MEDYANIN HALLERİ... Sahte dinciler, sahte Atatürkçüler, sahte milliyetçiler… İsrail'in borazanları
Özel savaş, emperyalizmin icadıdır. Özel savaşın en bilindik yönü, psikolojik savaştır.
Nizami harplerin temel metodu, düşmanı askeri harekâtlarla yenmektir. Gayrinizami harplerde ise öncelikle toplumun desteğini kazanmak gerekir. Savaşlarda askeri hedeflere ulaşma amacı, psikolojik savaşta zihinlere ulaşma amacına dönüşmüştür.
ABD Kara Kuvvetleri’nin resmî talimnamesi TRADOC PAM/52544’ün giriş bölümünün 3. sayfasında Psikolojik Savaş şöyle tanımlanıyor: “Çeşitli kitle iletişim kanallarını kullanarak, halkın davranış ve düşüncesinin siyasi ve askeri çıkarlar doğrultusunda belirlenmesi.”(1)
Psikolojik savaşın sertliği, savaşın ciddiliğini de gösterir: “Psikolojik savaş başlamamışsa, savaş başlamamıştır. Ve psikolojik savaş ne kadar sertse savaş o kadar ciddidir. Modern çağın savaşlarına ilişkin yasa böyledir.”(2)
İsrail, İran’a saldırdı. Bunun üzerine maalesef İran’a basımızın bazı temsilcileri ve özellikle sosyal medyada İsrail’e tepki göstermek yerine, İran’ı küçümsemeye çalışan yaklaşımlar gözlemledik. İran’ın karşılık veremeyeceğini belirtirlerken, gece yapılan Gerçek Vaat-3 operasyonu, maskelerini indirdi. Tüm bu psikolojik savaşın amacı belli: İsrail’in saldırganlığının üstünü örtmek, Türkiye ile İran’ın arasını açmak, ABD-İsrail’in siyasi çıkarlarına halkı inandırmak…
İLİŞTİRİLMİŞ GAZETECİNİN DARBE BEKLENTİSİ
İsrail Başbakanı Netanyahu, İran halkına yönetimi devirme çağrısında bulunarak, İran'a yönelik saldırıların artacağını söyledi.
Benzer bir beklenti, Irak Savaşı’nda ABD ordusuna “iliştirilmiş gazeteci” olan Cüneyt Özdemir’den geldi.
Türkiye’de İran’ı sahiplenen kesimler olduğunu belirten Özdemir, İran’ın Türkiye’ye düşmanlık yaptığını ileri sürdü. Özdemir, “İsrail onu da alacak bunu da alacak diyorlar. Zaten Büyük Ortadoğu Projesi diye bir şey uydurmuşlardı o da kayboldu gitti, uygulanmadı. Şimdi de bunu satıyorlar. İran düşmemeli diyorlar.” ifadelerini kullandı.
Eh, gazetecilik iliştirilmiş olunca, İran düşmanlığı da doğal oluyor.
Soruyoruz, bugün İran’daki bir yönetim değişikliğinden kimin çıkarı var? Kim bundan yana?
Atlantikçilerin, İsrail yandaşlarının, Türkiye'deki Amerikan yandaşlarının çıkarı İran'da rejim değişikliğinden yanadır.
TRT RAHATSIZ ETMEYE BAŞLAMIŞ!
Aydınlık okuru hatırlar, biz gündeme getirmiştik. TRT Genel Müdürü Zahid Sobacı, Bursa Uludağ Üniversitesindeki konuşmasında, "Bu yılın sonunda TRT Farsça geliyor. İran'ı rahatsız etmek durumundayız. İran'ı rahatsız etmek zorundayız." demişti. İran’ı rahatsız edecek TRT yönetimi, sanıyoruz İran’ın operasyonundan rahatsız olmuş olacak ki, TRT HABER’de İsrail’den çok İran hedef alındı. Doç. Dr. Hüseyin Alptekin gibi isimler, iliştirilmiş gazeteci Özdemir’e benzer konuşmalar yaptılar. TRT’den farklı olmayan kanallar da vardı. Hükûmete yakını, muhalifi fark etmedi. 24 TV ve Ülke TV ondan geri kalmadı. Sözcü TV, TELE 1 de aynı. Hatta öyle ki, Sözcü’nün altyazısında Netanyahu’nun sözleri sürekli dönüyordu.
