Yandex
12 Mayıs 2025 Pazartesi
İstanbul 19°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Trump’ın çöküşü

Michael Roberts

Michael Roberts

Gazete Yazarı

A+ A-

ABD Başkanı Donald Trump, ABD'den ithal edilen mallara yö-nelik karşılıklı gümrük vergisi olarak adlandırılan yeni gümrük vergilerini uygulamaya koydu. Geçen çarşamba günü (Kurtuluş Günü) açıklananlara ek olarak Trump, Çin'in ABD ithalatına yüzde 34 gümrük vergisi uygulama kararına misilleme olarak Çin'den ithal edilen mallara ilave bir vergi daha getirdi ki bu da Trump'ın geçen hafta Çin'den ithal edilen mallara getirdiği yüzde 34'lük zamma karşı bir misillemeydi. Dolayısıyla ABD'nin Çin'den ithal ettiği ürünlere uygulanan gümrük vergisi oranı artık yüzde 104, yani iki katına çıkmış durumda. Ben bu satır-ları yazarken Çin, ABD ithalatına yüzde 50 daha zam yapacağını açıkladı ve kısasa kısas misilleme savaşında Çin'in ABD ihracatına uyguladığı gümrük vergisi yüzde 84'e yükseldi.

Bütün bunlar nereye gidiyor? ABD'de ve çoğu büyük ekonomide üretimin düş-mesi anlamına geliyor; ve özellikle ABD'de enflasyonun yeniden canlanması anlamına geliyor. Bu çılgınlık, değil mi? Şubat ayında tüm bunlar başladığında söyledi-ğim gibi, bu çılgınlığın bir yöntemi var. Trump ve yandaşları, ABD'nin ekonomik gücünün ve dünyadaki hegemonik statüsünün diğer büyük ekonomiler tarafından çalındığına ve ardından ABD şirketlerinin (özellikle ABD imalat şirketlerinin) tüneği yönetme kabiliyetine her türlü engelin getirildiğine inanıyor. Trump'a göre bu durum, ABD'nin dünyanın geri kalanıyla yaptığı mal ticaretindeki genel açıkla ifade ediliyor.

SAÇMA FORMÜL

Görünüşe göre ABD'nin fazla verdiği hizmet ticareti onu ilgilendirmiyor. Onu ilgilendiren imalat ve emtia ticaretidir. Amaç, ABD'nin mal ithalatına güm-rük vergisi uygulayarak bu açığı kapatmaktır. Trump'ın ekibi her bir ülke için kaba bir formül kullanarak (ABD'nin her bir ülkeyle olan mal ticareti açığının büyüklüğü, ABD'nin o ülkeden yaptığı ithalatın büyüklüğüne bölündükten sonra ikiye bölünüyor) her bir ülke için tarife artışlarına ulaştı. Bu formül birkaç nedenden ötürü saçmadır: Birincisi, ABD'nin birçok ülkeyle fazla verdiği hizmet ticaretini hariç tutmaktadır; ikincisi, ABD'nin mal fazlası verdiği ülkeler için bile yüzde 10'luk bir tarife uygulanmıştır; üçüncüsü, bir ülkenin ABD'nin ihracatı üzerinde sahip olduğu gerçek tarife veya tarife dışı engellerle hiçbir ilişkisi yoktur; ve dördüncüsü, ABD'nin kendisinin diğer ülkelerin ihracatı üzerinde sahip olduğu tarife ve tarife dışı engelle-ri (ki bunların birçoğu vardır) göz ardı etmektedir.

Bu “tarife dışı” engeller de devreye girebilir. Trump'ın Maga ticaret elçisi Navarro bunu açıkça ifade etti:

"Onlarca yıl hile yaptıktan sonra aniden gümrük tarifelerini dü-şürmeyi teklif eden dünya liderlerine şunu bilin: bu sadece başlangıç" diyerek, döviz manipülasyonu, "şeffaf olmayan" lisanslama, "ayrımcı" ürün standartları, "külfetli" gümrük prosedürleri, veri yerelleştirmesi ve ABD teknoloji firmalarını vuran vergi ve düzenlemelerin "hukuk savaşı" olarak adlandırılan haksız uygulamaların bir çamaşır listesini gösterdi.

