Tan Sağtürk gerçeği

Tan Sağtürk’ü hepimiz tanırız. Türk bale sanatçısı, dizi oyuncusu, bale eğitimine yatırım yapan bir girişimci. Ben de sizin kadar tanıyorum. Yan yana gelmişliğimiz yok. Aylardır hatta yıllardır dikkatlice izliyorum. Özellikle Bale eğitimi üzerine çocukları meselenin merkezine koyması ve bunu da seçkinci değil kamusal olarak ele alması dikkate değer ve kıymetlidir. Diyarbakır, Mardin, Gaziantep, Kayseri, İstanbul, Ankara, İzmir ve Kıbrıs’ta bale ve dans okulları kurması ise ayrı bir zenginliktir. Bu girişimler aslında sanat alanında toplumsal ölçme ve değerlendirme kapılarıdır. Çocuk ve genç yeteneklere yönelik aydınlatıcı ve yönlendirici hizmet ciddi bir eksiği tamamlamıştır. Tabii “eleştiriyi parçalamak” olarak algılayan takım boş durmamış ve bu kurumların yalnızca ticarethane olduğu iddiasıyla yüklendikçe yüklenmiştir. Maalesef bu da “sanat” câmiamızın mizâcıdır diyelim.

Tan Sağtürk’ün sanat haritasına gerçekten de göz kamaştırıcı.

Profesyonel meslek hayatına Fransız Genç Balesi (Le Jeune Ballet de France) ile Paris’te başlayan sanatçı, Ankara Devlet Konservatuarı yüksek bale bölümünü mezunu.

Fransız Devlet Balesi (Balet National de France) tarihinde statü değiştirilerek kabul edilen ilk yabancı oldu. Dünyanın hemen her prestijli sahnesinde dans eden Sağtürk Fransız Devlet Balesi’nde yıldız dansçı olarak uzun süre görev yaptı. Dünyanın önemli bale topluluklarındaki çalışmalarından prestijli gazete ve televizyonlarda övgüyle söz edildi. Fransa’da “Ömür Boyu Kontrat” a hak kazanan 15 dansçıdan biri oldu. Fransa Devlet Başkanı Chirac tarafından Elisee Sarayı’nda Fransız Devlet Balesi nezdinde onurlandırıldı. Avrupa’nın yanı sıra İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde baş balet olarak çalıştı. Antalya ve İzmir Devlet Opera ve Balesi’ne koreografiler üretti. Çeşitli televizyon yarışmaları ve önemli tanıtım çalışmalarında koreograf, dans eğitim koordinatörü ve sanat yönetmeni olarak çalıştı. Türkiye’de balenin, dansın tanıtılması ve sevdirilmesi için özellikle çocuklara yönelik birçok kitap çalışması da yapmıştır

Sağtürk’ün birçok gazete ve dergide sanat hakkında çeşitli makaleleri yayınlanmıştır. Kurucusu olduğu Tan Sağtürk Akademi geniş bir kadroyla eğitim vermekte ve gerek öğrenci gerek eğitimci gerekse okul sayısı açısından Avrupa’nın en büyük özel sanat akademisi haline dönüşmüştür. Oxford Worldwide Press'in Türkiye'nin Başarılı İnsanları Ansiklopedisi’ne girmiş, ulusal ve uluslararası platformlarda birçok kez ödüle layık görülmüştür.

Bir diğer tanınırlığı var ki o da TV dizi ve yarışmaları. Aslında kamuoyu onu en çok bu alanda tanır. Bez Bebek Alemin Kıralı, Selena, İkinci Bahar, Doktorlar ve Avrupa Yakası gibi popüler yapımlarda da konuk oyuncu olarak yer aldı. Bunun yanı sıra, Türkiye'nin Yıldızları, Benimle Dans Eder misin? ve Yok Böyle Dans gibi yarışma programlarında jüri üyeliği yapmıştır.

Bir bale sanatçısının TV dizilerinde rol alması ve magazinel bir ortamı soluması toplum nazarında popüler olmakla birlikte sanat dünyası ve resmi sanat anlayışının kast yapısında pek de muteber değildir. İşte tam da buna karşın Kültür Bakanlığı’nda şok edici bir karar alındı ve Tan Sağtürk Devlet Opera ve Balesi’ne genel müdür olarak atandı. Resmi sanat teamüllerinin aslında pek de yakınında olmayan radikal bir karardı bu. Devletin sanat yönetiminde olmak demek biraz memuriyet, biraz “otorite”, biraz da bürokratik refleks yapısına sahip olmak demektir. Sağtürk böyle bir figür değil. Peki Nasıl bir figür? Hemen söyleyeyim; hayalleri olan, cesaretli, işini iyi bilen ve kamucu bir figür.

Tabii kıyamet koptu… Tan Sağtürk’ten genel müdür olur mu? Kim ki o? vs. Sanki sanat dünyası yönetimine sanatçı değil de bürokrat istiyor gibi. Bildiğim kadarıyla Tan Sağtürk kurumda genel müdürlüğe atanan ikinci bale kökenli sanatçıydı. İlkini Meriç Sümen diye hatırlıyorum. Yapamaz dediler ve dudak büktüler…

Sağtürk gelir gelmez ilk ne yaptı söyleyeyim…

“Yerli Milli Eserleri Ön Planda Tutacağız” dedi. Peki sözünde durdu mu? Durdu.

Ahmet Adnan Saygun’un bugüne kadar sergilenmeyen epik dram türündeki üç perdelik operası “Gılgameş” adlı eseri 17 Mayıs’ta, Dünya Prömiyeri yapacak. Cemal Reşit Rey’in 50 yıldır sergilenmeyen eseri “Çelebi”ye sonunda kavuştuk. Sırada Ferit Tüzün’ün “Midas’ın Kulakları” var. Piri Reis sırada… Ayrıca “Ulusal Beste ve Libretto Yarışması” heyecan verici.

Sağtürk’ün asıl hassasiyeti Anadolu… Anadolu'da, opera ve baleye hiç gidilmeyen ve az gidilen illeri, illerdeki eserlere uygun salonları tespit ettiklerini söylüyor. 1. Anadolu Opera ve Bale Festivali'nde, Şırnak'ta, Şehr-i Nuh konseriyle açılış yapacaklarını belirten Sağtürk, Muş'ta, 2 bin kişilik, orkestra çukuru bulunan, daha önce bilmedikleri bir salon bulduklarını ve daha pek çok şehirde de yeni yerler belirlediklerini söylüyor. Ayrıca Türk Dünyası ile ortak projeler de kapıda.

Mustafa Kemal’in tarif ettiği kültür ve sanat haritası tam da böyle bir şeydir. Laf yok iş ve emek var. Eğriye eğri, doğruya doğru… Bu sefer iş sağlam ellerde görünüyor.