Yandex
12 Temmuz 2025 Cumartesi
İstanbul 28°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İsrail saldırganlığının dünya ekonomisine etkileri

Serhat Latifoğlu

Serhat Latifoğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

Soykırımcı İsrail’in nükleer enerji ile ilgili müzakereler devam ederken İran’a saldırması dünya gündemini değiştirdi. Savaşla ilgili çeşitli senaryolar gündeme gelirken Hürmüz Boğazı’nın kapatılması konusu tartışılmaya başlandı. Savaşın şiddeti artar, yaygınlaşırsa ve boğazın kapatılması gündeme gelirse ne olur?

HÜRMÜZ BOĞAZI’NIN DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ YERİ

Hürmüz Boğazı, dünya ekonomisi ve küresel enerji piyasası açısından son derece kritik bir jeopolitik noktadır. Boğazın önemi, özellikle petrol ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) taşımacılığında yoğunlaşmaktadır. Hürmüz Boğazı, Basra Körfezi ile Umman Denizi arasında yer alır. İran ile Umman arasında en dar yeri 34 kilometredir. Dünyada deniz yoluyla taşınan petrolün yaklaşık yüzde 20’si bu boğazdan geçmektedir. Günde yaklaşık 17-20 milyon varil petrol Hürmüz’den taşınır. Kuveyt, Suudi Arabistan, Irak, BAE, Katar ve İran gibi büyük petrol ve gaz ihracatçılarının ana çıkış noktasıdır. Dünyadaki LNG ticaretinin yüzde 25’i Hürmüz Boğazı’ndan geçer. Çin, Hindistan, Japonya, Güney Kore gibi enerji ithalatçısı ülkeler Hürmüz’e bağımlıdır. Alternatif nakliye rotaları yetersizdir (örneğin Suudi Arabistan’ın boru hatları sınırlı kapasiteye sahiptir).

HÜRMÜZ BOĞAZI KAPATILIRSA NE OLUR?

IMF'nin ‘Küresel Piyasalar Monitörü’ raporu petrol fiyatlarının 75 dolardan 130 dolara yükselebileceği konusunda uyarıyor, bu da gelişen ekonomiler üzerinde derin etkilere ve merkez bankalarının enflasyon yönetimini zorlaştırmaya yol açabilir. Merkez bankaları faiz indirimlerini erteler, yakıt sübvansiyonları ve rezerv petrol stokları artırılır. JP Morgan da aynı fikirde; Hürmüz’de geçici bir kapanış petrol fiyatlarını 100–130 doların çok üzerine çıkarabilir. ABD gibi gelişmiş ekonomilerde enflasyonist baskıya neden olabilir; ABD TÜFE'sinde 1–1,7 puan artış görülebilir. Enerji ithalatçısı ülkeler olumsuz etkilenir. Çin, Japonya, Güney Kore gibi ülkeler enerji kıtlığı yaşar. Elektrik üretimi, sanayi ve ulaşım sektörlerinde aksaklık olur. Dünya ekonomisinde enflasyon artar, büyüme yavaşlar, işsizlik artar. Başka bir etken ise tedarik zincirinin bozulmasıdır. Lojistik ve taşımacılık maliyetleri yükselir. Enerji maliyetlerindeki artış tüm üretim süreçlerini olumsuz etkiler. Gıda, ilaç, elektronik gibi temel sektörlerde fiyat artışları olur. Finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmaların artışı başka bir olumsuz etken olur. Hisse senedi piyasaları özellikle enerji yoğun sektörlerde yoğun satışlar nedeniyle sert satışlarla karşılaşır. Öte yandan güvenli limana yani altına yöneliş artar. Gelişen ülkelerde döviz talebi artabilir. Başka bir risk faktörü ise askeri müdahale ihtimalidir. ABD ve Körfez ülkeleri askeri müdahale ve İran’a daha büyük çaplı ambargo seçeneğini değerlendirebilirler. Hürmüz Boğazı'nın kapatılması, yalnızca bölgesel bir sorun değildir, küresel bir ekonomik ve enerji krizi tetiklenebilir. Alternatif boru hatları ve stratejik petrol rezervleri kısa vadede çözüm olabilir, ancak Hürmüz Boğazı'na bağımlılık azaltılmadıkça bu risk sürecektir.

