OYAK’ta işler iyi gitmiyor -1
17 MAYIS 2025’te yapılan Genel Kurul Toplantısı tutanağının yayınlanması sonrasında -OYAK Yönetimi tarafından kabullenilmese de- OYAK’ın büyüme hızındaki yavaşlamanın kronikleştiği, daha da anlaşılır hale geldi. Hemen belirtmeliyim ki OYAK’ın büyümesinde, son yıllarda dikkat çeken ‘kronik yavaşlama’, bilhassa emekli OYAK üyelerini sabır taşına dönüştüren önemli bir sorundur. Somutlaştırabilmek için rakamlarla açıklayayım…
2007’nin sonunda varlıklarının toplamı 10,5 milyar lira kadar olan OYAK, 2015’in sonunda bu değeri 54 milyar lira civarına taşıdı. Türkiye’de enflasyonun tek haneli olduğu bu dokuz yıllık dönemde dört kat büyümek, başarı mıdır? Hemen karşılaştırma yaparak soruyu cevaplandıralım… Aynı dönemde, Koç Holding, varlıklarının toplamını 57 milyar liradan 73 milyar liraya artırabildi, yani yalnızca 1,3 kat büyüyebildi. Özetlersek, Koç Holding’in 1,3 kat büyüyebildiği 2016 öncesi dokuz yıllık dönemde dört kat büyüyen OYAK, büyük bir başarıya imza atmış oldu.
Sorun, OYAK Yönetimi’nin değiştiği 2016’da başladı. Yeni yönetim, OYAK’ın 2016’nın sonunda 64,5 milyar lira olan varlık toplamını, 2024’ün sonunda 1 trilyon 209 milyar liraya çıkardı. 2016-2024 arası döneminde nesnel bir performans karşılaştırması yapmak gerekirse, Koç Holding, varlık toplamını 70,93 milyar liradan 3 trilyon 908 milyar liraya çıkardı, yani 55 kat büyüdü. 2007-2024 karnesine göre OYAK koşarken emeklemeye, Koç Holding ise emeklerken koşmaya başladı… Her ne kadar, OYAK Yönetimi 18,7 kat büyüme üzerinden ama iki haneli ve yüksek enflasyon döneminde olduğumuzu unutarak ‘kendi kendine methiyeler düzmekte ise de’, 2016 öncesinde enflasyonun birkaç katı büyümeye alışkın olan OYAK üyeleri, özellikle 2022’den itibaren enflasyon oranının azıcık üzerinde seyreden bu ‘cılız’ büyümeden memnun kalamadılar.
Son yıllarda ortaya çıkan bu dikkat çekici ‘yavaşlama’yı örtmek isteyen OYAK Yönetimi, ‘rakamları bilgiçlikle pazarlama’nın ötesinde, OYAK’ı bir ‘tamamlayıcı mesleki emeklilik fonu’ olarak da tanımlamaya başladı. Böylece OYAK Yönetimi, OYAK’ı diğer büyük holdingler ile mukayese edilmekten kurtarmış, yalnızca diğer emeklilik fonları ile karşılaştırılabilir hale getirmiş olduğunu varsayıyordu. Ne yalan söyleyeyim, ustaca hazırlanmış bir algı çalışması, hayran kaldım… Neyse ki OYAK Yönetimi’nin, OYAK üyelerinin rolünü ‘emeklilik fonu tasarrufçuluğu’ ile sınırlandırmaya çalışması ve bu hikâyeyi, her lafın arasına sıkıştırıp durması, yaklaşık 500 bin OYAK üyesinin birer OYAK hissedarı olduğunu, daha açık bir ifadeyle OYAK’ın 500 bin patronundan biri olduğu gerçeğini değiştirmez.
2016’daki siyasi ortam, AK Parti Hükûmeti’nin OYAK Yönetimi’ni değiştirmesini gerektirmiş olabilir. Buna itirazım yok. Fakat, AK Parti Hükûmeti de OYAK üyelerinden, OYAK’ın yavaşlayan performansını sineye çekmesini beklememelidir. ‘Allah Allah! OYAK Yönetimi’nin Hükûmet ile ne alakası var? OYAK’ın Yönetimi’ni, zaten OYAK üyeleri belirlemiyor mu?’ sorusunu sormuş olabilirsiniz. Cevabı birlikte bulalım…
HÜKÛMET’TEN BAĞIMSIZ MI?
