Yandex
16 Şubat 2025 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Trump’lı ABD ve Avrupa’nın geleceği

Fikret Akfırat

Fikret Akfırat

Gazete Yazarı

A+ A-

Atlantik İttifakı'nın politikalarının belirlendiği önemli bir platform olan Dünya Ekonomik Forumu’nun Davos toplantıları, Trump’ın ABD Başkanlığı koltuğuna oturduğu gün başladı. 20-24 Ocak günlerinde İsviçre’nin Davos kasabasında toplanan Forum, Avrupa-Atlantik İttifakı'nın, dünya siyaset ve iş dünyasına neoliberal küreselleşmeci politikalar doğrultusunda ayar verdiği bir platform işlevi görüyor. Forum, son yıllarda ağırlıklı olarak çok kutuplu dünyayı merkeze alan tartışmalara yoğunlaşıyor. Ana teması “Akıl Çağında İşbirliği” olan bu yılki Forum’un ana konuları, “tarifeler, ekonomik milliyetçilik, korumacılık, Avrupa’nın zayıflığı, yapay zeka ve Çin” idi (BloombergHT, 24 Ocak 2025).

ABD VE AVRUPA ARASINDA İLİŞKİ NASIL OLACAK?

Trump, ayağının tozuyla 23 Ocak’ta telekonferans aracılığıyla Forum’da bir konuşma yaptı. Trump’ın konuşmasında öne çıkan ana konu, ABD ekonomisini nasıl güçlendireceğiydi. Avrupalı müttefiklerine “ya ABD’de üretim ya da gümrük tarifelerine razı olun” diyen Trump, “Tüm NATO ülkelerinden savunma harcamalarını GSYİH’nin yüzde 5’ine çıkarmalarını isteyeceğim” diye konuştu. Trump, soruları yanıtlarken Putin ile daha önce yaptığı ve Xi Jinping ile yakın zamandaki görüşmelerine atıf yaparak, Rusya ve Çin ile ilişkilerde geleceğe ilişkin olumlu bir tablo çizmesi dikkat çekti.

Önceki başkanlığı, Atlantik’in verili düzeninde “geçici bir sapma” olarak değerlendirilen Trump’ın yeniden ABD Başkanlık koltuğuna oturması, ABD-Avrupa ilişkilerinin geleceği konusunda tartışmalara neden oldu. Dünyanın en büyük yatırım bankalarından ve danışmanlık şirketlerinden biri olan Lazard’ın Jeopolitik Danışmanlık Birimi uzmanlarına göre Trump’lı ABD’ye karşı Avrupa’nın önünde üç seçenek bulunuyor. Lazard Jeopolitik Danışmanlık Genel Müdürü Theodore Bunzel ve kuruluşun çalışanı Sienna Tompkins şöyle yazıyor:

“Beyaz Saray’ın baskıyı ne kadar artırdığına bağlı olarak, Avrupa’nın daha saldırgan bir Washington’a karşı gireceği muhtemel üç ana yol şunlardır: uzlaşma ve ABD ile daha yakın müttefiklik; bölünme ve hareket edemez hale gelme; ya da stratejik özerklik ve kendi rekabet gücünü, jeopolitik ve askeri araç setini ve bağımsızlığını güçlendirme çabası. (…) Önümüzdeki aylarda, Avrupa’nın geleceğindeki bu üç yolun birbiriyle rekabet ettiğini ve bazen aynı anda gerçekleştiğini göreceğiz. Ancak, zamanla, muhtemelen biri kazanacaktır. Ekonomik kırılganlık ve popülist hoşnutsuzluğun arttığı bir anda, Avrupa’nın şu anda yaptığı seçimler kritik olacak: Dört yıl daha politik ve ekonomik sürüklenme, kıtayı jeopolitik önemsizliğe sürükleyebilir” (Foreign Policy, 23 Ocak 2025).

ÇOK KUTUPLU DÜNYANIN YARATTIĞI OLANAKLAR

Lazard uzmanlarının gerçekçi değerlendirmelerinin de gösterdiği gibi, Trump’ın politikalarının Avrupa’nın ABD ile ilişkilerinde köklü değişikliklere yol açma olasılığı güçlenmektedir. Bu durumun kuşkusuz dünya genelinde etkileri olacaktır.

Sonuç olarak, karşı karşıya olduğumuz dünya tablosunun en önemli belirleyeni çok kutupluluktur. Çok kutupluluk, gelişen dünyanın kendi menfaatlerini gerçekleştirmesi için fırsatlar sağlamaktadır. Fakat bu fırsatları gelişen dünyanın kullanmasının karşısındaki en büyük engel, ABD ve Avrupa’nın birleşik bir blok olarak davranmasıdır. Bu blokta gediklerin açılması, gelişen dünyanın lehinedir. Çok kutupluluğun yükselişi, ABD-Avrupa birlikteliğine dayanan Atlantik İttifakı içindeki gediklerin büyümesinin hem nedeni hem de sonucudur.

ABD Trump