İz bırakanlar
Şehzadeler şehri denir Manisa’ya.
O güzelim kebabı,
zeytini, çeşitli macunları, tarihi,
en çok da efeleri gelir akla.
Ama dün
acı bir olayla kaybedilen bir isim kazındı
Manisa denince belleklere.
Kısa sürede çok sevilmiş
Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı
Mimar Ferdi Zeyrek de gelecek akıllara.
İnsan inanmakta zorlanıyor.
Bir ihmal mi yoksa başka şey mi diye.
Öylesi kötü bir kaza ki.
Açılan soruşturma sonucu ne olduğu netleşecek
ancak bu ilk değil ki.
Yağmurda elektriğe kapılan iki vatandaşımızı kaybetmemiş miydik geçen yıl,
hem de İzmir’in merkezinde?
Sorumsuzluk, denetimsizlik
en çok da liyakatsızlık.
Liyakatsız ustalar, yöneticiler.
Olur olmadık herkesin kolayca müteahhit olması gibi
maalesef kolayca usta da olunuyor,
uzman da.
FERASET
Göreve başlayalı 2 yıl bile olmamışken
meğer ne çok sevilmiş
Manisa Belediye Başkanı.
Böyle bir şeydir işte
kalplerde iz bırakmak.
Eğer hak hukuk adaleti bilir,
oturduğun koltuğun
bu vatanın, bu milletin sana bir emaneti olduğunu unutmazsan
sevilir sayılır, böyle değer görür ve unutulmaz olursun.
Onu yolcu edenlerin hepsi sanır mısınız ki Manisalıydı?
Manisa’ya giden, gidemeyen
tüm Türkiye dualarıyla yolcu etti onu.
Allah senden razı olsun diyerek.
Anası kadar yanmaz kimsenin yüreği elbet
güzel kızları kadar
her an hatırlamaz belki herkes ama
unutmayacaktır bu millet
yediden yetmişe
her görüşten, her yaştan insanın
herkesin Ferdi’si olmuş mimar Ferdi Zeyrek’i.
Unutur mu zaten?
Belki yarım asırdır koltuğu
CHP’ye vermemiş Manisalılar
bu adam hepimizin Ferdi’si olur diye oy vermiş.
Bu nasıl bir ferasettir bilinmez ama işte her seçimde
böyle ince ayardır benim milletimin terazisi.
Modernitenin kölesi olmuş,
batılı olma kompleksiyle
batıcılığa düşmüşlerin bir türlü anlamadığı
tam da bu ince ayar terazi
ferasettir.
Sen varsan milletin için
millet de alır seni yapar başının tacı.
HER BAYRAM
Hiçbir bayram yoktur ki
kurban kesiminde acemi kasaplık yapanlar yaralanmasın.
Ya da elinden kaçırdığı kurbanın arkasından koşarken
başına iş gelmesin.
Bunca kesimhaneler varken
bu neyin ısrarıdır ki
herkeste bir kasaplık sevdası.
Ya trafik kazaları?
Her sene her bayram tatilinde kaybedilen canlar.
Ne anladık o zaman bayramlardan?
Yeni trafik cezalarına, polis kontrollerine
radara karşı gelenlere sormak gerekir
halen dertleri nedir?
Belki hız limitlerinde veya
yol boyu tabelalarda
yer yer tutarsızlıklar ya da yanlış olanlar vardır ve düzeltilir elbet ama
bir insan radara niye karşı olur mesela?
Ya da polis kontrolüne niye karşısınız?
Sizi kimse kontrol edemez kibrinizden mi?
İtiraf edeyim,
ben de severim hız yapmayı ama Allah korusun
bir an, bir saniyeye bakar bir kaza.
Bilirim ki insanoğlu beşerdir şaşardır,
O nedenle iyi oldu bu yeni cezalar.
Fakat öyle bir grup var ki
karşıyız karşı her şeye karşıyız.
Hemen olur olmadık mesajlar dolandırırlar dijital medyada.
Oradan da whatsapp gruplarında.
Okurken gülseniz mi ağlasanız mı bilemezsiniz.
Hele de Tayyip Erdoğan alerjili birilerine denk geldiyseniz,
yandınız.
En absürt en olmadık şeyin dahi yanlışlığını anlatamazsınız.
Anlatırsanız da,
ya küserler ya da kızarlar size.
Çoğu kez de duymamazlıktan gelirler.
İşte radar konusu da böyle oldu.
Neymiş efendim radar neden İstanbul ile Bodrum
arasına konmuş da
Karadeniz’de yokmuş?
Kerameti kendiden menkul
anlı şanlı
bol takipçili bazı gazeteciler almış eline sazı
sanki bi koşu gidip de
tüm radarları tespit etmişler gibi.
Kalpleri öyle kararmış ki
milletin iyiliğine olmuş olmamış
fark etmiyor.
Çünkü istiyorlar ki
olsun herkes her şeye karşı.
Oysa kendilerine de faydası olacak bu düzenlemelerin.