25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Müttefiğimizin müttefiki

Bayram Yurtçiçek

Bayram Yurtçiçek

Eski Yazar

A+ A-

Müttefik ne demektir? TDK’ya göre müttefik: Bağlaşıklık, işbirliği, ortak hareket etmek anlamına gelir. Müttefiklik daha çok devletler arasında yapılan ittifakları nitelemek için kullanılır. Müttefik olmak veya ittifak yapmak gereği neden duyulur? Düşmanları veya rakipleri güçlü olanlar, bunu dengelemek için kendine dost, çıkarları örtüşen devletlerle ittifak kurarlar.

Türkiye, 1. Dünya Savaşında kendisini paylaşmak için anlaşmış. Çarlık Rusya’sı, İngiltere ve Fransa’ya karşı, Almanya ve Avusturya-Macaristan imparatorluğu ile ittifak yaptı. Osmanlı devleti buna mecburdu. Çünkü savaşın nedeni Osmanlı devleti topraklarının paylaşılmasıydı.  Savaşa mecburen katıldı ve Almanlarla da ittifaka mecburdu. Bunları neden yazıp hatırlatma gereği duydum, onu açıklamak istiyorum.

Geçen hafta Türkiye ile Azerbaycan, daha önce imzaladıkları Şuşa Beyannamesini meclislerinden geçirerek müttefiklik anlaşmasını imzaladılar. Epeydir, tek millet, iki devlet olarak tanımlanan Azerbaycan ile ilişkilerimiz, Karabağ’ın Ermenistan işgalinden kurtarılmasıyla yeni bir döneme girdi. Türkiye’nin askeri ekip ve mühimmat ve Rusya’nın siyasi desteğiyle elde edilen zafer, bu ilişkinin müttefiklik aşamasına geçtiğini bütün dünyaya duyurmuş olduk.

Bu arada Azerbaycan, Karabağ savaşındaki katkılarını hesaba katarak Rusya ile de bir müttefiklik antlaşması yaptı. Azerbaycan Rusya ile imzaladığı müttefiklik anlaşmasıyla bütün dünyaya şu mesajı vermiş oldu. Batıdan ve Atlantik cephesinden kimseye bir hayır gelmez. Sorunların çözümü Avrasya’dadır. Avrasya coğrafyasının büyük devletlerinden Rusya ile müttefik olmak Azerbaycan’ın çıkarlarına uygundur. Bu antlaşmanın imzalanma tarihi çok önemlidir. Ukrayna sorununun dünyanın gündeminde ilk sırada olduğu ve Rusya’nın yaptırım tehditleri ile sıkıştırılmak istendiği bir ortamda Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev Moskova’ya giderek Putin’le müttefiklik anlaşması imzaladı. Dostluklar zor günlerde belli olur. Aliyev Batılı ülkelerin tehditlerine karşılık Rusya’nın yanında olduğunu gösterdi.

Biz Azerbaycan ile müttefikiz, Azerbaycan da Rusya ile müttefik. Azerbaycan Batının, Nato’nun haksız olduğunu söyleyip Rusya’nın yanında yer alırken, biz ise Atlantik cephesinde yer alan bir tutum alıyoruz. Şimdi nesnel olarak müttefikimiz Azerbaycan ile karşıt kamplarda yer almış oluyoruz.

Ben cidden merak ediyorum? Cumhurbaşkanlığı Hükümet siteminde bakanların fikir belirtme hakları yok mu? Örneğin, Dışişleri Bakanı, Kabinenin önüne Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehdit ve tehlikeler ile ilgili bir analiz koymuyor mu? Ya da NATO’nun doğuya doğru genişlemesinin Türkiye ve Rusya açısından yaratacağı tehlikeleri görmüyor mu? NATO’nun doğuya doğru genişlemesinin Avrupa’da ve Dünyada barış ve güven ortamını yok edeceğini görmüyor mu? Ciddi bir devlet geleneği olmayan Hırvatistan ile Macaristan NATO’nun doğuya doğru genişlemesinin Avrupa’da barış ve güvenliği tehlikeye soktuğunu görüyor ve veto edeceğini söylüyorken, bizim hükümet ise ABD’nin NATO içindeki borazanı gibi, Ukranya’nın NATO’ya girmesini destekleyeceğini açıklıyor. Türkiye’nin ağırlığını ve saygınlığını yok ediyor.

Bu durumdan eminim en çok rahatsız olan Azerbaycan’dır. Türkiye, üzülerek belirteyim ki üçüncü sınıf kadrolarla, dostunu ve düşmanını bile ayırt edemediği bir hükümet tarafından yönetiliyor. Adamlar Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ı devirmek için darbe yapmaya çalışıyor, Onu ve ailesini yok etmek için bir infaz timi kurup kaldığı otele saldırıyorlar, senin ekonomini maf ederim diyetehditler savuruyorlar, Türkiye’yi bölmek için savaşan terör örgütüne binlerce tır silah ve mühimmat veriyorlar, Ermeni soykırımı yaptığımızı söylüyorlar, saymakla bitmeyecek kötülükler yapıyorlar, biz ise hala bunları destekliyoruz.

Bir devlet için en önemli tespit kısa, orta ve uzun vadede dostlarını ve düşmanlarını belirlemek ve ona göre bir dış politika belirlemektir. Gerçek dostlarımız ve düşmanlarımız kimlerdir? Bu soruya hükümetimiz bir cevap üretemediğini görüyoruz. Rusya ile düşmanlık noktasına getir ilişkileri, Ukrayna ile dost olduğunu söyle, bu tutumun Türkiye’ye ekonomik ve siyasi maliyetinin ne kadar olacağını hesap edebildi mi? Türkiye Rusya dostluğu hükümetlerden bağımsız olarak zorunludur. Bunu anlamayanlar bu ülkeyi yönetemezler. Ukrayna bize dost mudur? Hayır. Neden, çünkü şu anda batının bir kuklası yönetim Ukrayna’yı yönetiyor. Ama önümüzdeki günlerde Ukrayna da boyunun ölçüsünü alacak ve Batının başına sardığı felaketi görerek, batıcılığı terkedecektir. İşte o zaman Türkiye Ukrayna ile de dost olacağız, Ermenistan’la, Paşinyan’la olduğu gibi.