Yandex
17 Haziran 2025 Salı
İstanbul 28°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Olası bir Hindistan-Pakistan nükleer savaşının gezegenimize etkileri

Uğur Güven

Uğur Güven

Gazete Yazarı

A+ A-

Bulunduğumuz yüzyılın başından bu yana nükleer silahların varlığı, insanlık için her zaman bir “kıyamet senaryosu” tehdidi oluşturdu. Ancak bu tehdit sadece süper güçlerin çatışmalarıyla sınırlı değil. Güney Asya’da, Hindistan ile Pakistan arasındaki uzun süreli siyasi ve askeri gerginlik, dünya kamuoyunu zaman zaman alarm durumuna geçirmiştir. Özellikle şu son bir haftadır olan çatışmalar her ne kadar ateşkes ile sonuçlanmış olsa da iki ülke arasındaki gerginlik daha uzun süre devam edeceğe benziyor. Peki ya bu iki ülke arasında tam ölçekli bir nükleer savaş çıkarsa? Gerçekten de tüm nükleer başlıklar ateşlenirse, sonuç sadece bu iki ülke için değil tüm gezegen için yıkıcı olur ve sadece bu iki ülke değil Türkiye’ye kadar uzanan bir coğrafyada tarımı, yaşamı ve toplumu etkileyen çok ciddi etkileri olduğu gibi tüm gezegene dahi etkileri olacaktır.

SANİYELER İÇİNDE MİLYONLARIN ÖLÜMÜ

Hindistan’ın tahminen 160, Pakistan’ın ise 170 civarında nükleer savaş başlığı olduğu tahmin ediliyor. Bu silahların çoğu kısa ve orta menzilli füzelerle taşınabilir durumda. Bu başlıkların çoğunun 10 ila 45 kiloton arası patlayıcı güce sahip olduğu, bazılarının ise Hiroşima'nın üç-dört katı büyüklüğünde olduğu biliniyor. Ancak rapor edilmemiş megaton büyüklüğünde nükleer silahların da her iki ülkenin elinde olabileceği tahmin ediliyor.

Savaşın başlaması halinde büyük şehirler – Delhi, Mumbai, Karaçi, Lahor, İslamabad – doğrudan hedef alınacaktır. Bu şehirlerin her birine birden fazla bomba düşmesi, sadece ilk birkaç saat içinde 20 ila 25 milyon insanın ölümüne neden olabilir. Yangın fırtınaları, radyasyon ve yapısal yıkım birleşerek hayatta kalanları da çaresiz bırakacaktır. Modern hastaneler yok olacak, altyapı çökecek, elektrik, su ve haberleşme sistemleri dakikalar içinde duracaktır.

NÜKLEER YANGINLAR VE ATMOSFERE SALINAN DUMAN

Ancak asıl felaket, nükleer savaşın çevresel etkileriyle başlar. Nükleer patlamalar, şehirlerde devasa yangınlara yol açar. Bu yangınlar atmosfere büyük miktarda siyah karbon salar. Bilim insanları, böyle bir savaşta yaklaşık 5 ila 7 milyon ton siyah karbonun stratosfere ulaşabileceğini hesaplıyor. Bu duman tabakası, güneş ışığını engelleyerek küresel sıcaklıkları birkaç derece düşürür – bu da "nükleer kış" dediğimiz olguyu başlatır. NASA’nın iklim modellerine göre böyle bir senaryoda dünya genelinde sıcaklıklar ortalama 1.5 ila 3 derece düşer. Ancak Güney Asya, Çin, Doğu Asya ve Avrupa'da bu düşüş 5 dereceye kadar çıkabilir. Yazlar kışa döner, tarımsal üretim çöküşe geçer. Bu derece bir düşüş dünya iklim döngüsünü de oldukça bozacak ve beklenmedik fırtınalar ve iklim felaketleri de yaşanabilecektir.

RADYASYON YAYILMASI

Radyoaktif serpinti, patlama sonrası gökyüzüne yükselen mantar bulutunun içinde oluşan toz ve parçacıkların rüzgarla taşınarak geniş alanlara yayılmasıyla oluşur. Bu serpintinin ulaşabileceği mesafe şunlara bağlıdır:

Patlamanın yüksekliği (yüzeyde mi havada mı?)

Patlama gücü (kiloton veya megaton)

Rüzgâr yönü ve hızı

Topoğrafya (dağlık mı, düzlük mü?)

Yüzeye yakın yapılan bir patlamada radyoaktif serpinti çok daha yoğundur. Hindistan-Pakistan senaryosunda büyük şehirler hedef alındığında çoğu patlama yüzeye yakın olacaktır; bu da serpinti miktarını büyük ölçüde artıracaktır.

20 kilotonluk bir bomba, rüzgârın yönüne bağlı olarak 50-100 km uzağa kadar ölümcül dozda radyasyon taşıyabilir.

100 kilotonluk birkaç bomba, birkaç saat içinde 200-300 km'lik bir hattı yaşanmaz hale getirebilir.

Toplamda, 200’den fazla nükleer başlığın kullanılmasıyla yaklaşık 1.500.000 km²’lik bir alanda ölümcül radyasyon etkisi beklenebilir. Bu, Türkiye yüzölçümünün yaklaşık iki katına denk gelir.

