Tanrı Türkiye’yi korusun
Tanrı, başta Türkiye olmak üzere Dünyayı, Suriye’yi resmen üç dört parçaya bölen, ülke genelinde vatandaşının emniyetini sağlayamayan, Kiliselerde ibadet halinde olan musallin insanları tarayan, canlı bombayla parçalayan canilerin, elinde henüz hiçbir delil yok iken, IŞİD eylemi üstlenmemişken, canlı bombanın IŞİD mensubu olduğunu iki saniye sonra duyuran, Suriye’nin Hristiyan, Alevi, Şii, İsmail’i, kendilerine benzemeyen Sünni mahallerinde gruplar halinde dolaşan dini sloganlarla korku ve panik estiren, Katar’daki ABD üsleri vurulduğunda en yüksek perdeden İran’ı kınayan, Filistin için İsrail’i protesto etmeyen, İsrail’i rahatsız eden Suriye’deki Filistin örgütlerinin faaliyetlerini yasaklayan, liderlerini tutuklayan, İsrail ve ABD’nin İran saldırılarına dilsiz ahraz kalan Şam’daki HTŞ, yabancı savaşçılar rejiminden ve münafık dini-darlardan korusun.
ABD DENİZ GÜCÜNÜN KİLİT NOKTASI
İran, önce Katar ve Irak’taki ABD üslerini füzelerle vuracağını Trump’la paylaştı. Ardından Katar’a ülkesindeki ABD üslerine karşı bir füze saldırısı başlatacağını bildirdi. Katar ve Irak’taki ABD askeri üslerini hedef alan "Beşaretü’l-Feth" (Zaferin Müjdesi) adlı operasyonla İran, ABD’nin İran’a yönelik yaptığı saldırıya misilleme ve bu saldırıda kullandığı füze sayısı kadar füzeyle ABD’nin askeri üslerini hedef aldığını duyurdu. Katar ve Irak, İran’ın yakın dostları ülkeler olarak bilinir. Katar'ın İran ile ilişkileri ve ülkenin yasa dışı silahlı örgütlere destek verdiği iddiası üzerine Suudi Hanedanlığı, Bahreyn, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Libya, Maldivler ve Moritanya Haziran 2017'de Katar ile diplomatik ilişkilerini kesmişti. Ürdün ise diplomatik ilişkilerin seviyesini düşürmüştü. Bu ambargo ve ablukayı Katar, İran ve Türkiye sayesinde az zararla atlatabilmişti.
İran’ın Suudi Hanedanlığı, Kuveyt veya Bahreyn’de bulunan ABD askeri üsleri yerine Irak ve Katar’daki ABD üslerini hedef almasının, operasyonu önceden tüm taraflarla paylaşmasının tercümesi şudur: Tahran, ABD’nin ne elde ettiği halen muğlak ve bünyesel bir zarar vermediği olasılığı yüksek olan, İran’ın Nükleer araştırma ve uranyum zenginleştirme tesislerini vurmasına, kayıtsız kalamazdı. Ülke içinde ve dışında itibarı, egemenliği ve güvenirliliği ciddi zarar görürdü. Ancak ABD 5. Filo'nun merkezi Bahreyn ABD'nin deniz gücünün kilit noktasıdır. Başkent Manama'daki toplamda 7 binden fazla asker, bir uçak gemisi, denizaltılar ve savaş uçakları bulunuyor. Kuveyt 15 binden fazla askerle, bölgedeki en çok ABD personelinin konuşlandığı ülke. Arifcan Kampı ve Ali el-Salem Hava Üssü gibi olanaklar, lojistik ve programlama desteği sağlıyor. Tahran, ABD’nin bölgedeki askeri sinir uçlarına zarar vermek niyetinde olsaydı bu üsleri hedef alırdı.
SUUDİ HANEDANLIĞI’NIN BİLDİĞİ
İran’ın özellikle Suudi Hanedanlığı ve Riyad’ın uydusu Bahreyn’i uzak tutmasının iki ana nedeni var: Suudi Hanedanlığı İsrail-İran-ABD arasındaki savaşın kapsamlı ve nitelikli saldırılara rağmen İran’ın füze ve nükleer kabiliyetini sınırlayamadığını, Netanyahu ve müttefiklerinin İran’da arzu ettiği rejim değişikliği yerine aksi bir tepkinin oluştuğunu, yurt içi ve yurt dışındaki muhalif kesimlerin bile İran devletiyle dayanışma içinde olmasına sebebiyet sağladığı, ABD’nin savaşa daha çok aktif katılması halinde İran’ın bu savaşı bölgeye ve özellikle zengin Petro-Dolar Körfez ülkelerine taşıyacağı, Hürmüz Boğazının kapanması halinde Körfez ülkelerin ekonomisin felce uğrayacağı hakikatinden hareketle krizin son bulması için başından itibaren İran ve ABD ile görüşmeler halindeydi. Bu görüşmelere Umman Sultanlığı, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kuveyt’in destek verdiğini saha kaynaklarından öğreniyoruz.
