29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Silahını üretemiyorsan vururlar

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

Mustafa Kemal Atatürk, ilmi mürşit yani rehber edinmeyi, iktisat ve askeri sanayide bağımsız olmayı öğütlerken, bir ulusun hür, müreffeh ve güven içinde yaşaması için gerekli olan unsurları izah etmişti. Sayın Cumhurbaşkanı da bu gerçeğe vurgu yapmış ve doğru bir tespitte bulunmuştu; “Yakın çevremizde olduğu gibi bazı ülkelerin milli güvenliklerini tamamen başkalarına havale etme seçenekleri de bulunabilir. Hatta içinde yaşadığımız çalkantılı süreçte kimi toplumlar paralarının gücüyle emniyet satın alabileceklerine de inanabilir. Ancak bizim hem coğrafi, kültürel hem de tarihi sorumluluklarımız itibarıyla böyle bir hakkımız, imkânımız böyle bir ihtimalimiz de yoktur. Türkiye, askeri kapasitesiyle, ekonomik, siyasi ve diplomatik kabiliyetleriyle güçlü olmak zorundadır. Bilhassa savunma sanayisi alanında caydırıcılığımız mutlaka çok yüksek olmak durumundadır…”
“İstihbaratta bile aynı durumlara düştük… Müttefiklerimiz tarafından ülkemizi cezalandırma, savunma sistemimizi çökertme vesilesi yapılmaya çalışıldı… Türkiye’yi sadece askeri açıdan değil, ekonomik olarak da dışa bağımlı kılmak, Türkiye ekonomisinin ilaçtan savunma sanayisine kadar neredeyse her alanda yaşadığı sıkıntıların gerisinde bu tür gizli açık tuzaklar, dayatmalar ve gafletler var. Gayet geçmişte yaşadığımız acı hadiselerin tekrarlanmasını istemiyorsak, yapmamız gerekenler bellidir. Türkiye savunma sanayi başta olmak üzere tüm kritik alanlarda sadece kendisine yeterli olmakla kalmayıp, bütün dostlarının ihtiyaçlarının karşılayacak düzeye gelme mecburiyetindedir.” Bu konunun ne derece önemli olduğunu gösteren en önemli saha Suriye’dir. Ve maalesef Suriye’nin güvenliği ve büyümesi için çaba göstermemiz gerekirken bu ülkeye dışa daha çok bağımlı ve muhtaç hale gelmesinde ve ülkenin istikrarsızlaşması ve bölünmesinde aktif görevler üstlendik.

İSRAİL’İN ŞAM HAVALİMANI SALDIRILARI

İsrail, işgal ettiği Golan bölgesinden ateşlediği karadan karaya füzelerle Suriye’yi yeniden vurdu. Başkent Dimaşk, Damascus (Şam)-Kudüs (Dar El-Selam, Or-Şalem) arası 218 kilometre. 1967’de işgal edilen Golan bölgesinin İsrail tarafı ile Şam arası 70 kilometre. Bu kısa mesafeden fırlatılan füzeler için görme, tanımlama ve vurma kabiliyetine sahip hassas hava savunma silahına ihtiyaç duyulur. Bu sefer füzelerin hedefi Şam uluslararası havalimanıydı. Şam havalimanı pistleri 20 gün içinde ikinci kez füze saldırılarına maruz kalıyor. Suriye Şam uluslararası havalimanı 10 Haziran itibariyle geçici olarak tüm yurtiçi ve yurtdışı seferlerine kapatıldı. Bu görevi Halep uluslararası havalimanı yerine getirecek. Limanlar, fabrikalar, kurumlar, kışlalar, erzak taşıyan konvoylar, eğitim kurumları, devlet daireleri, havaalanları, silolar, su kaynakları ve ülke için önemli olan her şey bu saldırılardan nasibini alıyor. İsrail’in gerekçeleri hep aynı; İran sivil uçakları, gemileri, tırları silah taşımada kullanıyor. İsrail’i tehdit eden İran’dan Suriye’ye, Lübnan Hizbullah’ı ve Filistin örgütleri için giden askeri desteği engelliyor. İran’ın Suriye’de güçlenmesi ve askeri üsler inşa etmesi İsrail’in milli güvenliği ve varlığına büyük bir tehdit oluşturuyor.

