Yandex
06 Şubat 2025 Perşembe
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Nuh’suz gemi, Nuh’suz tufan

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

Bilinen efsaneye göre Tanrı insanların kendisine itaatsizlik etmeye başlaması üzerine onları cezalandırmak için dünyada bir tufan yaratacağını söyler ve Nuh peygamberi bunu tebliğ etmesi için görevlendirir. Nuh’un kendi ailesinden başka bu çağrıya kulak veren çıkmaz. Peygamberin diğer görevi de bir gemi inşa etmek ve her hayvandan birer çifti bu gemiye yerleştirmektir. Gemiye, tufanın geleceğine iman etmeyenler alınmamıştır.

Uluslararası film kategorisinde Letonya’nın Oscar adayı olan canlandırma/animasyon sineması örneği “Flow: Bir Kedinin Yolculuğu”, bu efsaneyi epeyce “rahatlatan” ve insansızlaştıran, alışıldık kalıplardan kurtarılmış biçimde çok daha dar bir yoruma tabi tutarak yeniden işleyen bir film. Tanrı’yı ve Nuh peygamberi devre dışı bırakan, dahası hiçbir insan figürüne ve diyaloga yer vermeyen bir film var karşımızda. Meydana gelen büyük selden sonra bir kedi ve üç-beş hayvanın bir sandalla çıktıkları maceralı yolculuğu öyküleniyor ve film kendisini işitsel olarak sadece sevimli kedinin miyavlamalarıyla ifade ediyor.

İNSANSIZ TOPRAKLARDA BİLGELİK

Yönetmen Gints Zilbalodi, insanlığın başına ne geldiğinin bilinmediği; geride bıraktıkları binaların, heykellerin, yelkenli bir sandalın ya da ayna gibi eşyaların, Tanrısız, peygambersiz ve insansız bir dünyada tıpkı sudaki akis gibi “yansıtma” işlevi gördüğü filmde, kendilerini “akışa” bırakan, ne olup bittiğini anlamaya çalışan hayvanların dayanışmasına vurgu yapıyor. Dini referanslar yerine felsefi-düşünsel boyutu öne çıkan, bir kıyamet ve kıyamet-sonrası tasvirinden çok çevresel sorunlara dikkat çeken, insanlardan yoksun topraklarda imandan çok içgüdülerin yön verdiği maceralı bir yolculuk var karşımızda. Köpeklerden balinalara, kuşlardan lemurlara açılan yelpazede hayvanlar dünyasına “bilgelik” ve işbirliği çerçevesinde bakan ve zamansız-tarihsiz bir öykü anlatan “Bir Kedinin Yolculuğu”, insanlardan arta kalan her şeyi yükselen suyla yüzleştiriyor. Tanrı, peygamber ve insan olmadığı gibi herhangi bir lider de yok bu dünyada.

TEKNEDE HERKESE YER VAR

3DCG teknolojisinin parlak bir örneği niteliğindeki, bilgisayar yaratımı karakterleri canlıymış gibi algılayacağınız, alabildiğine sakin ve en küçük ayrıntısına dek kusursuzca kotarılmış, hiçbir acelesi olmayan hayvanların uzun çekimlerle takip edildiği “Bir Kedinin Yolculuğu”, ağırlığı başroldeki kediye veriyor elbette ama diğerlerinin de çok başarıyla işlendiğini söylemek gerek. Kedinin, giderek büyüyerek gelmekte olan dalgalardan kaçan bir geyik sürüsünü izlemesi gibi sahneler de unutulacak gibi değil. Felaketin ardından karamsar ve kasvetli bir atmosfer yaratmak yerine seyirciyi oldukça aydınlık bir mikrokozmosla karşı karşıya bırakan Gints Zilbalodi, her yeni gelenin kabul edildiği, herkese yer bulunan sandalla da umut dolu mesajlar veriyor aslında. Hayvanlar arasında zaman zaman ufak çatışmalar çıkıyor, kedi ölümü hissettiği rüyalar görüyor ama hayatta arkadaşça kalabilmenin yolu hep bulunuyor.

Öncelikle yetişkinlere mi çocuklara mı hitap ettiğini ayırt etmenin zor olduğu, eğlendirici özelliği pek olmayan, öncelikle insan kaynaklı iklim krizine dair bir “tebliğ”de değil ama uyarılarda bulunan, bunu da korkutucu-cezalandırıcı bir anlatıma başvurmadan gerçekleştiren “Bir Kedinin Yolculuğu”, suların alçalmasından sonra geyiklerin tekrar ormanda özgürce koşabileceği müjdesi vermeyi de ihmal etmiyor. Bu filmin Oscar yolculuğunun nasıl sonuçlanacağını merak etmemek elde değil.

Sinema