Yandex
13 Haziran 2025 Cuma
İstanbul 25°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İsveçli Greta’nın rolü açığa çıktı

Nadir Temeloğlu

Nadir Temeloğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

Greta Thunberg… 2019’da henüz 16 yaşındayken Birleşmiş Milletler İklim Zirvesinde yaptığı konuşma ile dikkatleri üzerine çekti. Hatta öyle ki, Kadıköy Belediyesi büyük bir resmini bir duvara çizdi.

2024’te Türkiye’ye geldi. Ülkemizde gezerken şu paylaşımı yaptı: “Son zamanlarda Kuzey Kürdistan’da seyahat ediyordum ve farklı geçmişlerden gelen Kürt insanlarla tanıştım. Özellikle Türk devletinden gördükleri sistematik baskı ve zulmün yanı sıra katliamlarla dolu bir tarihe dair sayısız hikâye anlattılar.”

Şimdi bu Thunberg, Madleen gemisine bindi. Filistin için yola çıktı…

Türk basını da pek sever Greta’yı. Yeni Şafak’tan Mehmet Şeker şöyle yazdı:

“İsveçli Greta Thunberg, 22 yaşında. ‘Gazze’ye yüz kilo un götürebilmek için hayatımı veririm’ diyen bir iklim aktivisti. Orada yaşanan vahim boyutlardaki açlığa dikkat çekmek, dünyanın harekete geçmesini sağlamak, bir nebze yardım edebilmek için yola çıkan gemideki İsveçli Greta, kulağının üstüne yatan dünyayı ne kadar harekete geçirir? Maalesef pek ümitli olunamıyor.”

Akşam gazetesi yazarı Murat Özer de Greta’yı överken, şunu diyor: “Fakat ona (İsrail’e) anlayacağı dilden cevap vermek ‘bizim’ boynumuzun borcu, 22 yaşındaki iklim aktivisti İsveçli Greta'nın değil.”

Türk basını Greta’yı Filistin için hayatını verecek gibi sunarken gerçekte ne oldu?

İsrail Madleen adlı gemiye el koydu. Fotoğraflar servis etti. Başrolde Greta var. İsrail askeri ekmek uzatırken Greta Thunberg’in ona şefkatle gülümsemesi kameralara yansıdı. Greta, Filistin için yola çıkmışken “İsrail şefkatinin” simgesi haline geldi.

İsveçli Greta’nın rolü açığa çıktı - Resim : 1

İsrail, Madleen gemisindeki kişileri ülkelerine geri göndereceğini açıkladı. Ama 8 kişi sınır dışı belgelerini imzalamayı reddetti. Gözaltı merkezine gönderilecekler.

Peki belgeleri imzalayanlar arasında kim var?

Greta! Şaşırttı mı? Hayır.

Dün sivil toplumculuğun devletlerin günah çıkarma aracı olduğunu ve bir çözüm getirmediğini yazmıştık.

Madleen’e bel bağlamanın yanlışlığını aktarmıştık.

Greta da İsrail’i şirinleştirme rolünü yaptı, imzasını attı, geri dönüyor.

Ölümü göze almıştı, un götürüyordu, ekmeği aldı geldi.

Greta’yı aktivist payeleriyle yıldızlayanlara şunu soralım:

Emperyalizm böyle aktivistleri niye parlatıyor?

‘Emrinize amadeyim’ diyerek kurtuluş savaşı mı verilir

AHMET HAKAN-HÜRRİYET

Aykut Erdoğdu’nun savcılık ifadesini okuyordum.

Okurken satırlar arasında aniden “emrinize amadeyim” sözü gözüme çarptı.

“Emrinize amadeyim” sözünün geçtiği bölümü olduğu gibi alıntılıyorum:

“Bir sürü ilaç kullanıyorum. Milletvekilliğini bıraktım. Bakanlık teklifini reddettim. Eski genel başkana sorulabilir. Karaciğerim bozuk. Tutuklama kararı vermeniz geri dönülmesi telafi edilmeyecek zararlar ortaya çıkaracaktır. Emrinize amadeyim. Aramaya geldiklerinde eski telefonlarımı verdim. Şifrelerimi verdim. Ben verdim ki üzerimde bir şüphe kalmasın diye. Sorulan her soruya tanımıyorum diye cevap verebilirdim. Adaletin ortaya çıkmasını istiyorum. Bu davayı açanların sonuçları olacaktır. Aklınızda soru varsa evim yakın. Evde de kalabilirim. Tutuklama gibi bir tedbir benim için çok ağır olacaktır.”

Ne demişti Aykut Erdoğdu’nun avukat eşi Tuba Torun?

“Biz bugün Kurtuluş Savaşı veriyoruz” demişti.

“Emrinize amadeyim” diyerek kurtuluş savaşı mı verilir yahu?

CHP kurultayı için Alman istihbaratı devrede

ABDULKADİR SELVİ-HÜRRİYET

CHP’nin şaibeli kurultayıyla ilgili dava ağır cezalık olunca Türkiye’dekiler yetmemiş olmalı ki Alman istihbaratının aparatlarını devreye soktular.

Mafya liderlerinin sözcülüğünü yapan, “Benim bütün haberlerim Alman Emniyeti ve Almanya İçişleri Bakanlığı tarafından özellikle isteniyor” diyen eleman, Ekrem İmamoğlu ile Kemal Kılıçdaroğlu arasında geçtiği iddia edilen bir konuşmayı yayınladı.

