Yandex
13 Mayıs 2025 Salı
İstanbul 14°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Tarımda geleceği nasıl kurtarırız?

Ahmet Coşkunaydın

Ahmet Coşkunaydın

Site Yazarı

A+ A-

Etrafında bulduğu çeşitli meyveleri toplayıp yemek ya da vahşi hayvanları avlamaktan sonraki insanlığın en eski uğraşıdır tarım. Geçmişi binlerce seneye dayanır.

Devletler ortaya çıkıp, sınırlar da belli olunca tarım da ulusal bir özelliğe kavuştu.

Yani her toplum kendi bahçesi (ülkesi) ile ilgilenmek ve onu en iyi şekilde değerlendirmekle yüz yüze geldi. Bu aşamada kimi uluslar hızla yürüdü, kimi yerinde saydı. Kimisi ilerlerken kimi de elindekinin kıymetini bilemedi.

Örneğin tarihi henüz 249 yıla dayanan bir ülke (A.B.D) tarımda dev olup, bir çiftçinin üretimi 165 kişiyi besler hale gelirken, ki bu sayı 1960’lı yıllarda 25 kişi idi, bizde ancak 30’lar civarında seyrediyor.

Tabii bu bilgileri her an ve her yerde sıklıkla duyuyorsunuz. Amacım, ciddi ve sonuç verecek çözümlere ulaşmak.

Ordular, mideleriyle yürür ve mideleri ile savaş kazanırlar. Eğer başta ordunuz ve siz kendiniz gıdasız kalırsanız, kendinizde değil savaşmak, yerinizden kalkacak enerjiyi bile bulamayabilirsiniz.

Biz nasıl Amerikan çiftçisinin çok çok gerisinde kaldık?

Birincisi Amerika çiftçiye önem verdi. Onu okullarda, çiftçilik okullarında eğitti. Modern tarımı, hastalıklarla mücadeleyi, makineleşmeyi, teknolojiyi ve verimliliği öğretti.

Bizde ise ne yazık ki halen birçok çiftçimiz, büyük bir mücadele ve gayretle, ama dededen kalma usullerle, başta kendi ailesini, artanı ile de çevresini doyurma peşinde.

Gübreleme, sulama, sağlıklı ve verimli tohum ile teknolojiye ayak uydurmada zorlanıyor.

Gönül istiyor ki, tarım ve çiftçilikle ilgili konferans ve sempozyumlarda ilk sıralarda çiftçilerimiz otursun. Bilgilerden ilk elde onlar yararlansınlar. Ama henüz öyle bir manzara ile karşılaşmadım. Bu önerimi her toplantıda dile getiriyorum, ama uygulama henüz yok.

Tarımda verimlilik toplantısı, bürokratlar, dinleyiciler arasında sanki fikir alış verişi şeklinde yaşanıyor.

Topraklarımız, büyük kentlerde, kenti çevreleyen ve onu ilk aşamada besleyen kent bahçeleri, betona yem oluyor.

Tarım toprakları terk edilip, işlenmediği için adeta çoraklaşıp ölüyor.

Tarımla uğraşan insanlar ya bu işten vazgeçip, büyük kentlere göç ediyor ya da bu uğraşıyı terk ediyor. Çiftçi yaşlanıyor. Çiftçinin yaş ortalaması 60’lara dayanmış durumda. Gençlere doğayı, tarımı ve çiftçiliği sevdirmek için programlar hazırlayıp, acilen uygulamaya sokmak gerekiyor.

Tarım, hayvancılık, gıda güvenliği ve çiftçilik konularına sıkça değineceğim.

Ama yazımı bitirmeden önce bir anıyı aktarmadan geçemeyeceğim.

Çok uzak değil yakın zamanda Moskova’da bir pazar sabahı televizyonda izlediğim bir çocuk programını anlatacağım.

Yaşları 12 civarında olan çocuklar, başlarında öğretmenleri olmak üzere, bir piknik havasında ormana gittiler. Hepsinin kollarının altında birer renkli bitki atlası ve birer de büyüteç vardı. Öğretmenleri ile bitkileri incelediler, kitaplarında bulunan bilgilerle karşılaştırdılar. Birbirleri ile bilgi paylaştılar.

İşte incelemeye, araştırmaya ve pratiğe dayalı eğitim. Daha henüz çocuk yaşta başlıyor.

Onlar çevreyi, doğayı, ağacı, çiçekleri ve hayvanları yerinde inceleyip, görüp öğreniyorlar.

Bizim de bu alana başta çiftçi eğitimi olmak üzere adeta milli bir kampanya ile eğilmemizi hayal ediyorum. Biliyorsunuz her güzel şey hayalle başlar…

çiftçi Tarım