‘Türk’üz bize işlemez’
Teşbihte hata olmaz. Rab makamına kabul ettiği önemli konuklarıyla sohbet halindeymiş. Rahatsız edilmemeleri için kapıdan sorumlu nöbetçi meleğe tembih etmiş. Ama buna rağmen kapı açılmış içeri giren melek; “Rabbim affedin ama dünyadan haber var; Fransızlarla Malililer, Ukraynalılarla Ruslar birbirine girmiş. Çok kanlı bir savaşa tutuşmuşlar.” demiş. Rab yerinden kıpırdamamış. Meleği rahatsız edilmemeleri konusunda tekrar uyarmış. Aradan beş dakika geçmeden melek yine içeri dalmış; “Rabbim affedin ama dünyada aktif süren 30 savaş var, Pakistanlılarla Hintliler de birbirine girmiş. Müdahale edelim mi?” diye sormuş. Rab yerinden kıpırdamamış. Meleği rahatsız edilmemeleri konusunda tekrar uyarmış. Kısa bir müddet sonra Melek tekrar içeri dalmış; Rabbim affedin ama Türkler, Kürtler, İranlılar, Araplar birbirine girmiş” deyince Rab yerinden fırlamış. Arşından kalkınca herkes secdeye varmış. “Yüce Rabbimiz affedin ama bu kadar savaş haberleri geldi kılınızı kıpırdatmadınız. Son haberlerin hikmeti nedir?” diye sormuşlar. Rab, “Bilmez misiniz? Türkler de Kürtler de İranlılar da Araplar da tüm işlerini bana havale eder. İş başa düştü” demiş.
ELİNİZDEN TUTAN MI VAR
Suriye 2003’ten itibaren “yerli” kelimesi, kendi idarecilerinin basiretsiz ve tekelci hegemonya tamahlarına, yabancı orduların işgal, talan ve taksim savaşına maruz kaldığında başta Esad olmak üzere sokakta tedavüle giren en şatafatlı ifadeydi; “Bize bir şey olmaz biz Suriyeliyiz. Suriye’nin hamisi Allah’tır.” Esad sonrası dönemde, yüz seksen derece farklı görünen yeni yönetim de aynı minvalde gitmektedir; “Allah bizimledir.” Suriye askeri akademisinde kameralar önünde militanlara vaaz veren dinden sorumlu mürşit; “Allah’ın askerleri olarak Kudüs’ü, Tel Aviv’i fethedeceğiz” diyor. Emevi Camii içinde askeri postalları, silahları ile youtube kanalına açıklama yapan Kırgız savaşçı Allah’ın yeryüzündeki müminlerinin Emiri olduğuna inandığı Emir Ahmet Şara hazretlerini işaret ederek; “Emirimizden emir bekliyoruz. O Emir geldiğinde bir gün içinde Tel Aviv’de olacağız. Tüm Filistin’i fethedeceğiz” diyor. Elinizden tutan mı var? Tel Aviv sana gelmiş. Toprağında komşun olmuş. Dilsiz ahraz olmuşsun. Boş kükrüyor ama yağmıyorsun. Kudüs, Tel Aviv fethedilecek derken tüm Filistin ve Suriye İsrail’e gitmek üzeredir.
AHLAK DEĞİŞMEZSE TOPLUM DEĞİŞMEZ
Tüm taraflar Allah’ı tekeline almış, özel mülkü sanıyor. Şüphesiz ki Allah’a tevekkül etmek, Allah adıyla başlamak, samimi ve dürüst olmak, Allah’ı inciten her eylemden uzak durmak, Allah’ın izni ve riayetiyle bilim ile donanmak, ona hamd etmek ve şükretmek gayet önemlidir. Ama ve lakin onun emirlerine riayet etmek esastır; Ra’d Suresi 11. ayet;“ Şüphe yok ki bir topluluk, ahlakını değiştirmedikçe Allah o topluluğu değiştirmez” demekredir, “Haydi namaza, Haydi Fellaha (üretmeye, çalışmaya, ekmeğe, işlemeye, biçmeye, iflah olmaya, iyileşmeye), Haydi salih amel işlemeye” diye emretmektedir. Kıssadan hisse bizim yerine getirmekle mükellef olduğumuz sorumluklarımızı, görevlerimizi Allah’a havale etmek yerine kendimiz önce salih insan olmalıyız, insan onurunu korumalı, emeği ve hürriyetini tesis etmeliyiz.