Bu konuşma Alman istihbaratı tarafından mı kaydedilmiş yoksa Ekrem İmamoğlu mu kaydetmiş. İnsan genel başkanı ile yaptığı konuşmayı gizlice kaydeder mi? Bu FETÖ’nün kullandığı bir yöntemdi. (…)

Böyle gizli ses kayıtlarını Alman istihbaratına çalışanlara servis etmelerine gerek yoktu. Çünkü Kılıçdaroğlu olanları anlatmıştı.

Siyasi cüce

SALİH TUNA-SABAH

Müzakereyi İngiltere'nin sabote ettiğini bizzat Rusya dillendirdi. Hatta İngiltere'yi bir- iki bombayla tarihe gömebileceklerine dair raconu da aynı dönemde kesmişlerdi.

Rusya, ABD'ye rağmen İngiltere'nin söz konusu müzakereyi akamete uğratamayacağını bilmez mi?

Elbette bilir. Dahası, ABD'yi MAGA'cılar ve Anti-Trump'çılar şeklinde kendi içinde ikiye ayırır ama İngiltere ile ABD'yi birbirinden ayırmaz.

Unutmuş olamazsınız: Rusya, CIA'nın kontrolündeki bölgede Kuzey Akım Boru Hattı'na ABD'nin sabotaj düzenlediğini iddia etmişti.

Malumunuz Almanya'ya Rusya'dan doğalgaz sağlayan bu hatlara yapılan sabotaj sonucunda gaz akışı tamamen durmuş, Almanya çok daha maliyetli alternatiflere yönelmek zorunda kalmış, dolayısıyla Almanya'nın enerji konusunda bağımsız karar alma yeteneği kadük hale getirilmiş, hülasa Almanya stratejik olarak da zaafa uğratılmıştı.

Soru şudur: Günün sonunda ne oldu?

Olması gerekenin aksine, Almanya ABD'ye daha büyük dost, Rusya'ya da daha büyük düşman olmadı mı?

Ukrayna'nın Pearl Harbor ile kıyaslanan Rusya saldırısının ardından düşmanlıkta İngiltere'nin önüne geçmedi mi?

O kadar ki Rusya'yı zayıflatmak belasına, Ukrayna'nın yanı sıra ikinci tampon ülkeye dönüştü neredeyse.

Üçüncü Dünya Savaşı çıkar mı çıkmaz mı bilmem.

Benim bildiğim şudur: Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının kaybedeni Almanya, Üçüncü Dünya Savaşı'nın da kaybedeni olacaktır. İsrail ve ABD'ye ne kadar yalakalık yaparlarsa yapsınlar sonuç değişmeyecektir.
Zira filozofları ne kadar büyükse siyaset adamları da o kadar cüce. En son örneğini Almanya Başbakanı Friedrich Merz'de gördük...

Trump işbu "Alman Zelenski'si" ile az dalga geçmiş.

AB için geri sayım başladı

BERCAN TUTAR-SABAH

Dolayısıyla Avrupalı gagasız şahinler yalnızlaşıyor. Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın sık sık dile getirdiği gibi kaybedilmiş bir savaşı sürdürmenin aptallığını herkes görüyor. Macron, Merz ve Starmer'ın fanatik çizgisini sürdüren Estonya'nın eski başbakanı ve şimdiki AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas da selefi Josep Borrell gibi savaş alanında kazanacaklarına ve Moskova ile müzakerelerin "saldırganı yatıştırmak" olacağına inanıyor.

Nitekim NATO Genel Sekreteri Mark Rutte de savaşı devam ettirmekten yana. Üye ülkelere savunma harcamalarını artırmaları konusunda son uyarısını yapan Rutte, "Bu konuda gerçekten ciddiyim. Savunmaya ya şimdi yatırım yapın ya da Rusça öğrenmeye başlayın" diyerek durumun vahametini anlatmaya çalıştı.

Açıklamalar da gösteriyor ki Avrupa'nın kaotik ve ikircikli hâlet-i ruhiyesinin düzelmesine imkân yok. Jeopolitik açıdan raf ömrünü doldurmuş bu aklın artık tedavülden kaldırılmasından başka çare görünmüyor. Zaten gidişat da Avrupa'daki hükümetlerin ve müesses nizamların birer birer yıkılacağını gösteriyor.

Kiev’in naaşları alacak parası yok

Yahya Bostan-YENİ ŞAFAK

Çırağan’daki müzakerelerde kararlaştırılan iki konu vardı. Bir, sayısı 1200’ü bulan esir takasını yapmak. Bu takas yaralı, hasta esirler ile 24 yaş altı tutsakları kapsıyor. İki, hayatını kaybeden Ukrayna askerlerinin Kiev’e iadesi. Ruslar, ellerinde 6 bin asker naaşının olduğunu söylüyor.

Teslimin haftasonu yapılması bekleniyordu. Ruslar naaşları teslim noktalarına getirdiğini, ancak Ukrayna’nın almadığını söylüyor. Neden? Kiev, naaşları teslim aldığında her bir aileye 370 bin dolar tazminat ödeyecek. Toplam kayıp sayısı 6 bin olunca meblağ 2,2 milyar doları buluyor. Ukrayna’nın mevcut şartlarda karşılayamayacağı bir maliyet bu. Çözmeye çalışıyorlar.

Greta Thunberg Madleen İsrail Gazze