16 Nisan 2024 Salı
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türkiye’nin ve insanlığın cephesinde olmak

R. Bülend Kırmacı

R. Bülend Kırmacı

Eski Yazar

A+ A-

GELECEĞİ OLMAYAN KÖHNE BİR DEVRAN

Servet dağılımı, gelir paylaşımı, kaynakların kullanımı açısından adaletsiz bir dünya!

Enerji vahalarında halkların başına bomba yağmakta, tüm taşınmazlar yağmalanmakta.

Altta kalanın canı çıkıyor, yükselen merdiveni itiyor; aşısız, aşsız, arsız hırsız bir dünya…

Bu dünya düzeninin müellifi, tasarımcısı, Atlantik sistemi, yeni-liberalizm de onun düzeni.

O düzende, alt sınıflara “düşmek” mümkün, üst sınıflara tırmanmaksa muhtemel değil.

İnsanı ezen, emeği sömüren, kadını hor gören, doğayı tarumar, gençleri perişan eden devran.

SİSTEM TIKANDI, DÜZEN YIKILIYOR

İşte bu sistem tıkandı, bu düzen yıkılmaya başladı. Doğu’dan doğan güneş engelleri aşıyor;

insancıl ve hakça bir dünya için, bütünsel kalkınmanın, hayata katılımın yolunu aydınlatıyor.

Sosyal desteklerle takviye edilmiş kapitalizm çöktü, geri kalmışları tecrit edecek bir güvenlik ağı artık yok; evsizlik modern kentlerin kimyasını bozdu, refah toplumunun simyası döküldü, yoksulluğa isyan göç oldu, çaresizlik kıyılara vurdu. Bırakın eşitsiz koşulları, o ünlü “serbest piyasa” ticari hacimden daha fazla borçluluk üretti. Çocuk emeğinin, genç kızların bedeninin sömürüldüğü, günde iki dolara katil sürülerinin devşirildiği bir dünya; herkesin başına çöktü!

GÜNEŞİ ARKASINA ALANLAR… GÖLGELERLE SAVAŞANLAR!

Güneşi arkasına alanlarla, gölgelerle savaşanların dünyasına merhaba demenin zamanı geldi.

Yüzyılların savaşı başladı. İnsanlığın cephesinde olanlar; hakça ve insancıl düzeni arıyorlar.

Dünya nimetlerinin bir vasatta fakat kalite anlamında kesin bir kıratta paylaşılması gerekiyor.

Doğal kaynaklar öncelikle yöresindeki halkın sonra insanlığın olmalı, doğayı, atıkla nükleer silah denemesiyle, kirleten “ödemeli”. Hükümetlerin borcu bir defalığa özgü olarak yarı yarıya silinmeli, Birleşmiş Milletler Ekonomik Güvenlik Konseyi ihya edilmeli; yönetimler, her yıl bütçeden halkın eğitimi ve sağlığı için belli bir oranda yatırım yapmaya zorunlu tutulmalıdır… Ticari alış-verişlerde kota konulması, siyasi nedenlerle insafsız ilaç ve gıda ambargosu uygulaması gibi yaptırımlar yasaklanmalıdır.

BİZE BENZEYENLER DÜNYA’YI DEĞİŞTİRİYOR

İnsanlık cephesinde olmak, yaşanabilir bir dünya vaat etmeyi ve bu uğurda savaşmayı gerektiriyor… Gerçekten, Vatan Partisi Çankaya İlçenin olağan kurultayında şöyle seslendi Genel Başkan Doğu Perinçek: “Çankaya deyince büyük devrimci önderimiz Mustafa Kemal Atatürk akla gelir. Mustafa Kemal Atatürk mazlumların devrimcisi. Mazlumlar yeni uygarlığı kuruyor. Çin, Hindistan, Afganistan kuruyor. Yeni uygarlığın kuruluşunda tarihi devrimci birikimimizle en öndeyiz. İmparatorluklar birikimi, demokratik devrim birikimiyle en öndeyiz.”… “Bize benzeyenler Dünya’yı değiştiriyor” diye ekledi Öncü Kadın Genel Başkanı Meltem Ayvalı. Evet, mazlumların ahı çıkıyor hem de aheste değil hızla yeni bir dünya kuruluyor…

TÜRKİYE CEPHESİ İNSANLIĞIN CEPHESİ

İnsanlık cephesinde olmak ile Türkiye cephesinde olmak gerçekte birbirini tamamlıyor.

Hızla kalkınan, kalkınmayı köyden kente yedi bölgeye adil dağıtan bir Türkiye diliyoruz.

Eşit işe eşit ücretin verildiği, kayıtlı ekonominin ve üretken kamu yatırımlarının önemsendiği bir ülke istiyoruz. Küçük-büyük demeden endüstriyel üretim kabiliyetinin banka-finans imkanlarıyla desteklendiği, “kendine yeten, artanı dünyaya satan” bir tarım memleketi olarak, borcundan harcından arınmış, gençlerin geleceğe güvenle baktığı; topyekun gelişme ivmesini yakalayan bir Türkiye’yi özlüyoruz. İnsanlarımızı, kurumlarımızı, siyasetimizi; ulus-devlete sahip çıkarak ulusal seferberlik anlayışına davet ediyoruz… Ve, Türkiye’nin sorunları Türkiye’den çözülür gerçeğini, öz-güvenini, dirayetini paylaşıyoruz.

İNSANLIĞIN ÇIRPINIŞI TÜRKİYE’NİN ARAYIŞI…

Günümüzde insanlığın çırpınışı, Türkiye’nin arayışı ile aynı temellere dayanıyor, sorunların çözümü de aynı eksende birleşiyor. Bir büyük dayanışma umudu işte tam da bu noktada beliriyor… Ulusal olduğu kadar evrensel veçheleri de olan Anadolu devriminin taşıyıcısıyız. İnsanlık cephesinde neden var isek; Türkiye cephesinde de o nedenle var’ız. Türkiye cephesinde neden var’sak, insanlık cephesinde de o nedenle var’ız!

Tarihi birikimiyle, imparatorluklar geleneğiyle, devletinin deneyimiyle ve halkının insancıl kültürüyle Türkiye, şanla şerefle, insanlık cephesindedir.

İnsancıl hakça bir dünya eninde sonunda, burada ve her yerde mutlaka kurulacaktır.