HERKESİ TERS KÖŞEYE YATIRDI
İranlı yetkililer, bu saldırının sembolik bir misilleme olduğunu ve taraflara geri adım atma imkânı tanıyan bir stratejiyle yapıldığını belirttikten çok kısa bir zaman sonra, üslerin ciddi bir zarar görmediği ve herhangi bir can kaybına yol açmadığını gördük. Trump, “İran'a (Katar'daki saldırıyı) bize önceden haber verdiği için teşekkür etmek istiyorum. Bu sayede can kaybı yaşanmadı ve kimse yaralanmadı. Belki İran artık bölgede barış ve uyuma doğru ilerleyebilir ve ben de İsrail'i aynı şeyi yapmaya şevkle teşvik edeceğim. Tebrikler dünya, şimdi barış zamanı" dedi. Ardından ülkemiz ve benzeri malum medya Trump’ın İran’a vereceği güçlü yanıtı ve belki de üçüncü dünya savaşını resmen başlatacak askeri hazırlığı beklerken Trump herkesi ters köşeye yatıran, psikoloji biliminin tefsir etmesi kolay olmayan açıklaması geldi:
"Herkese Tebrikler! İsrail ve İran arasında, yaklaşık altı saat içinde (her iki tarafın da hâlihazırda devam eden son operasyonlarını tamamlamasının ardından) geçerli olacak şekilde, tam ve kapsamlı bir ateşkes konusunda tam mutabakat sağlanmıştır! Bu ateşkes, 12 saat sürecek ve bu sürenin sonunda savaş resmi olarak sona ermiş sayılacaktır! Resmi olarak, ateşkese ilk olarak İran başlayacak, 12. saatin sonunda ise İsrail ateşkese katılacak ve 24. saatin sonunda, Dünya tarafından 12 günlük savaşın resmen sona erdiği ilan edilecektir. Her bir ateşkes diliminde, diğer taraf sakin ve saygılı kalacaktır.
“Her şey olması gerektiği gibi ilerlediği takdirde — ki öyle olacak — İsrail ve İran’ı, bu savaşı sonlandırma konusunda gösterdikleri direnç, cesaret ve zekâdan dolayı yürekten tebrik ediyorum. Bu, yıllarca sürebilecek ve tüm Orta Doğu’yu yok edebilecek bir savaş olabilirdi. Ama öyle olmadı — ve asla da olmayacak! Tanrı İsrail’i korusun, Tanrı İran’ı korusun, Tanrı Orta Doğu’yu korusun, Tanrı Amerika Birleşik Devletleri’ni korusun, Tanrı Dünyayı Korusun!”.
Tanrı Türkiye’yi bu dengesizlerden korusun.
TRUMP’U ZORLAYAN NE?
Trump, resmen bir Tanrı edasıyla hitap ediyor. İsrail ve İran’a dikte ediyor. Şartları kendisi belirliyor. İran ve İsrail ne vakit, nerede ve nasıl anlaştı? Savaşın sonlandırılması için İran ve İsrail ne tür bir cesaret ve zekâyı sergilemiş? Netanyahu “barışı” ne karşılığında kabul etmiş? Tahran ne karşılığında Netanyahu ile ateşkesi kabul etmiş? Netanyahu ve Trump’un iddia ettiği gibi İran’ın nükleer tesisleri imha mı edildi, füze kapasitesi ağır bir darbe mi yedi? İran teslim mi oldu? Yoksa barış İran’ın ortaya koyduğu savunma, saldırı ve millet-devlet bütünleşmesi iradesi sayesinde mi oldu? İsrail’i dize mi getirdi? Körfez ülkelerin korkudan diz bağı mı çözüldü? İran’ın ABD üslerine saldırı cesareti Trump’a geri adım mı attırdı?
İran bu saldırılar sebebiyle Nükleer silah sahibi mi oldu? Çin, Pakistan, Kuzey Kore veya Rusya, İran’a nükleer silah mı verdi? İsrail ve ABD’yi dizginleyen, Suudi Hanedanlığı ve dostlarını savaşın bir an önce sonlanması için devreye sokan ana sebep bu muydu? Savaşın sürmesi halinde Pakistan, Çin savaşa dahil mi olacaktı? Bu tehlike mi Trump’ı hızlı hareket etmeye teşvik etti? Netanyahu ile savaşa girmeye razı olan Trump ardından “Netanyahu beni manipüle ediyor. Beni manipüle eden insanları sevmiyorum” açıklamasını neden yaptı?
Yazımızı kaleme aldığımızda Trump’un bu tanrısal deklarasyonuna İran’dan henüz bir yanıt gelmemişti. Tahran’ın yanıtı ne olacak bekleyip görelim. Bizans oyunu mu, İsrail oyunu mu, Farisi oyunu mu, deli Trump kuyuya bir taş attı 40 akıllı bunu çıkartmaya çalışıyoruz oyunu mu, ak koyun mu kara koyun mu çıkacak!