GEÇMİŞTE YAŞANAN KESİNTİLER

Hürmüz Boğazı tarih boyunca hiçbir zaman tam olarak kapanmadı. Ancak küresel petrol piyasalarını ve dünya ekonomisini etkileyen birkaç kısmi abluka, tehdit ve kesinti olayı yaşandı. En önemlisi İran-Irak Savaşı (1980-1988) "Tanker Savaşı" olarak adlandırılan dönemdir. Hem İran hem de Irak birbirlerinin ihracatını engellemek için petrol tankerlerine saldırdı. Petrol fiyatları 1980'lerin başında fırladı. Tankerlerin sigorta maliyetleri yükseldi. ABD ve Suudi Arabistan piyasaları istikrara kavuşturmak için üretimi artırdı. Başka bir vaka 2008 ABD-İran gerginliğinde görüldü. Bu dönemde petrol fiyatları kısa süreliğine 147 dolara fırladı. Ayrıca 2011-2012 yaptırımları sonrası petrol fiyatları 100 doların üstüne çıktı.

ÇİN EKONOMİSİ İÇİN RİSKLER

Boğazın kapanması halinde Çin ekonomisi enerji şoku yaşar ve ekonomik yavaşlama ile karşı karşıya kalır. Çin dünyanın en büyük petrol ithalatçılarından biridir ve Çin’in ithal ettiği petrolün yüzde 50’si Hürmüz’den geçmektedir. Çin’in stratejik petrol rezervleri 70 günlük talebi karşılayacak boyuttadır. Acil durumlar için Rus boru hatları vardır ancak talebin sadece yüzde 10’unu karşılıyor. Dolayısıyla uzun süreli bir kapanma yaşanması halinde enerji krizi derinleşir. Petrol fiyatlarındaki artışa bağlı olarak enflasyon, sanayi sektöründe yavaşlama ve tedarik zinciri kesintileri yaşanabilir. Buna ek olarak Çin para birimi yuanda değer kaybı yaşanması ihtimali söz konusu olur.

AB’DE EKONOMİK KRİZ DERİNLEŞEBİLİR

AB, çoğunlukla Katar'dan olmak üzere LNG'sinin yaklaşık yüzde 40'ını Hürmüz üzerinden ithal ediyor. AB ekonomisi halen Rusya gaz kesintilerinden dolayı zorlanıyor. AB’nin petrol rezervleri oldukça sınırlıdır. Boğazın kapanması halinde başta kimya, çelik ve gübre olmak üzere AB sanayi sektörü büyük darbe alır. Rusya krizinde yaşandığı gibi enerji kısıtlamalarına gidilebilir. AB’nin enerji ihtiyacını ABD’den ve Afrika’dan sınırlı olarak telafi etme ihtimali olsa da sanayinin çarklarını çevirmeye yetmez. Enflasyonun yükselmesi ve durgunluk yani stagflasyon riski yüksektir.

TÜRKİYE’DE ENFLASYON KÖRÜKLENEBİLİR

Türkiye yıllık ortalama petrol fiyatlarına bağlı olarak 55-100 milyar dolar civarında enerji ithalatı yapan ve enerji bağımlılığı yüksek olan ülkelerden birisidir. Dolayısıyla petrol fiyatlarında yaşanacak olan muhtemel yükseliş enflasyonda, cari açıkta ve dolarizasyonda artışa neden olur.

Sonuç olarak, soykırımcı İsrail’in saldırganlığı ve savaşı ısrarla yayma çabasının muhtemel sonuçlarından birisi Hürmüz Boğazı’nın kapatılması olabilir. Böyle bir senaryo dünya ekonomisi için bir felaket anlamına geliyor. Savaşın devamı ve yaygınlaşması kısa vadede sadece ABD’nin işine geliyor. Ancak uzun vadede başta Çin, AB, ABD olmak üzere gelişmiş ve gelişen ülkeler az veya çok böyle bir senaryodan olumsuz etkilenir. Dolayısıyla büyük aktörlerin diplomatik çabaları yoğunlaşmış durumdadır. İsrail’in savaşı ısrarla devam ettirmesi halinde İsrail’in hiç beklemediği ülkelerden askeri müdahale ile karşılaşma ve parçalanması ihtimali yüksektir.

Kaynakça;

- https://www.ft.com/content/ff3d90ac-ba4c-4203-b170-68ab0731686c

- https://www.wsj.com/livecoverage/israel-iran-conflict-news/card/why-the-strait-of-hormuz-matters-to-energy-markets-dlILXNCwNc4nfM1FoyD2

https://www.reuters.com/markets/commodities/oil-tanker-market-signals-more-middle-east-energy-disruption-ahead-2025-06-18

https://www.imfconnect.org/content/imf/en/gmm.html

İsrail ekonomi Avrupa Birliği Çin Türkiye