Yandex
12 Temmuz 2025 Cumartesi
İstanbul 23°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kahveye 150 TL kahvaltıya 1000 TL! Görgüsüzlükle pazarlanan esnaflık anlayışı

Halim Gençoğlu

Halim Gençoğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

Bir fincan kahveye 150 lira… Üzerine bir “serpme kahvaltı” eklediniz mi bin liraya yaklaşan bir hesap… Şaka gibi geliyor değil mi? Ama değil. Türkiye’de son yıllarda özellikle büyük şehir ve turistik bölgelerde esnaflık adı altında yürütülen bu “görgüsüzlük ekonomisi”, halkın cebine kast etmiş durumda. Üstelik bunu bir “lüks” “trend” ya da “Instagram kafesi” süsüyle yapıyorlar.

Türkiye’de 2020’den bu yana kafe ve restoranlarda kahve fiyatları ortalama yüzde 400 artmış durumda. Ancak bu artış, enflasyonla açıklanamayacak ölçüde. Örneğin TÜİK’e göre 2024 yılı sonu itibarıyla gıda enflasyonu yüzde 72 seviyelerinde. Fakat aynı dönemde bazı semt kafelerinde sade Türk kahvesi 25 TL’den 90-150 TL’ye fırladı.

Bu fiyatlara ne özel bir kahve çekirdeği, ne barista sanatı ne de eğitimli servis elemanı eşlik ediyor. Ama yine de insanlar o masalara oturuyor, çünkü kahveye değil “görünüme” para veriyorlar.

KAHVE Mİ YOKSA ALTIN TOZU MU?

Bir kızarmış tavuk 150 TL iken, içine ne konuluyor da bir kahve aynı fiyata satılıyor? Guatemala çekirdeği mi, yoksa içine altın tozu mu serpiliyor? Hayır. Genelde ortalama kaliteye sahip bir kahve çekirdeği, bol köpüklü sunum, ahşap bir tabak ve yanına kuru bir kurabiye. Fiyat? 120-180 TL arası. Üstelik bazen oturmak bile ücretli. “Manzara ücreti”, “oturma bedeli”, “sunum farkı” gibi isimlerle hesap şişiriliyor.

Son yılların yeni modası: serpme kahvaltı. Küçücük tabaklara konmuş üç zeytin, iki dilim peynir, bir kaşık bal… Üzerine bolca yeşillik ve süs. Fiyat? 800-1000 TL arası. Bazı yerlerde çocuk başına da ekstra ücret. İsraf desen almış başını gitmiş, zaten masadakilerin yarısı çöpe gidiyor. Hem mideye yazık, hem doğaya, hem de cüzdana.

İsraf mı? Evet. Çünkü birçok kişi bu kahvaltının yarısına dokunmuyor. Ama mesele karın doyurmak değil, telefonu doyurmak: Önce masanın fotoğrafı, sonra selfie, sonra hikâye. Kimin tok olduğu, kimin aç kaldığı önemli değil.

Eskiden “aç kalmış” esnafın tok müşteri arayışı vardı. Şimdi “doymuş” esnafın tok müşteriyi kazıklama telaşı var. Hakikaten geleneksel Türk esnaflığında müşteri “velinimet”tir anlayışı hakimdi. Modern şehir esnafında ise müşteri “bir defalık kazıklanacak fırsat”tır zihniyeti mevcut. Gerçek esnaflık sadelikte, samimiyette ve adalette gizlidir. “Kahveye değil, güvene para ödenen” günleri özlüyoruz.

Zira bu esnaflık anlayışı ne ticaret ahlakına, ne dini değerlerimize, ne de sosyal adalete sığar. Kendisini “marka” zanneden bazı mekanlar, üç kuruşluk ürünü parlatıp 20 katına satmayı ticaret zannediyorlar. Oysa gerçek esnaflık, müşterisini kandırmak değil, onu memnun edip kazanmak üzerine kurulur. Eskiler “müşteri velinimettir” derdi; şimdi bazı mekanlar “müşteri kerizdir” anlayışındalar.

TÜKETİCİ OLARAK TEPKİ ZAMANI

Bu düzeni değiştirecek olan yine biziz. Bu tarz işletmeleri boykot etmek, alternatif ve dürüst esnafı desteklemek zorundayız. Kafeye gitmeden önce fiyatları sormak ayıp değildir, hakkını aramak hiç değildir. Unutmayın, pazarlanmak istenen lüks çoğu zaman sadece abartılmış bir ambalajdan ibarettir.

Kahveye 150 TL vermek kahve içmek değildir; bir kültürel yozlaşmaya ortak olmaktır. 1000 TL’lik serpme kahvaltı ise sadece mideyi değil, vicdanı da zorlar. Kalite sessizdir. Lakin bu “lüks görünümlü görgüsüzlük”, artık bağıra çağıra kendini belli ediyor.

Özetle bugün Türkiye’de bir fincan kahveye 150 TL vermek, sadece kahve içmek değil; aynı zamanda sessizce soyulmaya razı olmak demektir.

kahve Kahvaltı Esnaf