ÜRETİMİ ABD’YE TAŞIMAK

Trump'ın amacı açık. Amerika'nın ABD içindeki üretim üssünü yeniden kurmak istiyor. Çin, Vietnam, Avrupa, Kanada, Meksika gibi ülkelerden ABD'ye yapılan ithalatın büyük bir kısmı, bu ülkelerde yerleşik ABD şirketlerinin, Amerika'da yerleşik olmalarına kıyasla daha düşük ma-liyetle ABD'ye satış yapmalarından kaynaklanıyor. Son 40 yıllık “küreselleşme” sürecinde ABD, Avrupa ve Japonya'da-ki çok uluslu şirketler, ucuz işgücü, sendikaların ve düzenlemelerin olmaması ve en son teknolojinin kullanılmasından faydalanmak için üretim faaliyetlerini Küresel Güney'e taşıdı. Ancak bunun sonu-cunda Asya'daki ülkeler ekonomilerini önemli ölçüde sanayileştirerek imalat ve ihracatta pazar payı kazanmış ve ABD'yi pazarlama, finans ve hizmetler alanında geri bırakmıştır.

Bunun bir önemi var mı? Trump ve eki-bi öyle düşünüyor. Nihai stratejik hedef-leri Çin'i zayıflatmak, boğmak ve “rejim değişikliği” sağlamak ve Latin Amerika ve Pasifik üzerinde tam hegemonik kontrol elde etmektir. Bunu yapmak için de güçlü ve ezici bir askeri güce sahip olmaları gerekiyor. Trump yılda 1 trilyon dolarlık rekor bir askeri bütçe açıkladı. Ancak ABD'li silah üreticileri bu bütçeyi karşılayamaz. Dolayısıyla ABD'de üretim yeni-den tesis edilmeli. Biden bunu teknoloji şirketlerini ve üretim altyapısını sübvanse eden bir “sanayi politikası” yoluyla yapmaya hevesliydi. Ancak bu, mali açığı rekor seviyelere çıkaran hükümet harcamalarında büyük bir artış anlamına geliyordu. Trump, Amerikan imalat şirketlerini eve dönmeye ve yabancı şirketleri Amerika'ya ihracat yapmak yerine Amerika'da yatırım yapmaya zorlamak için gümrük vergileri uygulamanın daha iyi bir yol olduğunu düşünüyor. Trump, gümrük vergilerini arttırarak üretimi arttırabileceğini, silahlanmaya daha fazla harcama yapabileceğini, kamu harcamalarını kısarken şirketler için vergileri azaltabileceğini ve doları sabit tutabileceğini düşünüyor.

Bu işe yarayacak mı? Öyle görünüyor ki bazı analistler, hatta solcu olanlar bile, bunun işe yarayabileceğini düşünüyor. ABD emperyalizminin birçok yarı-vasal devletinin muhtemelen Trump'ın şartlarını kabul etmeye çalışacağı doğru: Güney Kore ve Japonya şimdiden bunu yapmaya çalışıyor, İngiltere de öyle. Ancak bu, işleri tersine çevirmek için yeterli olmayacaktır. Trump'ın başarılı olabileceğini düşünenler, geçmişte ABD'nin küresel ekonomik güçler dengesini kendi lehine değiştirmeyi tercih ettiğinde bunun işe yaradığını savunuyor.