OYAK Yönetimi’nin başarısını/başarısızlığını sorgulayacak ve başarısız bulursa OYAK Yönetimi’ni değiştirecek tek mekanizma, her yıl mayıs ayında toplanan OYAK Genel Kurulu’dur. OYAK Genel Kurulu’na;
-’Cumhurbaşkanı’nın atamış olduğu’ Milli Savunma Bakanı ile Hazine ve Maliye Bakanı,
-’Cumhur İttifakı’nın çoğunlukta olduğu TBMM’nin seçmiş olduğu’ Sayıştay Başkanı,
-’Türkiye’nin büyük bankalarının seçmiş olduğu’ Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı,
-’Cumhurbaşkanı’nın atamış olduğu’ MSB Bütçe ve Mali Hizmetler Genel Müdürü,
-’Cumhurbaşkanı’nın atamış olduğu Milli Savunma Bakanı’nın seçtiği’ 3 iş insanı (Son 8 yıldır, Kale Şirketler Grubu, Pelit Pastaneleri, BMC dışından iş insanları tercih edilmemiş ve hep aynı iş insanları seçilmiştir.),
-’Özel sektör firmalarının seçmiş olduğu’ TOBB Başkanı (23 yıldır, Rifat Hisarcıklıoğlu),
-’Çoğunluğu AK Parti Hükûmeti bakanlarının oluşturduğu Yüksek Askeri
Şura’nın kararı ve Cumhurbaşkanı’nın onayı ile terfi ettirilmiş ve Cumhurbaşkanı’nca atanmış’ olan;
*4-5 Orgeneral/Oramiral,
*0-5 Korgeneral/Koramiral,
*1-3 Tümgeneral/Tümamiral,
*1-5 Tuğgeneral/Tuğamiral,
-‘Cumhurbaşkanı’nın atamış olduğu Bakan (veya hiyerarşik astının) onayı ile nasbedilmiş ve terfi ettirilmiş’ olan;
*4-10 Albay
*1-4 Yüzbaşı/Binbaşı/Yarbay,
*4-7 Astsubay Kıdemli Başçavuş,
*0-1 Astsubay Başçavuş,
*2-3 Uzman Çavuş,
*1 Devlet Memurundan oluşur.
Kombinasyonu yukarıdaki gibi değişken olan OYAK Genel Kurulu’nun Hükûmet’ten ne kadar bağımsız olduğuna, ben bir şey demeyeyim, buyurun siz karar verin…
ÜYELERİN TALEBİNİ DİLLENDİRMİYOR
Türkiye’nin en büyük holdinglerinden biri olan OYAK Genel Kurulu toplantılarında muhteşem fikirlerin havada uçuştuğunu, önümüzdeki 10-20 yılın vizyonunun sunulduğunu ve çok aktif geçtiğini düşünebilirsiniz. Fakat düşündüğünüz gibi değil…
Her şeyden önce, 38 kişilik OYAK Genel Kurulu’nun, -her ne hikmetse- ‘tam mevcut’ yerine 28-32 kişilik ‘çoğunluk’ ile toplanması, bir alışkanlık hâline gelmiş durumdadır… Türkiye’de ödenen toplam vergilerin -yıllara bağlı olarak- yüzde 1,34’ü ile yüzde 2,3’ü arasında değişen miktarını ödeyen OYAK’ın Yıllık Olağan Genel Kurul gibi önemli bir toplantısına -katılması gerektiği hâlde- katılmayan 6 ila 10 arasındaki kişinin kimler oldukları ve niye katılmadıkları meselesi, şeffaf olmakla övünen(!) OYAK Yönetimi’nin yayınlarına yansıtmadığı, yani dolaylı şekilde üstünü kapattığı konulardan biridir. Uzatmayayım, OYAK Genel Kurul üyelerinden bazılarının, yıllık toplantılara bile katılmayarak bu önemli görevi ciddiye almadıklarını dikkatinize sunarak devam edeyim…
38 yerine 28-32 kişi ile yapılabilen OYAK Genel Kurulu yıllık olağan toplantısı, 2,5-3 saat civarında sürmektedir. Türkiye’nin toplam dış satımının yüzde 2-3’ü kadarını yapan OYAK’ın topu topu 2,5-3 saat süren yıllık Genel Kurul toplantılarında;
-Milli Savunma Bakanı’nın (yokluğunda en kıdemli kurul üyesinin) 10-15 dakikalık açılış-kapanış konuşmaları,
