Sandıktan çıkan demokrasi!

Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ulusal Birlik Partisinin adayı Marine Le Pen’in Emmanuel Macron’u zorlayacağını seçimler öncesi vurgulamıştık. Öyle de oldu. Macron çürüyen, iflas eden küresel neoliberal sistemin tüm güçlerinin desteği ile seçildi. Ama seçimin kazananı sistem karşıtı yoksul kesimlerinin desteği ile parti tarihinin en yüksek oy oranına ulaşan Marine Le Pen oldu.

Çünkü Marine Le Pen Yükselen Avrasya’nın Fransa’daki yansımasını temsil ediyordu. İflas eden neoliberal sisteme karşı tavır alıyor, egemenliklerine el koyan AB’nin Brüksel diktatörlüğüne kafa tutuyor, Afganistan’dan, Irak’a, Suriye’ye ve Libya’ya kadar Müslüman kanı döken NATO’dan çıkacağını ilan ediyor ve Fransız halkının en yoksul kesimlerinin yanında yer alıyordu.

MELENCHON’UN SOSYAL DEMOKRAT DAMARI

Bu seçimler, sistemin parçası olmuş ve kendilerini Macron karşıtı gibi gösteren Sosyalist Parti, Yeşiller ve Fransız Komünist Partisi gibi sözüm ona sol partilerinin iki yüzlülüğünü, kokuşmuşluğunu bir kez daha ortaya koydu.

Sol seçmenin sempatisini kazanmış Boyun Eğmeyen Fransa lideri Melenchon’un Le Pen’e oy vermeme çağırısı seçmenlerinin pusulasını bozmuş ve Macron’un kazanmasına hizmet etmiştir. Daha açık bir deyimle Macron’u iktidara taşıyan bir misyon üstlenmiştir. Melenchon ne de olsa sosyal demokrat bir geçmişe sahiptir.

Şimdi de sözüm ona “Halkçı Birlik” şiarıyla Macron’a oy verin çağırısında bulunan Sosyalist Parti, Yeşiller ve Fransız Komünist Partisi’ne 12-19 Haziran tarihlerinde yapılacak genel seçimlerde birlikte hareket etme çağırısında bulunmaktadır.

SEÇİM SİSTEMİ VE SANDIK DEMOKRASİSİ

Fransa’nın genel seçimleri üzerine önümüzdeki haftalarda daha ayrıntılı yazacağız. Şu kadarını söyleyelim: var olan seçim sisteminde ilkeler, siyasetler, programlar değil, siyasi literatürde kıran kırana pazarlığı ifade eden 'at pazarlığı' yöntemleri öne çıkacaktır. Yine aralarında yapacakları pazarlıklarla sistemin tüm partileri Melenchon’un partisi de dahil Marine Le Pen’in Ulusal Birlik Partisinin Meclise girmesinin önü kesilmek istenecektir.

Sistemin bu partilerinin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sergiledikleri bu tutum genel seçimlerde de Macron’a hizmet edecektir.

Genel seçimlerin birinci turunda yüzde 50‘yi geçen adaylar seçilecek ancak 12,5 ve üzerinde oy alan adaylar ikinci tura kalacaklar. İkinci tura kalan Ulusal Birlik ’in adaylarına karşı “sağ”, “sol” tüm şer cephesi birleşecek birbirlerini destekleyerek Ulusal Birlik adaylarının Meclise girmesini engelleyecektir.

2017 genel seçimlerinde seçmenlerin yüzde 51’i sandığa gitmemişti. Aralarında anlaşarak pazarlık yapan Sosyalistler, Komünistler ve Melenchon’un partilerinin oy oranlarına göre çıkardıkları milletvekili sayıları her şeyi izah ediyor. Bu partilerin hepsi Le Pen’in partisinin altında oy almışlardı.

Marine Le Pen’in Ulusal Cephe partisi 3 milyon oy ile 8 milletvekili,

Sosyalist Parti 1,6 milyon oy oranıyla 30 milletvekili,

Komünist Partisi 615 bin oy ile 10 milletvekili

Melenchon’un partisi 2,4 milyon oy ile 17 milletvekili çıkarmıştı.

Macron’un Cumhuriyet Yürüyüşü Partisi Ulusal Cephe’nin sadece iki katı oy alarak 308 milletvekiline sahip olmuştu.

İki turlu çoğunluk sistemiyle halkın oylarının Meclise yansımadığının resmidir bu.

İşte Fransa’nın sandık demokrasisi pazarlıklar üzerine kurulmuş mafyatik bir seçim sistemidir.

MACRON’UN İŞİ ZOR

Macron Fransa’da sevilmeyen ve halkın büyük bir çoğunluğunun tepkisini alan lider konumunda. Nasıl seçildiğini yukarıda izah ettim.

Birinci turda yüzde 28 oy alan Macron ikinci turda yüzde 58 oy almıştır. Fazladan aldığı yüzde 30’luk oy aslında Macron’a değil sistemin şeytanlaştırdığı Marine Le Pen’e karşı verilmiş oylardır. Yani emanet oylardır; bu oylar genel seçimlerde kendi partilerine döneceklerdir. Macron’un işi zordur. Meclis’te çoğunluğu oluşturması zor görünüyor. Bu durumda sistemin sol ayağı olan sosyal demokratlarla iktidarı paylaşmak zorunda kalabilir.