Yandex
15 Haziran 2025 Pazar
İstanbul 17°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Olmazları olduran süreç

Fikret Akfırat

Fikret Akfırat

Gazete Yazarı

A+ A-

PKK’nın fesih süreciyle ilgili Türkiyemizin güzide “muhalif”lerinin önemli bir kısmı şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Bu, Tayyip Erdoğan’ın iktidarını sürdürmek için başvurduğu bir oyundur. İktidar zayıfladı, DEM Parti’nin desteğine ihtiyacı var. Bundan iktidar ve Tayyip Erdoğan kazançlı çıkar! Öyleyse buna karşı çıkmalıyız.”

Aslında bu yönde bir propaganda başından beri sürdürülüyor. Bu propagandanın asıl merkezi ise Washington, Londra, Brüksel ve Tel Aviv’de. Ama, herkesten daha hızlı “Atatürkçü” ya da “milliyetçi” pozlarla sahneleniyor. Kafası “NATO demokrasisi”nin sandığına gömülmüş olanlar bu yönlendirmeyle, “PKK kendini feshetmeyecek, feshetse de silah bırakmayacak” iddiasının peşinden koşmaya devam ediyor. Örgüt yönetimi “Öcalan’ın çizdiği çerçevede kongremizi topladık” diye açıklama yaptığı halde, bu kez de başka “olmaz”lar sıralanıyor.

EN ÇOK KİM KARŞI?

Oysa, bu gelişmeyi önyargısız, Türkiye’nin devlet ve toplumun toplam menfaatleri açısından değerlendirmek, bizi doğru sonuca götürecektir. Önce şuradan başlayalım:

PKK’nın kendini feshetmesi ve silahlarını bırakması en çok kimi rahatsız ediyor?

Epey geniş bir liste oluşturmak gerekir. Ama en başa İsrail’i yazmalıyız. İsrail, bu yöndeki adımları baltalamak için bütün imkanlarını devreye sokuyor. Çünkü İsrail, güncel planda Türkiye’yi stratejik tehdit olarak görüyor. ABD devleti içinde etkili olan bir hâkim sınıf kliği ve onların dünya çapındaki ortaklarını da bu listenin en başında görebiliriz. Başka? Bu gelişmenin sonunda Türkiye’nin güçlenmesinden rahatsız olan bazı devletler de var. Fakat, bu sürecin başlamasını ve ilerlemesini sağlayan Türkiye’nin uluslararası alandaki konumu ve aynı zamanda küresel ölçekteki güç değişiklikleri, bu devletlerin sonucu değiştirmelerine imkân vermeyecek şekilde etkisizleşmesine neden oluyor. Daha açık bir ifadeyle, Türkiye’deki bu gelişmelerin uluslararası zemini çok kutupluluğun gelişmesi ve ABD’nin dünya çapında geriye çekilmesi.

MİLLETLEŞME SÜRECİNİN TAMAMLANMASI

Şunu bir kez daha vurgulamakta yarar var:

PKK terörü ve etnik ayrılıkçılık Türkiye’nin başına emperyalizm tarafından sarılmıştır. Başka bir deyişle, Türkiye aslında, 40 yıldır ABD emperyalizminin vekil gücü olarak kullandığı PKK terörü ile mücadele etmektedir. Türkiye, son 30 yıldır adım adım ABD stratejisine karşı silahla yanıt verme stratejisini uygulamıştır. Bu adı konmamış bir Türkiye-ABD savaşıdır. Bu mücadelede ya ABD’nin istediği olacaktı ya da Türkiye’nin. Türkiye kazandı. Bu mücadelenin sonunda PKK, lideri Öcalan’ın ağzından bütün hedeflerinin geçersizliğini ilan etmiştir.

Öcalan, 27 Şubat’taki çağrısında, PKK’nın “aşırı milliyetçi savruluşunun” sonucunda benimsediği “ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler”in geçerli olmadığını vurgulamış ve “devlet ve toplumla bütünleşme için” örgütün kendini feshetmesini ve bütün grupların silah bırakmasını istemişti.

Konu, Türkiye’nin 40 yıldır on binlerce cana, milyarlarca dolara mal olan terör ve ayrılıkçı siyaset belasından kurtulmasıdır. Unutmayalım, eğer arkasında bir silahlı örgüt yoksa, Türkiye’nin bugünkü koşullarında zaten zemini olmayan ayrılıkçı siyaset de zamanla ortadan kalkacaktır. Meselenin özü Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Devrimimizle başladığımız milletleşme sürecinin tamamlanmasıdır. Türkler ve Kürtlerin ana çoğunluğunu oluşturduğu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuran Türkiye halkının Türk milleti olarak birleşmesi, kaynaşmasıdır. PKK’nın feshedilmesi ile içine girilen yol budur.

PKK