-Yönetim Kurulu Başkanı’nın 10-20 dakikalık OYAK’ı öven konuşması,
-OYAK Genel Müdürü’nün ve/veya diğer Genel Müdürlük yöneticilerinin 40-80 dakikalık OYAK’ı öven konuşmaları,
-1-2 Denetleme Kurulu üyesinin 20- 30 dakikalık olumsuzluk içermeyen özet değerlendirmeleri,
-Genellikle rütbeleri Albaydan büyük olmayan, çoğunlukla Astsubay Kıdemli Başçavuş rütbesinde ve istisnasız olarak OYAK Temsilciler Meclisi tarafından seçilmiş 20 Genel Kurul üyesi arasından söz alan 2-6 kişinin toplamda 20-50 dakikalık yüzeysel, olumsuzluk içermeyen özet değerlendirmeleri ve teşekkür konuşmaları,
-Genel Kurul üyesi bir iş adamının ve/veya Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı’nın 5-10 dakikalık yüzeysel, olumsuzluk içermeyen değerlendirmeleri ve teşekkür konuşmaları,
-Geri kalan zamanda da ‘OYAK Genel Müdürü’nün geçmişte yaptıklarını onaylayan ve geleceğe yönelik ilave yetki taleplerini karşılayan’ önergelerin oylamaları ve tartışılmaksızın, oy birliği ile jet hızında kabul edilmeleri dışında bir şey bulmak güçtür.
Tutanaklardan anladığıma göre, bu toplantıların hiçbirinde sorgulama, sual ve olumsuz eleştiri yapılmamış; kanımca, yasal değişikliklere gidilmez ise gelecek toplantılar da aynı havada sürüp gidecektir…
Son 8 yıldır yapılagelen OYAK Olağan Yıllık Genel Kurul toplantıları ‘şablonu’nunda;
-Yalnızca 8-10 kişinin -tartışmaya yol açmayacak şekilde, yüzeysel ve olumlu tablolar sunan- genel ve benzer konuşmalar yaptıkları,
-Geriye kalan 20-30 kişinin ise sessizce dinledikleri, yalnızca önergelerin oy birliği ile kabul edilmesini sağlamak için el kaldırmanın ötesinde hiçbir varlık göstermedikleri, sizin de dikkatinizi çekti mi?
38 yıl üniforma giymiş bir emekli asker olarak merak içindeyim: TSK’nın en basit toplantılarında bile, ‘suskunluğa’ izin verilmez iken ve istisnasız her katılımcı -olumsuz da olsa- ‘özgün ve özgür’ fikrini sunmaya teşvik edilirken,
OYAK Genel Kurul toplantılarındaki bu suskunluk, bu tartışmaya ve sorgulamaya kapalılık niye?
2024 sonu rakamlarıyla 1,2 trilyon lira, yani Türkiye’nin gayri safi yurt içi hasılasının 36’da 1’i kadar bir maddi varlığın yönetimi için yapılan toplantılara bakın hele…
Gerçekçi olmak gerekirse, atama, terfi ve görev ilişkisi, yani hiyerarşi gölgesi altındaki OYAK Genel Kurul Toplantılarından verim beklemek, pek mümkün görünmüyor…
Hükûmet ve TBMM, OYAK’ı bu formalite bağımlılığından ve yapaylığından kurtarmalı, emekli üyelerine yani hiyerarşi kaygısı bulunmayan üyelerine OYAK Temsilciler Kurulu ile Genel Kurulu’nda yer verecek hukuki düzenlemeleri acilen yapmalıdır… Emin olun, böyle bir düzenleme, memleketin de OYAK’ın da iyiliğine olur… Bu önerimin kendiliğinden gerçekleşmesini beklemeye kalkarsak; ‘çok bekleriz(!)’… Fazla beklememek için OYAK’ın emekli üyeleri, dişlerini gıcırdatmak yerine Ordu Yardımlaşma Derneği, yani OYAD çatısı altında örgütlenmelidir…
Devam edeceğiz…