YİNE İŞE YARAMAYACAK

Nixon 1971'de ABD'yi altın standar-dından çıkardı ve doları, ithalatını ve yurt-dışındaki sermaye yatırımlarını ödemek için bu para biriminin tek ihraççısı olma “fahiş” ayrıcalığına sahip hegemonik para birimi olarak kurdu. Ancak bu, ABD'nin 1970'ler boyunca üretimde pazar payı kaybetmesini engellemedi.
Ve 1979'da dönemin Federal Rezerv Başkanı Paul Volcker enflasyonu kontrol altına almak için faiz oranlarını yüzde 19'a yükseltti ve bu da hem ABD'de hem de küresel çapta derin bir çöküşe yol açtı. Do-lar o kadar yükseldi ki ABD'deki üretim tesisleri yurtdışına taşınmaya başladı - bu neo-liberal dönemin başlangıcıydı. 1985'te ABD, Plaza anlaşması adı verilen anlaşmayla diğer ticaret ülkelerinin para birimlerini dolar karşısında güçlendirmeyi kabul etmelerini sağladı. Bu, Japonya'nın 1960'lar ve 1970'lerde inşa ettiği endüstriyel liderliğini sonunda yok etti, ancak ABD'nin yurtiçindeki imalatını restore etmede işe yaramadı.

Bu sefer de işe yaramayacak, özellikle de sadece gümrük vergisi artışlarıyla. ABD imalatının dünya pazarlarında rekabet edebilmesinin tek nedeni üstün tek-nolojiye sahip olması ve bu sayede üretimdeki işgücü maliyetlerini keskin bir şekilde düşürebilmesidir. ABD hala dünya üretiminin yüzde 13'ü ile (yüzde 35'lik Çin'den sonra) dünyanın en büyük ikinci imalat sektörüne sahip olsa da, 1960'lardaki altın çağın sona ermesinden bu yana ABD imalat istihdamı keskin bir şekilde düşmüştür, bunun başlıca nedeni ABD imalat karlılığının azalması ve teknolojinin emeğin yerini almasıdır - ticaretin serbestleştirilmesi değil. Gerçekten de Trump'ın ekibi robotlar ve yapay zeka yoluyla yurtiçinde üretim kapasitesini arttırmaktan ve böy-lece sektörde çok az ilave istihdam sağla-maktan bahsediyor. Trump'ın "taşeronların değil işçilerin başkanı olmaktan gurur duyuyorum; Wall Street'i değil Ana Cadde'yi savunan Başkan" iddiası da buraya kadarmış.

İMALATI ARTIRMADAKİ ZORLUK

Gerçek şu ki, Trump ABD'yi dünyanın önde gelen imalat ekonomisi haline getirmek için saati geri alamaz. O gemi çoktan geçti. Küreselleşme, üretim değer zincirinin artık küresel olduğu, bileşenlerin ve hammaddelerin dünyanın dört bir yanına yayıldığı anlamına geliyor. Wall Street Journal'ın da belirttiği gibi: "ABD'nin imalat sanayi ihracatı ticaret açığını kapata-cak kadar artsa bile -ki bu pek olası değil- ve istihdam orantılı bir şekilde artsa bile, imalat sanayi işgücü payımız sadece yüz-de 8'den yüzde 9'a çıkacaktır. Bu tam olarak bir dönüşüm sayılmaz."

Eğer Trump ABD imalatını yeniden canlandırmak istiyorsa, sektörün yurtiçin-de büyük yatırımlara ihtiyacı var ve zaten Muhteşem Yedili dışında nispeten düşük karlılık yaşayan ABD şirketlerinin, devlet sözleşmelerinde ödenen askeri donanım dışın-da, buna mecbur kalması pek olası değil. Trump'ın eski danışmanı Elon Musk'ın güm-rük vergisi artışlarına verdiği tepki, ABD'li büyük şirketlerin tepkisinin bir göstergesidir: Musk, Navarro'nun Tesla patronunun gümrük tarifelerine karşı çıkmasının kendi çıkarına olduğunu (ki gerçekten de öyledir) öne sürmesinin ardından Navarro'ya saldırarak onu "moron" ve "bir çuval tuğladan daha aptal" olarak nitelendirdi.

ABD Donald Trump