11 Kasım 2024 Pazartesi
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkiye ile ABD arasında ‘yaratıcı formül’ arayışı

Fikret Akfırat

Fikret Akfırat

Gazete Yazarı

A+ A-

ABD’nin düşman gördüğü ülkelerle ticaret yaptığı gerekçesiyle Türkiye’ye uyguladığı CAATSA yaptırımları ve F 35 programına dönüş konusu yeniden gündemde. BM toplantısı için ABD’de olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Rusya’dan uzun menzilli hava savunma sistemi S 400’ler alması nedeniyle uygulanan yaptırımların kaldırılmasını istedi.

Konu geçen hafta AA Editör masasına konuşan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın da gündemindeydi. Fidan’ın açıklamaları, ABD ile Türkiye arasında S 400’ler ve CAATSA yaptırımları konusunda yapılan görüşmeler hakkında ipuçları sunuyor. Geçmişte “F 16’larla ilgili bulunan çözüm”e gönderme yapan Fidan, CAATSA yaptırımları konusunda “yaratıcı bir formül” arayışında olduklarını söylüyor.

‘AYAK BAĞI’NDAN KURTULMAK

Fidan’ın konuyu anlatırken kullandığı ifadeler dikkat çekici. Birincisi, CAATSA konusunu Türkiye ile ABD arasında ilişkilerde “ayak bağı olduğu” şeklinde nitelemesi. Fidan, her iki ülkenin yetkililerinin de konuyu bu şekilde değerlendirdiğini belirtiyor. İkinci olarak, “yaratıcı formüller, çözümler neler olabilir, bunların üzerinde çalışıyoruz” diyor.

Hatırlayalım Türkiye’nin ABD’den F 16 alımı konusu, CAATSA yaptırımları ve F 35 programından çıkarılmasıyla doğrudan bağlantılıydı. Olay, iki ülke arasındaki ilişkilerde krize neden olmuş, hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan F 35’ler için ödenen para nedeniyle tahkime gidileceğini açıklamıştı (TRT Haber, 29 Temmuz 2018). Ancak daha sonra anlaşmanın özel şartları nedeniyle tahkime başvurulamayacağı ortaya çıkmıştı.

Bunun ardından ABD ile Türkiye yetkilileri arasındaki görüşmelerinde “yaratıcı bir formül” bulunmuştu. F 35’ler için ödenen 1,4 milyarın karşılığında ABD’den 40 adet F-16 savaş uçağı ve 80 modernizasyon kiti talep edilecekti.

Erdoğan teklifin ABD’den geldiğini şöyle açıklamıştı:

“Bu konu tabii malum F-35 konusuyla bağlantılı bir konu. Biz 1 milyar 400 milyon dolar ödeme yaptık. Bu ödemeler karşısında ABD'nin böyle bir teklifi söz konusu oldu” (Milliyet, 17 Ekim 2021).

F 16’lar için ABD’ye başvuruldu, bu kez Kongre engeli çıktı. ABD yönetimi, İsveç’in NATO’ya üyeliğine onay verilmesini, Kongre engelinin şartı haline getirdi. En sonunda Türkiye İsveç’e NATO üyeliğine onay imzası atınca ABD yönetimi Türkiye’ye F 16’ların verilmesi için Kongre’ye başvurdu.

ANKARA’NIN KOZU MU, YOKSA WASHINGTON’UN MU?

Peki, Dışişleri Bakanı Fidan’ın deyimiyle iki ülke arasındaki ilişkilerde “ayak bağı” haline gelen CAATSA yaptırımları sorununu çözecek “yaratıcı formül” ne olacak? Şimdilik bilmiyoruz. Ancak Hükümet’in dış politikada, özellikle ABD ile ilişkilerde izlediği çizgi genel bir fikir veriyor. Bu defa İsveç’in NATO’ya üyeliği gibi Türkiye’nin kullanabileceği sözüm ona bir “koz” da yok.

Atlantik ile Asya arasında sözde denge iddiasıyla yürütülen cambazlık, şimdiye kadar her aşamadan sonraki dönem Türkiye’nin milli menfaatlerinde daha büyük zaaflara yol açtı. Erdoğan yönetimi, Asya’ya yönelme siyasetini, ABD, Avrupa Birliği ve NATO ile ilişkilerde bir pazarlık kozu olarak masaya sürüyor.

Oysa şimdiye kadarki bütün uygulama, bu siyasetin Türkiye’nin değil ABD’nin işine yardığını gösteriyor. Ankara’nın izlediği siyaset, ABD’nin Türkiye’yi Atlantik’e çıpalı olarak tutma stratejisine hizmet ediyor. Aynı zamanda Atlantik’te boğulmaktan kurtulmak için Türkiye’nin nesnel olarak zorunlu olduğu Asya ile bütünleşmesi ise hayata geçirilemiyor.

ABD Türkiye Yaptırım Hakan Fidan CAATSA