Stratosfere çıkan bazı ince partiküller, haftalar içinde dünya çevresinde dolaşarak küresel ölçekte düşük düzeyli radyasyon yayabilir ve beklenmedik bölgelerde yaşamı uzun vadede etkileyebilecek konsantrasyonlara ulaşabilir.

TARIMDA KÜRESEL ÇÖKÜŞ

Güneş ışığının azalması ve sıcaklık düşüşü, özellikle Asya ve Afrika’daki tarıma doğrudan darbe indirir. Hindistan’daki pirinç, buğday ve darı üretimi yüzde 20-50 oranında azalabilir. Pakistan’ın pamuk, şeker kamışı ve tahıl üretimi durma noktasına gelir. Fakat bu etki sadece savaşan ülkelerle sınırlı kalmaz. ABD, Çin, Brezilya, Rusya gibi büyük tarım üreticisi ülkelerde de üretim yüzde 10 ila yüzde 30 oranında azalabilir. Yetersiz beslenme nedeniyle sadece ilk yıl içinde dünya genelinde 1 ila 2 milyar insan açlık riskiyle karşı karşıya kalabilir. Gıda fiyatları fırlayacak, stoklar yetersiz kalacak, kıtlıklar başlayacak. Küresel mülteci krizleri patlak verecek.

SU VE BALIKÇILIĞA ETKİLER

Nükleer patlamalar yalnızca atmosferi değil su kaynaklarını da kirletir. Nehirler, göller ve yer altı su kaynakları radyasyonla bulaşır. Hindistan ve Pakistan gibi tarıma dayalı toplumlarda sulama sistemleri çöker, su içilemez hale gelir. Ayrıca büyük kentlerin limanlarında meydana gelecek nükleer patlamalar, okyanuslara da radyasyon salınmasına yol açar. Balıkçılık sektörü, bu durumdan ciddi şekilde etkilenir. Okyanus suları, sadece 1-2 derece soğuduğunda bile ekosistemler bozulur. Ton balığı, sardalya, gibi türler yok olur veya göç yolları değişir. Radyasyonun besin zincirine girmesiyle insanlar kolay balık tüketemez hale gelir.

RADYASYONUN UZUN VADELİ ETKİLERİ

Hiroşima ve Nagazaki’den elde edilen deneyimler, radyasyonun etkisinin yıllarca hatta on yıllarca sürebileceğini gösteriyor. Bir nükleer savaşın ardından radyasyon sadece patlama merkezlerinde değil rüzgârla taşınarak yüzlerce hatta binlerce kilometre uzaklıktaki bölgeleri de etkileyebilir. Radyasyona maruz kalan insanlarda kanser oranları, doğum kusurları ve genetik bozukluklar ciddi oranda artar. Tarım arazileri yıllarca işlenemez hale gelir. Hayvanlar, böcekler, mikroorganizmalar da etkilenir; doğanın dengesi bozulur.

NÜKLEER KIŞ: GEZEGENİN DONMASI

Belki de en korkutucu olanı, "nükleer kış" senaryosudur. Bilim insanlarına göre Hindistan-Pakistan arasında çıkacak bir savaş, küresel ölçekte sıcaklık düşüşüne ve tarımsal üretimin birkaç yıl boyunca sekteye uğramasına yol açacak kadar duman üretir. Dünya adeta mini bir buzul çağına girebilir. Bu senaryoda yeryüzünün büyük bölümü karla kaplanır, mevsimler değişir, seller ve kuraklıklar artar. İklim dengesinin bozulması sadece insanların değil hayvanların, bitkilerin ve tüm canlı yaşamının tehdit altına girmesine neden olur. Bu, ekosistemlerin zincirleme çöküşü anlamına gelir.

UZAK DURULMASI GEREKEN BİR FELAKET

Böylesine geniş kapsamlı bir felaket senaryosunda korunmak son derece zordur. Nükleer sığınaklar sadece sınırlı sayıdaki insanı koruyabilir. Radyoaktif serpinti nedeniyle dışarı çıkmak haftalarca, hatta aylarca imkânsız hale gelir. Radyasyon geçirmez giysiler, gaz maskeleri ve yiyecek stokları hayat kurtarıcı olabilir. Ancak milyonlarca insan için bu önlemler erişilemezdir. Ülkeler düzeyinde ise küresel diplomasi, silahsızlanma anlaşmaları ve çatışma çözüm mekanizmaları hayati önem taşır. BM gözetiminde Güney Asya’da bir nükleer silahsızlanma süreci başlatmak, belki de insanlık için en akılcı yoldur.

Hindistan ve Pakistan arasında gerçekleşebilecek tam ölçekli bir nükleer savaş, sadece iki ülkeyi değil tüm dünyayı felakete sürükleyebilir. Milyonlarca insanın anında ölmesiyle başlayacak bu senaryo, iklimin çöküşü, tarımın durması, su kaynaklarının kirlenmesi, balıkçılığın çökmesi ve küresel açlıkla devam eder. Gezegen, insanların hataları yüzünden kendini cezalandırır. Tabii bu yazı sadece Pakistan-Hindistan için değil de tüm nükleer savaşlar için geçerlidir ve ülkemizde hızla bu konularda gereken önlemleri almalıdır. Bu önlemleri de ileride başka bir yazıda anlatmaya çalışırım. Bu yazıyı da Ulu Önder Atatürk’ün ünlü sözüyle kapatalım: “Yurtta sulh cihanda sulh.”

Hindistan Pakistan