Reytinginiz batsın sizin
Nasıl bir şuursuzluk
nasıl bir ruhsuzluktur
anlamak mümkün değil.
Bir anne,
ne kalabalığın farkında ne de seslerin.
Tarifi olmayan acının ezip geçtiği bir halde.
O an geliyor.
Nasıl veda etsin evladına?
Edemiyor.
“Sen bana küstün mü oğul niye konuşmuyorsun” diye
ağıt yakıyor,
evladının bayrağa sarılı tabutu başına gelince.
Ağlamaktan kısılmış sesiyle
ayakta duramıyor.
Ama etrafını sarmış
adeta yamyam ruhlar
reyting şehvetiyle
ellerinde cep telefonları
yüreği dağlanmış acılı anneyi videoya alıyorlar.
Sosyal medyasında yayınlayacak
reytingi artacak.
Bazıları Youtube sayfasına koyup reklam alacak.
Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın denir.
Ayakta duramayan
o acılı anneyi görünce televizyonlarda
kaç kez dua ettim kim bilir.
Allahım kimseye yaşatma diye.
Peki siz?
Hiç utanmadınız mı?
Ya vicdanınız?
Hiç mi sızlamaz?
Ne mahremiyet, ne örf, ne gelenek.
Tüm değerlerin yok sayıldığı
her şey gelip geçici bir reyting.
Reytinginiz batsın sizin
reklamınız batsın sizin.
Merhum Sırrı Süreyya Önder’in
annesini ekranda görünce
ezildi yüreklerimiz,
bir büyük çaresizlikle.
Peki siz?
Nasıl bu kadar gaddar olabildiniz de,
elinizde cep telefonu video çekiyordunuz?
Söyleyeyim ben size
esas siz ölmüşsünüz de haberiniz yok.
Reyting alsanız ne olur
reklam bulsanız ne olur.
DİJİTAL MEDYA ŞEHVETi
Sahi kimsiniz, nesiniz siz?
İzinsiz çekersiniz yolda yürüyenleri,
ne cenaze bilirsiniz
ne düğün.
Lafa gelince hayvan haklarını bile savunursunuz
ama acılı bir anaya yoktur saygınız.
Tükenmeye yüz tuttu insanlık
zaten istenen de buydu.
Bir büyük yalan dünya dijital medya.
Eline cep telefonunu alan,
kendine bir sosyal medya hesabı açan
50 liraya bir de mikrofon aldı mı
sanıyor ki oldu gazeteci,
ya da oldu araştırmacı.
Para karşılığı belli cevapları verdirip sonra bunu
kurumsal bir araştırma gibi göstermeye çalışanlar mı ararsınız,
yalan dolan sağlık bilgilerini doğru bilgi gibi anlatanlar mı?
Ev sahibine kızdığı için video çekip,
depremde bina kaydı diye panik yaratan mı?
Öyle yalan dolan videolar
öyle sözde bilgiler oluyor ki
illallah demekten başka çareniz kalmıyor.
YALAN DÜNYA
MHP Lideri Sayın Dr. Devlet Bahçeli ağır bir ameliyat geçirmiş
ve dinlenme dönemindeydi.
Ama öyle paylaşımlar vardı ki
dublör kullanıldığını iddia eden sözde uzmanları bile gördük.
Belki de görevine erkenden sırf bu nedenlerle dönmek zorunda kalmıştır.
Bazen bir bakıyorsunuz ki
en aklı başında dediğiniz bir tanıdığınız bile inanmış bu yalanlara.
Buna nasıl dur denir bilemem ama acilen tedbirler alınmalı.
Mesela kurumlarda
bilhassa kritik görevlerde olanların
görev saatlerinde akıllı telefon kullanması yasaklanmalı.
Kişisel mahremiyeti ihlal edenlere verilen cezalar da kesinlikle arttırılmalı.
Öyle ya,
bir sosyal medya bağımlısının paylaşma şehvetine maruz kaldınız mı,
yandınız.
Kuafördesiniz,
mesela saçınız boyanıyor
dört duvar zaten ayna.
Ama hiç tanımadığınız birisinin çektiği videodasınız.
Hem de haberiniz bile olmadan dahil oluyorsunuz.
Ne izin alan var
ne özen gösteren.
Uyardınız mı,
cevap hazır.
Benim hesabım herkese açık değil,
kim görecek sizi?
Geçenlerde gördüm,
genç anne adayı,
kontrol için doktor sırasında beklerken
elinde en pahalısından akıllı telefon,
etrafı çekiyor ve
doğacak kızına nasıl bir yerde olduğunu anlatıyor.
Görevliler diğer hastaların mahremiyeti için uyarınca da
benim kötü bir amacım yoktu diye başlıyor ağlamaya.
Haydi buyurun!
Bir lokantaya girdiniz,
herkesin elinde cep telefonu,
yediğini paylaşacak.
Neden bu görgüsüzlüğü yaparlar bilinmez,
üstelik etrafı da çekerler.
Sinemadasınız,
ön sıranızda oturan bir çift hemen bir selfie yani öz çekim yapar.
Haydi bakalım,
girdiniz kareye.
Nazikçe uyarırsınız
mahçup olup özür dileyeceğine bir de size şaşırır.
Sanki ondan çok garip bir şey istemişsiniz gibi.
Sanır ki elindeki akıllı telefona verince dünya para
oldu dünyanın hakimi.