ABD’NİN TÜCCARLARI
ABD şirketi CEO’su Trump, siyaseti de ticaret olarak telakki etmektedir. Trump ve idaresinde sırtını dayadığı şürekası azami kar güden, bunu alıncaya kadar rakibi yoran, köşeye sıkıştıran, provoke eden, korku yayan ve yanlış yapmanız için sizi hızlı davranmaya zorlayandır. Ancak rakip dişli çıkar ve zarar edeceğini gördüğünde “onurlu” geri adım atmayı da bilen bir cambaz ama kibirli tüccar profili arz etmektedirler: "Gümrük tarifelerini sevmiyoruz çünkü gümrük tarifelerinin vergi olduğunu, işletmeler ve tüketiciler için kötü olduğunu düşünüyoruz. Her zaman aynı zamanda çıkarlarımızı savunacağımızı söyledik. Bunu söyledik ve gösterdik, ancak aynı zamanda müzakerelere açık olduğumuzu da vurgulamak istiyorum" ifadesi de Trump’ın kendisine ait.
23 Ocak 2025’te ‘Trump’ın bir hülyası var. Bizim var mı?’ yazımızdan bir demet hatırlatma yapalım; “İlginç ve farklı olmak harika bir duygu.” diyen Trump, “Dünyanın ve içinde yaşayan halkların sağlığından bana ne! Her devlet kendi sağlığıyla ilgilensin. Beni, ülkemin sağlığı alakadar eder.” demişti. Dünya Sağlık Örgütünden çekilme kararı aldığında kullandığı ifadedir. Nisan 2025 resmi verilerine istinaden ABD başta Almanya, İrlanda ve İsviçre olmak üzere 203 milyar dolar değerinde hammaddesi veya kullanıma hazır ilaç ithal etmiş ama buna mukabil 393 milyar dolar değerinde ilaç ihraç etmiş. Türkiye ise 2024 yılında 5 milyar 429 milyon dolar kıymetinde ilaç ithal ederken 2 milyar 266 milyon dolar ihracat yapmış. 2024 yılında Türkiye İlaç ithalatı bir önceki yılın rakamı ile karşılaştırıldığında yüzde 8,88 oranında artış olduğu gözlemlenmektedir.
FİLMLERE DE VERGİ
Trump’ın ifadesi sadece sağlıkla sınırlı değil. Ekonomi, ticaret, kültür, sanat ve güvenlik için de benzerdir. “Yabancı ülkelerde üretilen ve ülkemize gelen tüm filmlere yüzde 100 gümrük vergisi uygulama sürecini derhal başlatma yetkisi veriyorum. Filmlerin yeniden Amerika'da yapılmasını istiyoruz. Diğer ülkelerin film yapımcılarını ve stüdyolarını ABD'den uzaklaştırmak için her türlü teşviki sunacağız. Bu ülkelerin kasıtlı bir çabası var. Bu durum ulusal güvenlik tehdidi oluşturmaktadır.” demiş. ABD idaresinin başı “yabancı” olan her şeyden nem kaparken ve bunları ulusal güvenlik tehdidi olarak görürken, “Türk” televizyonları ve sineması yoğun şiddet, cinsellik ve bireysellik ihtiva eden, Rambo, Süpermen, mafya lideri misali cesareti, kahramanlığı ve kurtuluşu doğaüstü meziyetlere sahip bireyler üzerinden telkin eden ABD filmleri ve dizilerini tercih ediyor.
BALIN İÇİNDEKİ ZEHİR
Hayır! sanatın, müziğin, sinemanın evrenselliğini inkar etmiyoruz. Aksine bir medeniyet projesi olarak görüyoruz. Ama ve lakin balın içindeki zehir ve pirincin içindeki beyaz taşa dikkat çekiyoruz. İnsanı maddi-manevi zenginleştiren her ticareti, sanatı, müziği ve ilişkiyi teşvik eder selamlarız. “Bize virüs işlemez biz rakı içiyoruz. Biz Türk’üz milli güvenliği tehdit eden yabancı veya yerli filmler bize işlemez. Evvel-Allah manevi kalkanımız var. Madenlerimizi, işletmelerimizi, bankalarımızı, elektrik dağıtım şebekelerini, pazarlarımızı, medyamızı istila eden yabancı sermayeden bize zarar gelmez. Ülkemizin tüm bereketini, stratejik tarım ürünlerini, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını, limanlarını, telekomünikasyonunu, elektrik dağıtım hizmetini, havalimanlarını, köprülerini devletin sunduğu imtiyazlarla, kredilerle ve ballı ihalelerle talan eden bunun sonucunda elde ettikleri devasa karları yabancı ülkelerde mülk alma, yatırım yapma ve bankalarında tutmayı yeğleyen “yerli ve milli” holdinglerin faaliyetleri vız gelir tırıs gider.” gibi dingili kırık söylemler ulusal güvenliğimizi koruyamaz, ekonomik refahımızı sağlayamaz ve bir muasır medeniyet inşa edemez.