerini yazmayacağım.
Gerçekten çözümü olan tek parti Vatan Partisi. “Altı Ok” programı bugün tek çıkış yolu. Mustafa Kemal devriminin tamamlanması bugünün geri dönülemez programı. Bunu programatik hale getiren tek parti Vatan Partisi. İşçi sınıfının hareketlenmesi Vatan Partisi’ni de harekete geçirecektir.
İşçi sınıfı eğer kalıcı çözüm istiyorsa, işçi sınıfı eğer dilencilik yapmak, yalvarmak istemiyorsa Vatan Partisi’nde örgütlenmek zorundadır. AK Parti uyguladığı bu programdan dönmek istese bile artık tuzağın içindedir. 80 milyar dolarlık bir tuzak kendisini beklemektedir.
Vatan Partisi bu tuzağın dahi rahatlıkla üstesinden gelecek programın tek sahibidir. İşçi sınıfının tek çözümü Vatan Partisi’nde örgütlenmektir.