HERKESİN HEDEF OLDUĞU SAVAŞ

Bu gerekçe, İsrail’e Suriye ve dostları kuvvetleri imha etmek, zarar vermek, daimi krizlerle boğuşması için tüm araçları devreye sokmak, tarımını, sanayisini, ticaretini vurmak, sabotaj, terör, talan ve savaşlarla bunaltmak amacıyla tüm imkânlarını sahaya sürmek için yeterli görülüyor. Var olmak veya olmamak zihniyetiyle telaki edilen bu savaşta herkes ve her şey hedeftir. Beni yok etmek isteyen bir düşmanı yok etmeliyim inancı vardır. Uluslararası hukuk, prensipler ve kararlar bu sebeple manasızdır. Zaten tüm eylemlerine destek veren, en son silah teknolojisi ile besleyen, siyasi ve ekonomik gücüyle arkasında duran ABD ve dostlarını almış bir İsrail’in keyfi ve merhametsiz davranması normaldir. Suriye’yi vuran uluslararası terör ve yıkım savaşına en aktif katılan ülkelerin başında İsrail gelmektedir. Bunun sebebini anlamak için kâhin olmaya gerek yok. İki taraf tam 100 senedir savaş halinde. İsrail için kabul edilemez durum, kendisiyle rekabet edebilecek ve savaşabilecek muktedir ve istikrarlı bir Arabi devletin varlığıdır. Bu devletlerin arasında özellikle Suriye, Irak ve Mısır liste başıdır.
Suriye, İran, Filistin, Lübnan ve Arabi toplumun ekseriyatında egemen olan İsrail karşıtlığı ve düşmanlığı itikadına binaen İsrail zaviyesinden bakıldığında İsrail’in bu söylemlerinde ve eylemlerinde haklılık payı var. İsrail, tarımda, sanayide, ticarette ve silah sektöründe liste başı ülkeler arasında. Şüphesiz ki bu başarıyı ona destek veren ABD, İngiltere ve Batı devletleri sayesinde kazandı. Uluslararası Siyonist sermayenin dünya finans kurumları üzerindeki devasa etkisi, uluslararası ticaret üzerindeki kontrolü, medya, sinema, sanat, müzik, moda, sağlık, eğitim sahasında sahip olduğu muazzam güç İsrail lehine kullanılmaktadır. Silahını, doğalgazını, elektriğini, gıdasını, ilacını, demirini, etini, teknolojisini ve birçok emtiayı ithal eden İsrail 70li yıllardan itibaren yapay zekâ, yazılım mühendisliği, ekonomi, ağır sanayi, kimya ve yan ürünleri ile tarım alanında ihracat rekorları kırıyor.

600 DOLARLIK BÖCEK

İsrail, Beyt She’an Vadisinde tek bir gramı 600 dolara mal olan küçük, çılgın ve açgözlü olarak tanımlanan ‘Avcı Akar Böceği’ (Phytoseiulus Persimilis) üretiyor. Küçük tuzluk tipi kaplarda veya çay poşeti benzeri paketlerde milyonlarca dolar değerinde ihracat yapıyor. ABD’ye, Kanada’ya, İspanya’ya, Meksika’ya, Kolombiya’ya ve birçok Asya ülkesi bu böceği sebze, meyve, kenevir, gül gibi ürünlerde kimyasal ilaç yerine kullanıyor. Ama en çok kendi yapımı silah ihracatında rekor kırıyor. 2021 yılında 9 miyar dolar olan silah ve askeri teknoloji ihracatı henüz 2022’nin ilk altı ayında 11 milyar dolara yükseldi. 9 milyon nüfuslu bir ülke için bu muazzam bir rakam. Buna mukabil İsrail bazı Petro dolar körfez Arap şeyh hanedanlıkları ve başta Türkiye olmak üzere Müslüman ülkeler ile derin ilişkiler yaşıyor. Buna mukabil Arap ve Müslüman ülkelerdeki tablo içler acısı. İsrail ile yarışabilecek kabiliyete sahip olan Suriye, Lübnan, Irak ve Mısır harap edildi. İsrail’i pek memnun eden bu tahribatta en büyük katkı payı maalesef Türkiye, Suudi Arabistan, Arap Birleşik Emirlikleri, Katar ve Bahreyn’e ait.

AMBARGODAN DOLAYI CEVAP VEREMİYOR

Suriye, Irak, Lübnan ve Mısır 100 senedir işgal, ekonomik abluka ve ambargo, savaş, terör, etnik ve mezhep kavgaları, teknoloji ithalat yasağı ve birçok yaptırımla oksijensiz bırakıldı. Tüm bu baskılara, ihanetlere rağmen ekonomik, siyasi ve ticaret alanında ciddi ilerlemeler kaydettiler. Ancak kendi silahını üretemedi. Savunma sanayisini kuramadı. Mevcut dünya şartlarında ekonomik bağımsızlık ancak güçlü bir yerli savunma sanayi ile korunabilirdi. Suriye kendi kendine yeten, borcu olmayan ülkeydi. Zeytinyağı, buğday, pamuk, sebze ve meyve, hayvancılık gibi alanlarda, sanayide, ilaç sektöründe gayet iyi konumdaydı. Ama ve lakin silahını ithal ediyor. Savunmasını ithal ettiği ikinci sınıf silahlarla yapıyor. Askeri teknolojisi ve sanayisinde muhtaç ve bağımlı. Bu ihtiyacını büyük oranda Rusya, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti ve Çin’den sağlıyor. İsrail’in yıllardır devam ettirdiği bu saldırılarına karşı kendini koruyamıyor ve cevap veremiyor.
İsrail en son füze saldırılarını, Rusya’nın en son teknoloji ile donatılmış savaş uçakları ile üçüncü sınıf Rus yapımı savaş uçakları kullanan Suriye hava kuvvetleri Golan bölgesi ile Suriye’nin Kuzeyinde hava tatbikatı yaptığı günün ardından yapıyor. Rusya’dan alışılagelmiş tenkit ve uyarılar geliyor. İsrail, Şam havalimanını Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti ile hava taşımacılığı sahasında işbirliği ve teknoloji transferi sözleşmesini imzaladığı gün vuruyor. Çin ve Suriye arasında yeniden imar projelerinin gündeme alındığı ve imzaların atıldığı dönemde saldırıyor. Bu ülkelerden eleştiri ve uyarı dışında bir yaptırım veya bu saldırıları caydıracak savunma silahı gelmiyor. Kendi silahını üretemiyorsan, başkalarının silahı ile savaşıyorsan vururlar, soyarlar, işgal ederler, üstünde tepinirler, keyfince girer çıkarlar.

Mustafa Kemal Atatürk Cumhurbaşkanı Erdoğan İsrail Şam