ANİMASYON DEDİLER KARİKATÜR OLDULAR
İsrail’in saldırısından sonra, İran’dan kararlılık mesajları geldi. İran, İsrail’i vuracağını sosyal medya görselleri ile duyurdu. Bunun üzerine daha önceki Gerçek Vaat operasyonlarında olduğu gibi bir kısım gazeteci ve sosyal medya kullanıcısı “animasyonla saldırıyor” diyerek dalga geçmeye çalıştı. Selman Öğüt'ler, Taha Hüseyin Karagöz’ler, İran’ın ciddi yanıt veremeyeceğini belirten Nevşin Mengü’ler, hükûmete yakın trol hesaplar, haber siteleri, Türkçü görünümlü hesaplar, Türk bayraklı, Atatürklü kullanıcılar, İran’ın hesap sormasına “Hay Allah’ım korkunç” diyen Berna Laçin’ler…
Hatta ileri gidenler bile oldu. Onedio gibi siteler, İsrail Dışişleri Bakanlığının sözcülüğünü bile yaptılar.
İran’ın yanıtını animasyon diyerek küçümsemeye çalışanlar, ABD emperyalizmi ve İsrail siyonizminin karikatürü haline geldiler.
Öte yandan, İsrail’i bilim üzerinden güzelleyenler de var. Cumhuriyet yazarı Mine Kırıkkanat, sosyal medya hesabından İsrail’in bir evin duvarından geçerek yaptığı saldırıyı, “Bilimin imanı yendiğinin resmidir.” diye güzelledi.
Bir de “İkinci İsrailci” hesaplar var. İsrail’in desteğiyle bir “Kürdistan” kurulacağı hevesiyle propagandaya katılanlar. Doğrudan beşinci kol faaliyeti yürütüyorlar.
Peki, İran hakkında yalanlar üretmek, üstü kapalı İsrail övgüsü yapmak dezenformasyona girmiyor mu? İletişim Bakanlığı bunları görmüyor mu? Türkiye’de İran’a sallayarak ABD-İsrail’in yanına düşmek, savaşan kuvvete mütareke basını gibi kara propaganda yapmak, hangi özgürlüğe denk geliyor ve hangi vicdana sığıyor?
İSRAİL’İN İDAM İPİNİ 21 HAZİRAN’DA ÇEKİYORUZ
Peki animasyon diyenlere soralım.
Siz Gazze’de en son ne zaman sevinç sesleri duydunuz?
Dün gece, İran’ın bombaları İsrail’i vururken, Filistin’den acı değil, bu kez sevinç çığlıkları yükseliyordu. Ama sizin ağzınızdan zehir saçılıyor. Ağzınıza Filistin’i alırken hiç utanmayacak mısınız? O çocuklardan yüzünüz kızarmayacak mı?
İstedikleri kadar psikolojik savaş yapsınlar. Sökmüyor.
Gerçek ortada. İran moralli, İsrail ise endişeli.
İsrail sığınaklara çağrı yaparken, İsrailliler metrolara saklanırken kaçacak delik ararken Tahran sokaklarında ise İran'ın gönderdiği füzeler kutlanıyor.
Gazze'de, Yemen'de, Lübnan'da kutlama gösterileri yapılıyor.
Sonuç belli: İsrail’in yenilgisi.
İsrail saldırganlığı, kendi saldırısıyla kendisi hakkında idam kararını verdi.
O ipi çekmek için 21 Haziran'da Ankara Sakarya Caddesi'nde buluşuyoruz.
Psikolojik savaş yürütenleri de davet ediyoruz.
ABD-İsrail saflarından propagandayı bırakın, Türk milletinin yanında yerinizi alın.
DİPNOTLAR:
(1) Adnan Akfırat, Özel Savaş –Pentagon ve CIA Belgeleriyle-, Kaynak Yayınları, Geliştirilmiş İkinci Basım, Nisan 2002, İstanbul, s. 24.
(2) Hasan Yalçın, Psikolojik Savaş, Kaynak Yayınları, 3. Basım, Mart 2021, İstanbul, s. 129.