Putin’in gözüyle çok kutuplu dünyanın doğası
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkesindeki en itibarlı ve etkili düşünce kuruluşu olan Valdai Kulübü’nün 2 Ekim’deki 22. Yıllık Toplantısı’na katıldı. Kuruluş’un bu yılki toplantısının ana konusu çok merkezli dünya ve çok kutupluluk olarak belirlenmişti. Bu çerçevede 29 Eylül’den 2 Ekim’e kadar üç gün boyunca 42 ülkeden 140 katılımcının bir araya geldiği oturumlarda tartışmalar yapıldı. Son günkü genel oturuma katılan Putin’in konuşması Türkiye’de ve uluslararası basında daha çok güncel Ukrayna meselesi üzerinden haberleştirildi. Oysa Putin, çok kutupluluk ve uluslarası gelişmelerin genel gidişatı hakkında dikkat çekici değerlendirmeler yaptı.
‘YENİ DÜNYA’NIN KODLARI
Putin, günümüz dünyasının doğasına ilişkin belirlemelerini 6 noktada şu şekilde özetliyor:
“1. Günümüz dünyası dış politika için çok daha açık -hatta yaratıcı denebilir- bir alan sunuyor. Hiçbir şey önceden belirlenmiş değil; gelişmeler farklı yönlere gidebilir. Büyük ölçüde, uluslararası iletişimdeki her katılımcının eylemlerinin hassasiyetine, doğruluğuna, tutarlılığına ve dikkatliliğine bağlıdır. Ancak bu uçsuz bucaksız alanda kaybolmak ve yönünüzü kaybetmek de kolaydır ki, gördüğümüz gibi, bu oldukça sık olur.
“2. Çok kutupluluk alanı oldukça dinamiktir. (…) değişim hızla, bazen aniden, neredeyse bir gecede gerçekleşir. Buna hazırlıklı olmak zordur ve çoğu zaman tahmin etmek imkansızdır. Dedikleri gibi, anında, gerçek zamanlı olarak tepki vermeye hazır olmak gerekir.
“3. Özellikle önemli olanı, bu yeni alanın daha demokratik olmasıdır. Çok çeşitli siyasi ve ekonomik aktörler için fırsatlar ve yollar açmaktadır. Belki de daha önce hiç bu kadar çok ülke, en önemli bölgesel ve küresel süreçleri etkileme yeteneğine veya arzusuna sahip olmamıştı.
“4. Farklı ülkelerin kültürel, tarihi ve medeniyet özellikleri artık her zamankinden daha büyük bir rol oynuyor. Temas noktaları ve çıkarların birleşmesi gerekiyor. Kimse, (…) uzaklarda bir yerlerde, başkasının koyduğu kurallara göre oynamaya yanaşmıyor.
“5. Herhangi bir karar ancak tüm ilgili tarafları veya ezici çoğunluğu memnun eden anlaşmalar temelinde alınabilir. Aksi takdirde, hiçbir uygulanabilir çözüm olmayacak, sadece yüksek sesli sözler ve sonuçsuz bir hırs oyunu ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla, sonuca ulaşmak için uyum ve denge esastır.
“6. Çok kutuplu bir dünyanın fırsatları ve tehlikeleri birbirinden ayrılamaz. Elbette, önceki dönemi karakterize eden diktanın zayıflaması ve herkes için özgürlüğün genişlemesi şüphesiz olumlu bir gelişmedir. Ancak, bu koşullar altında, bu sağlam dengeyi bulup kurmak çok daha zordur ki bu da başlı başına açık ve aşırı bir risktir.”
TÜRKİYE’YE DÜŞEN BÜYÜK ROL
Putin, bütün bu sıraladığı unsurların, uluslararası ilişkiler alanında niteliksel bir değişime işaret ettiğini vurguluyor. Gelişen dünya devletlerinde, dünyadaki gidişat konusunda aşağı yukarı benzer değerlendirmelerin hâkim olduğu söylenebilir. Atlantik emperyalizmi de özellikle gelişen dünya ülkeleri arasında ortaklaşmayı engellemek için çeşitli anlaşmazlıkları körükleyerek bu gidişatı baltalamak peşinde.
Putin’in konuşmasında işaret ettiği riskleri ortadan kaldırmanın yolu ise çok kutuplu dünyada giderek kurumsallaşan işbirliklerinin somut başarılar elde etmesinden geçiyor. Bunun için gelişen dünya devletlerinin, dengeleri değiştirecek ön alıcı bir ortak stratejiyi hayata geçirmesi elzem hale geliyor. Bu noktada, halihazırda sahip olduğu imkân ve kabiliyetlerinin yanı sıra harekete geçirebileceği potansiyeli ile Türkiye’ye büyük bir rol düşmektedir.